Doğal varlıklar tehlikede: Çevre sağlığı denetimi birkaç günlük paralı eğitime sıkıştırılmak isteniyor

Çevre kirliliğe neden olan faaliyetlerin denetimini yapma, mevzuata uygunluğunu takip etme yetkisini kapsayan 'çevre görevlisi belgesi' alımı, Bakanlık tarafından çevre mühendisliği dışındaki branşlara üstelik de paralı olan birkaç günlük bir eğitime indirgenmek isteniyor. Söz konusu adımı Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Emine Helil İnay Kınay ile konuştuk.

Aslı İnanmışık

Pandemiyle birlikte çevre ve halk sağlığının yaşantımıza etkisi yeniden konuşuluyor. Atıkların bertaraf edilmesi, sanayi kuruluşlarının yarattığı kirlilik halk sağlığını tehdit etmeye devam ederken, tüm bu sorunlarla bilimsel ve teknik anlamda mücadele eden, alınabilecek önlemleri tespit edenler arasında ilk sırada çevre mühendisleri geliyor.

Öte yandan kirliliğe neden olan faaliyetlerin denetimini yapma, mevzuata uygunluğunu takip etme yetkisini kapsayan "çevre görevlisi belgesi" alımı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çevre mühendisliği dışındaki branşlara indirgenmek isteniyor. Buna göre belge, çevre mühendisliği dışındaki branşlara üstelik de paralı olan 5 günlük bir eğitim karşılığında verilebiliyor.

Konuyla ilgili ayrıntıları TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Emine Helil İnay Kınay ile konuştuk.

Çevre görevlisi ne demek? 'Çevre görevlisi belgesi'ne sahip olanlar ne iş yapıyor? Bu tanım Çevre Kanunu'nda ve yönetmeliklerde yer alıyor mu?

Yönetmelikte "Çevre görevlisi" kavramı "faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olan veya neden olabilecek, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu kanuna dayanılarak yürürlüğe giren düzenlemeler uyarınca denetime tâbi tesislerin faaliyetlerinin çevreye ilişkin kanun ve ikincil düzenlemelere uygunluğunu, alınan tedbirlerin etkili olarak uygulanıp uygulanmadığını değerlendiren, çevre mühendisi dışındaki çevre yönetimi hizmeti yeterlik belgesine sahip görevli" şeklinde tanımlanıyor.

Bu durum ne zamandır uygulanıyor, uygulama kapsamında neler var?

2009 yılında yayımlanan “Çevre Denetimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile 2006 yılında Çevre Kanunu ile hayatımıza giren çevre görevlisi kavramına dair düzenleme yapılarak çevre görevlisi tanımı; en az 4 yıllık yükseköğretim kurumlarının mühendislik, fizik, kimya, biyoloji bölümlerinden veya veterinerlik fakültesinden mezun olanlardan bakanlıkça yapılacak çevre görevlisi eğitimine katılıp, eğitim sonunda yapılacak sınavda başarılı olanların alabileceği belge ile yapılacak iş olarak tanımlamış, dolayısı ile bütün meslek grupları çevre mühendisliği eğitimi ve disiplini ile eşdeğer görülmüş, üstelik çevre mühendislerine de uzmanlık alanları ve diplomalarına karşın diğer meslek grupları gibi eğitim ve sınav şartı getirilmiştir. Çevre mühendisleri 4 yıllık mühendislik eğitimi sonucu aldıkları diploması ile meslek alanında çalışmaz hale getirilerek, diğer meslek disiplinleri ile birlikte bakanlık tarafından 5 yıldızlı otellerde açılan, birkaç günlük ücretli bir eğitime katılarak, eğitim sonucu sınavda başarılı olma şartı ile eğitim ücretine ilave olarak belge bedeli ödemek sureti ile alacağı çevre görevlisi belgesi kavramına sıkıştırılmıştır.

Çevre mühendisliği meslek disiplininin, 4 yıllık mühendislik eğitimimizin ve mesleki haklarımızın gasp edildiği ve belge ticaretine dönüştürüldüğü bu sürece ilişkin mesleki mücadelemiz, eğitim ve belgelendirme süreçlerine itirazlarımız, hukuki mücadelemiz her platformda bugüne kadar devam ediyor. Gelinen süreçte yönetmelikte 4 kez değişiklik yapılmış, 2010'da yönetmelikte yapılan değişiklikler ile çevre mühendislerine eğitim şartı olmaksızın doğrudan çevre görevlisi belgesi verilmesi hususu düzenlenmiş, 2013 yılından sonra yapılan değişiklikler ile de çevre mühendislerine yeniden eğitim şartı getirilmiştir. Son olarak 2019'daki Çevre Kanunu ve yönetmelik değişikliği ile çevre mühendisleri için eğitim şartı kaldırılmakla birlikte diğer meslek grupları için tanımlanan çevre görevlisi kavramı yerini korumuştur.

Çevre Mühendisliği mezunları, yaptıkları işin aslında bir nevi "danışmanlık" işine indirgenmesinden dolayı zaten uzun süredir rahatsızdı. Bu işin bile konuyla ilgili uzmanlığı olmayan kişilerle paylaştırılması ne kadar doğru?

Yönetmelik kapsamında Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği eklerinde tanımlı işletmelerin çevre görevlisi çalıştırma veya çevre yönetim hizmetlerini danışman firmalardan alma zorunluluğu bulunmakta. Bu kapsamda işletme veya danışmanlık firmalarında çalışan çevre görevlisi belgeli kişiler tarafından çevre yönetim hizmeti veriliyor. 2009'dan bu yana tanımlanan hizmetler, çevre mühendislerinin yanı sıra üniversitelerin mühendislik bölümlerinden veya fen fakülteleri ve fen edebiyat fakültelerinin fizik, kimya, biyoloji, biyokimya, jeoloji bölümlerinden veya veterinerlik fakültelerinden mezun olup bakanlık tarafından düzenlenen eğitime katılarak belge alan kişiler tarafından yürütülüyor.

Bu kapsamda çevre ve halk sağlığı açısından risk yaratan tesislere yönelik kaynak kullanımının, çevresel etkilerinin, çevresel risklerinin yönetilmesi, çevre kirliliğinin önlenmesi gibi işletmelerde planlama, proje, üretim ve üretim ve sonrası süreçleri kapsayan ve tesislerin kirletici etkisi ve boyutuna göre tam zamanlı olarak ez az bir çevre mühendisinin yürütmesi gereken çevre yönetimi sürecinin, uzmanlığı olmayan farklı disiplinler tarafından “görevli” kavramı yürütülecek ayda 1 günlük ziyarete indirgenmiş "danışmanlık" ile gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Çevre ve halk sağlığı açısından geri dönüşü olmayacak olumsuz etkiler yaratacaktır. Bu sorumluluk da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ait olacaktır. 

'Ülkemizin hava, su ve toprakları kirlenmiş, doğal varlıkları risk altındadır'

Söz konusu belgenin 5 günlük paralı eğitim karşılığında verildiği biliniyor. Her şey bir yana, böyle kısa bir 'eğitim' verilmesinin toplum sağlığına nasıl etkileri olabilir?

Ülkemizde, kuruluş amacı ve görevi ülkemizin doğal varlıklarının, kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi sürecinde anayasal hak olarak tanımlanmış olan sağlıklı bir çevrede yaşam hakkımızın korunması ile görevli ve yükümlü olan Çevre Bakanlığı yapılanması kurulması, Çevre Kanunu çıkarılması üzerinden 37 yıl geçmiştir. Bu süreçte plansız kontrolsüz sanayileşme, kentleşme, nüfus artışına bağlı olarak ülkemizin hava, su ve toprakları kirlenmiş, doğal varlıkları risk altındadır.
Çevre mühendisliği, doğal varlıkların en iyi şekilde yönetilmesi, kullanımı, bu kaynakların kirlenmesine neden olan etkenlerin kaynağında kontrolü ve giderilmesi ve çevre kirliliğini engelleyerek sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması konularında planlama, tasarım, inşaat, işletme ve işletme sonrası kapatma uygulamaları konularında çalışmalar gerçekleştiren mühendislik dalıdır.

Ülkemizin doğal varlıklarının ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkımızın sağlanması ve korunması ile yükümlü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan uygulama ile meslek alanı gaspının yanı sıra, kirletici etkisi olan tesislerde yetkin olmayan kişilerce verilen çevre yönetim hizmetleri ile doğal varlıklarımız ve yaşamımız geri dönüşü olmayacak çevresel riskler ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Söz konusu meslekler çevre yönetiminin teknik ve mevzuat kısmının yeterli ve doğru işletilmesinde eksik kalacaklar hedeflenen çevre hizmeti alınamayacaktır. Çevre yönetimi hususu bir mesleğin yanına verilebilecek bir yan dal değil 4 yıllık eğitime dayanan ayrı bir mühendislik dalı olması sebebiyle çevre ile ilgili mühendislik hizmetinin söz konusu meslek dallarının yerine getirmeleri mümkün değildir. Canlı ve halk sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen bir düzenleme mevzuat bilgisi ve temel eğitime dayalı bilgiye sahip “çevre görevlisi” kavramına bırakılması son derece yanlış bir uygulamadır. Ayrıca; ülkemizde çevre mühendisleri hem nitelik hem de sayı olarak bu çalışmaları yürütecek yeterliliğe sahiptir, farklı meslek disiplinlerine yetki verilmesi ihtiyacı bulunmamaktadır.

'Bakanlık tarafından çevre mühendisliği meslek alanının eğitim ticaretine dönüştürülmesi kabul edilemez'

Çevre mühendisliği ana uzmanlık konusu olan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen denetim ve uygulama süreçlerinde Çevre Mühendisliği diploması ile elde edilen meslek alanları çevre görevlisi kavramı ile eğitim ve belge zorunluluğuna indirgenmiş, benzer bir uygulama ile "Kentsel Atıksu Arıtma Tesislerinde İşletme Sorumluluğu Sorumlu Belgesi" adı altında eğitim ve belge zorunluluğu sürecine getirilmiştir.

Bu gelişmelere bakıldığında; Çevre Mühendisliği meslek alanının ve mühendislik diplomasının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen mevzuat düzenlemeleri ile bir vakıf aracılığı ile eğitim ticaretine dönüştürülmesi kabul edilemez bir kavramdır. Meslek alanımız, diplomalarımız ve mühendislik eğitimimizin itibarsızlaştırılması, çevre mühendisliği diploması ve eğitiminin birkaç günlük eğitimler ile belge kavramı ile ticari bir rant haline getirilmesi kabul etmeyeceğimiz ve mücadelemizi her kapsamda  yürüttüğümüz bir süreçtir.

Bu noktada ülkemizde planlama, uygulama ve denetim süreçlerinin etkin yürütülmesi ve bu süreçlerde uzman ve yetkin disiplin olan çevre mühendislerinin etkin şekilde görev alması gerekirken; tam tersine kamu personel alım süreçlerinde çevre mühendisi istihdamının yetersizliği, yapılan mevzuat değişiklikleri ile çevre yönetim uygulamalarının çevre mühendisi dışındaki disiplinlere tarafından yapılır gösterilmesi ve kavramlara indirgenmesi sorumlu politika ve kuruluşların çevre ve halk sağlığı ile ülkemiz kaynaklarının korunmasına yönelik bir yaklaşımının da göstergesidir.

On yılı aşkın süredir mesleğimiz için kimi zaman kazanımlarla kimi zaman kayıplarla sürdürdüğümüz mücadele devam etmektedir. “Çevre Mühendisi” kavramının kanunda yer alması bir kazanım olarak görünmekle birlikte; diğer meslek disiplinlerine de açık olan “çevre görevlisi” tanımının devam ettiği, “çevre mühendisi” kavramının ise bu tanım içerisinde yer aldığı, çevre mühendisliği hizmetinin diploma dışında bir “yeterlik belgesi”ne bağlandığı, kanun değişikliğinin bir başarı hikâyesi olarak algılanmaması gerektiği, “çevre görevlisi” ifadesi mevzuatta bulunduğu sürece diğer meslek gruplarına hak iddia etme olanağı sağladığı ve meslek alanımızın gasp edildiği gerçekleri ortada durmaktadır.

'Çevre görevlisi kavramı mevzuattan kaldırılmalıdır'

Bildiğimiz kadarıyla Çevre Mühendisleri Odası'nın daha önce konuyla ilgili elde ettiği bir kazanım da oldu. Yönetmeliğin değiştirilmesi, uygulamanın iptali için neler yapılabilir? Bu uygulamanın iptali yeterli mi, çevre mühendislerinin de 'danışmanlık' yerine kendi işlerini yapmalarını sağlamak için nasıl adımlar atılabilir?

“Çevre görevlisi” kavramının Çevre Kanunu başta olmak üzere ilgili mevzuattan tamamen kaldırılarak sadece “çevre mühendisi” olarak düzenlenmesine kadar mücadelemizin devam edeceği, şubemiz tarafından odamız örgütlülüğü içinde ve dışında her platformda dile getirilmiştir. Çevre görevlisi kavramının mevzuattan kaldırılması ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının sağlanması için çevre yönetim sürecini yürütme konusunda uzman meslek disiplini olan çevre mühendisi tanımının ve çalışma zorunluluğunun getirilmesine yönelik hukuki ve mesleki mücadele devam etmektedir.

Son olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 14 Şubat'ta, 30/07/2019 tarih ve 30847 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Çevre Yönetimi Hizmetleri Hakkında Yönetmelik" kapsamında 16-20 Mart 2020 tarihlerinde "üniversitelerin mühendislik bölümlerinden veya fen fakülteleri ve fen edebiyat fakültelerinin fizik, kimya, biyoloji, biyokimya, jeoloji bölümlerinden veya veterinerlik fakültelerinden mezun olanlar"a yönelik "Çevre Görevlisi Aday Eğitimi" açılacağı duyurulmuştur.

Bu noktada oda örgütlülüğü içinde bakanlık ile görüşme ve yazışmalar ile birlikte hukuki süreçlerin yürütülmesi çalışmaları sürmektedir. Diğer taraftan, meslektaşlarımızın itirazlarını bireysel başvuru yolu ile iletebilmeleri için bir dilekçe kampanyası başlattık. Şubemiz tarafından başlatılan kampanya kapsamında hazırlanan örnek dilekçeye odanın internet adresinden ulaşılabilir. Söz konusu eğitim uygulamasının iptali bizim için bir başlangıç olarak görülmektedir. 

Mesleki var oluşumuzun ana gerekçesi olan doğal varlıklarımızın ve ülkemiz kaynaklarının korunabilmesi ve sürdürülebilir yönetiminin sağlanmasına yönelik çevre yönetim süreçlerinin kamu ve toplum yararı doğrultusunda gerçekleştirilebilmesi için; “çevre görevlisi” kavramının mevzuattan tamamen kaldırılması, mesleki uzmanlık alanlarımızla ilgili tüm konularda sadece “çevre mühendisi” tanımı ve zorunluluğunun getirilmesi için örgütlü mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Bu mücadele yalnızca Çevre Mühendislerinin mücadelesi değildir. Bu mücadele üniversitelerimizde aldığımız 4 yıllık mühendislik eğitimi elde ettiğimiz diplomalarımızın mücadelesidir. Herhangi bir uzman meslek disiplininin, eğitiminin, diplomasının 3-5 günlük bir eğitim ile içinin boşaltılmaması mücadelesidir.

Mühendislik eğitiminin görevli kavramı ile meslek alanlarımızın itibarsızlaştırılmaması, danışmanlık vb. kavramlar ile mesleki hizmet kalitesinin, niteliğinin, çalışma koşullarının niteliksizleştirilmesine yönelik bir mücadeledir. Diplomalarımızın eğitim ticaretine, rantına alet edilmemesi mücadelesidir.

Çevre görevlisi mücadelesi ile karşımıza çıkan anlayışın bugün çevre görevlisi kavramı ile ilerleyen süreçlerde inşaat görevlisi, makine görevlisi, tıp görevlisi, hukuk görevlisi vb. kavramlara da dönüşmemesi mücadelesidir. Bu mücadele içerisinde TMMOB ve bağlı meslek odalarını, mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz. 

Bu mücadele mesleki mücadelenin yanı sıra; çevre ve halk sağlığına ilişkin geri dönülemez sonuçları olan yaşamsal öneme sahip son derece dikkatli yürütülmesi gereken çevre yönetimine yönelik yaşamsal bir mücadeledir. Tüm yaşam savunucularını, paydaşları, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı isteyen tüm vatandaşlarımızı, mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz.