Geçtiğimiz yıl haziran ayında G20 zirvesine katılmak üzere Japonya'ya giden AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Mokugawa Kadın Üniversitesi'nde fahri doktora unvanı verilmiş, Erdoğan, Japonya'daki kadın üniversitelerinin Türkiye için bir örnek oluşturduğunu ve bunun için adım atacaklarını söylemişti.
Erdoğan'ın sözünü ettiği adım için ilk somut girişim yapıldı ve kadın üniversiteleri "2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na" girdi.
423 sayfalık programın YÖK başlığında yer alan ilgili maddedede, "Japonya örneği incelenerek sadece kadın öğrencilerin kabul edildiği kadın üniversiteleri kurulacaktır. Kurulması planlanan kadın üniversitesinin akademik birimlerinin oluşturulmasına yönelik çalışmalar başlatılacaktır" denildi.
Japonya örneği ne anlama geliyor?
Erdoğan'ın Japonya örneğini geçtiğimiz yıl köşesinde değerlendiren soL yazarı, akademisyen Mustafa Türkeş, II. Dünya Savaşı öncesinde Japonya’da böyle bir üniversite olmadığını, kadınların üniversiteye gidemediğini, kadın üniversitelerinin savaş sonrası kurulduğunu aktarmıştı.
"Kültürel olarak yasak. Bu hak yalnızca erkeklere verilmiş. II. Dünya Savaşı sonrasında yalnızca kadınların gittiği, adları kadın üniversiteleri olan eğitim kurumları oluşturulmuş. Çoğu eskiden yüksek okul staüsünde olan eğitim kurumları savaş sonrasında üniversitelere dönüştürülmüş ve kadınlara tahsis edilmiş" diyen Türkeş, "Bu noktaya kadar gelişmeler ileri bir adım gibi gözükebilir, gerçekte bu üniversiteler kadınların ikinci sınıf muamelesi görmelerine katkı sağladığı için ilerici demek oldukça zor. Japon muhafazakarlığı kadın erkek eşitliğini yok sayar, kadınları bu eşitsizliği kabul etmeye zorlar. Kadın üniversiteleri bu eşitsizliğin yeniden üretiminde önemli rol üstlenmişler" ifadesini kullanmıştı.
Türkeş, Erdoğan'ın beğendiği Japonya'daki kadın üniversitelerinin son durumunu ise şöyle anlatmıştı: