Eğitimin özelleşmesinde 2014 dönüm noktası: AKP'nin hazırladığı 'dikensiz gül bahçesi'

Eğitimde özelleştirmenin devlet desteğiyle teşvik edilmesinin sonucu olarak; özellikle son 10 yılda özel okulların sayısında hızlı bir artış olduğunu görmekteyiz. Vergi indirimleri, taşınmaz destekleri, öğrenci başına verilen devlet desteği gibi teşviklerle; özel okulculuk patronlar için kârlı bir yatırım alanı haline geldi.

Av. Nihal Yıldırım Selvi

2014 yılında çok önemli bir kanun değişikliği ile özel okul patronlarının işgücü maliyetleri de fiilen neredeyse yarı yarıya azaltıldı. Şöyle ki; 5580 Sayılı Yasada daha önceleri “özel okul öğretmenlerine en az kamuda çalışan öğretmenlere ödenen ücret kadar ücret ödenmesi zorunluluğu” varken bu hüküm 2014 yılında kaldırıldı. Böylece özel okul öğretmenlerinin alabileceği en az ücret seviyesi genel asgari ücret seviyelerine gerilemiş oldu. Son olarak 2018 yılında kanun niteliğinde diyebileceğimiz bir yüksek mahkeme kararıyla bu kez öğretmenlerin işe iade davası açamayacakları ve ihbar tazminatına hak kazanamayacakları hususları kesin karara bağlanarak; özel okul öğretmenlerinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı da açıkça düzenlenmiş oldu.

Kısaca özetlemeye çalıştığım bu tablo; patronların özel okulculuğa “yatırım” yapmalarını teşvik için özel okul öğretmenlerinin nasıl güvencesiz hale getirilmiş olduğunun da özetidir aslında. İşte Patronların Ensesindeyiz Özel Okul Öğretmenleri Dayanışma Ağı; patronlar karşısında giderek daha savunmasız hale öğretmenlerin hakları konusunda bilinçlenmesi ve birbirleriyle dayanışma göstererek örgütlenmesi ihtiyacı üzerine yola çıktı.

Hukuksuzlukla, sömürüyle mücadele

İlk önce Özel okul öğretmenleri özelinde “haklarımız” konulu toplantılarla yola çıktık. Bu toplantılarda öğretmen arkadaşlarımızı mevcut yasal düzenlemeler ışığında temel hakları konusunda aydınlatmaya çalıştık. Hukuksuz uygulamalara ilişkin olarak Özel Okul Öğretmenlerinden gelen doğruluğu teyit edilen ihbarlar, Patronların Ensesindeyiz Ağı sayfalarından yayınlanmaktaydı. Bu tür haberlerin yayınlanması, bazı okullarda patronların geri adım atmasını ve ilgili hukuksuzluğa son verilmesini sağladı.

Yine PE Ağı sayfalarında; “Sözleşme imzalarken nelere dikkat etmeliyim?”, “İstifa etmemin yasal sonuçları nelerdir?” gibi öğretmenler arasında halen elden ele dolaşan bilgilendirme broşürleri hazırladık.

Geçtiğimiz yıl başta üç büyükşehir olmak üzere Çanakkale’den Adana’ya kadar birçok ilde “Özel Okul Öğretmen Çalıştayları” düzenledik. Çalıştaylara katılan öğretmenler; çalışmakta oldukları okullarda PE dayanışma komiteleri oluşturdular.

Aylar boyunca ücretlerinin ödenmemesi üzerine, kamuoyu gündeminde de geniş yer bulan ve ülke tarihinin ilk özel okul öğretmen boykotu diyebileceğimiz Doğa Koleji öğretmen boykotu sürecinde; İş Kanunu 34. Madde çerçevesinde yasal iş bırakma hakkının hukuki boyutu ve kullanım biçimleri hakkında bilgilendirme toplantıları düzenledik.

İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde PE Youtube kanalı üzerinden eşzamanlı katılımla gerçekleştirdiğimiz “Salgın Döneminde Haklarımız Nelerdir? Özel Okul Öğretmenleri Soruyor PE Avukatı yanıtlıyor” konulu etkinliğimiz yoğun ilgi gördü. Bu yayında özellikle “kısa çalışma ödeneği” ve “ücretsiz izin” uygulamalarının hukuki boyutlarını ve haksız uygulamalara karşı yapılabilecekleri masaya yatırdık.

'Salgını fırsata çevirdiler'

Çok net bir şey söylemek istiyorum: Özel okul patronlarının çoğu, salgın sürecini fırsata çevirdi ve hukuku dolanarak veya hukuksuz uygulamalarla kendine ek kazançlar sağladılar. Okul binaları kapalı olduğu için bina giderlerinden kâr elde ettiler. Yemek, iletişim ve kırtasiye gibi giderleri uzaktan çalıştırdıkları emekçilerin sırtına yükleyerek kâr ettiler. Yüz yüze eğitim ve organizasyon için almış oldukları bedellerden velilere hiçbir şekilde iade yapmayarak kâr ettiler. Tam zamanlı bir şekilde uzaktan çalıştırmaya devam ettikleri halde öğretmenler için “kısa çalışma ödeneği”ne başvurarak ücretlerden kâr ettiler. Kısa çalışmadan yararlanamayan öğretmenleri çalıştırmaya devam ettikleri halde “ücretsiz izinli” göstererek kâr ettiler.

Bakın bunlar açıkça hukuksuz uygulamalardır; -yani öğretmenler uzaktan online eğitimle çalıştırıldığı halde sanki hiç çalıştırılmıyorlarmış gibi-  ücretlerinin ödenmemesi, primlerinin yatırılmaması, “kısa çalışma ödeneğine” veya “ücretsiz izne” başvurularak ücretlerinin İşkur tarafından ödenmesinin sağlanması kötü niyetli ve hukuksuz uygulamalardır. Bu olanakları kötü niyetli bir şekilde kullanan patronlar, hem kamu kaynaklarını talan etmekte hem de emekçilere doğrudan zarar vermektedirler. Bu hukuksuzluğa maruz kalan öğretmenler; tam zamanlı çalışmaya devam ettikleri halde en iyi seçenekte brüt maaşlarının ancak %60’ını alabilmektedir. Bu yetmezmiş gibi sosyal güvenlik hakları da deyim yerindeyse kırpılmakta; emeklilik, işsizlik ödeneği süreleri bu süreçten olumsuz etkilenmektedir. İçinde bulunduğumuz tablo budur.

Hem içinde bulunduğumuz süreçte hem de genel ekonomik daralmanın sonucu olarak öğrenci kayıtlarının azalabileceğini tahmin ettiğimiz önümüzdeki süreçte öğretmen arkadaşlarımızın türlü hukuksuzluklara maruz kalacakları açıktır. Haklarımızın yasalarda düzenlenmiş olması, birçok patronun bu düzenlemelere uygun hareket etmesini ne yazık ki sağlayamıyor. Patronlar, haklarını bilen ve güçlü bir şekilde ileri süren bir emekçi toplamı ile karşılaşmadığı sürece sermaye düzeninin doğası gereği kendi kazançlarını artırmaya bakıyorlar.

Yüzyıllar boyu devam eden sınıf mücadeleleri bize; işçilerin haklarını ancak örgütlü olarak kazanmış olduğunu ve örgütsüz olduklarında bu hakları yitirdiklerini göstermiştir. Bugün sermaye düzeninin yarattığı ağır ekonomik ve sosyal koşullar altında; sadece ülkemizde değil tüm dünyada emekçiler için örgütlü olmak bir ihtiyaç olmaktan çıkmış bir zorunluluk haline gelmiştir. Özel okul öğretmeni arkadaşlarımızı, Patronların Ensesindeyiz Özel Okul Öğretmenleri Dayanışma Ağının bir parçası olmaya çağırıyorum.

Av. Nihal Yıldırım Selvi - PE Özel Okul Öğretmenleri Dayanışma Ağı Avukatı