Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan Yunanistan açıklaması

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 'Yunanistan'ın şu ana kadar Avrupa Birliği'ni arkasına alarak Türkiye karşıtı yaptığı lobi faaliyetlerinin gerçek yüzünü Avrupalılar zannediyorum şimdi daha net bir şekilde görmüşlerdir' dedi.

Haber Merkezi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN Türk'te yayımlanan "Tarafsız Bölge" programında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtladı.

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Kalın şunları söyledi:

"AK Parti'nin 18 yıllık iktidarında aslında geleneksel birçok pozisyon da yer değiştirdi. CHP, MHP birçok konuda pozisyon değiştirdi. Bununla şunu kast ediyorum; çok ayrıymış, kutupmuş, karşıymış, karşıtmış gibi görünen şeylerin o siyasi mücadele içinde o kadar da olmadığı, bazı şeylerin belki doğru anlaşılmadığı gibi bir dönüşüm yaşandı. Son Ayasofya meselesinde CHP'liler hutbedeki bazı ifadelerden dolayı tepki verdiler ama mesela Ayasofya da CHP'liler için bir mesele olmaktan çıktı. Bu çok önemli bir dönüşüm bence.

Bugün CHP, en azından üst yönetimi diyor ki 'bizim için başörtüsü artık bir mesele değil geçmişte farklı uygulamalarımız oldu, yanlışlarımız oldu ama bizim bizim için artık başörtüsü bir mesele değildir.' demesi önemli bir siyasi sosyolojik dönüşüm bu. Başka alanlarda da başka tür dönüşümler oldu. Şimdi Cumhur ittifakı şu anda AK Parti ve MHP olarak oldukça güçlü. Türk siyasetinin yarıdan biraz fazlasını temsil ediyor. Son işte 3-4 seçim yerel ve ulusal seçim, Cumhurbaşkanı seçimi, parlamento seçimi ve yerel seçimlerde de çok ciddi başarılar elde etti. Çok dominant bir ittifak olarak da şu anda devam ediyor. Bu aslında Türkiye'deki siyasi istikrar açısından da bir şans."

“MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘eve dön’ çağrısı İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı içine çağıran bir davet mi?” sorusuna Kalın, “İYİ Parti’nin dayandığı sosyolojiye bakarsanız AKP ve MHP ile çok iç içedir. Bu sosyolojiyi dikkate aldığınıza, siyasi pozisyonunuz da eğer buna göre şekillenecekse, burada AKP ve MHP’nin de içinde olduğu Cumhur İttifakı’na yakın durması gayet normal. İYİ Parti’nin ayrı bir parti siyasi hareket olarak ortaya çıkması, onun AKP ve MHP ile olan sosyolojik türdeşliğinin gerçeğini ortadan kaldırmıyor” yanıtını verdi.

'Güçlü variyet ortaya koyamadılar'

"(Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ı siyasi bir aktör olarak görüp görmediklerine ilişkin soru üzerine) Şu ana kadar öyle bir güçlü variyet ortaya koyamadılar. Ben anketlere de bakıyorum, oralardaki yansımalarına da bakıyorum siyasi söylem olarak da yani elbette iki siyasi parti son tahlilde bunlar. Türkiye'de yani bütün siyasal partiler gibi onlar da siyaset yapma hakkına sahip ama etkisi ne kadar olur, tabanda ne kadar karşılık bulur dolayısı ile siyasette ne kadar ağırlığı olur, henüz daha çok erken."

'Bizim gündemimizde de olan bir konu değil'

"Muharrem Bey'in Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde çizdiği başka bir siyasal parti kimliği, tasavvuru vardı, ben öyle okudum en azından. Yani Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde daha kucaklayıcı, normal CHP tabanının dışında kitlelere hitap eden bir tutum ve söylem içerisinde olması, bunu mevcut yapı içerisinde gerçekleştirmeyeceği sonucuna vardığı zaman herhalde böyle bir yola başvurur diye düşünüyorum. Ben şu anda Muharrem Bey kesin olarak 'ben kuruyorum' diye de bir açıklama yapmadı henüz konuşuluyor bunlar.

Muharrem Bey de nitekim CHP'nin oyunun çok üstünde bir oy aldı ve dedi ki 'ben bunun üzerine daha fazla da koyabilirim' Ama tabii bunu derken CHP tabanını kaybetmeden yani 30 küsurun içinde CHP tabanı da büyük ölçüde, onu kaybetmeden nasıl bir siyasi alan' kendisine bulur, inşa eder, oradan nasıl yürür onu bilemem. Bu tabii kendisinin karar vereceği bir konu.

Cumhurbaşkanımız, 'iyi olur, biraz CHP'nin içi karışır' falan modunda değil. Yani öyle bir gündemi yok, kendisi de söyledi zaten. Böyle bir siyasi parti kurma hakkı vardır ama son tahlilde hani CHP siyaseti içinden gelen bir siyasetçi, oranın dinamiklerin en iyi kendisi bilir Neyi ne kadar yapabilir, sınırları nereye kadar zorlayabilir onu en iyi kendisi bilir. CHP içinde kalarak mı zihnindeki tasavvuru hayata geçirebilir, başka bir siyasal parti kurarak mı, CHP'den kaç kişi alır, konuşuluyor ya bunlar hep onları ben bilemem yani o bizim gündemimizde de olan bir konu değil ama Muharrem Bey'in cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde CHP'nin geleneksel sınırlarını aşan bir profil çizme gayreti oldu, başarılı da oldu bir nebze. Zannediyorum bunun üzerine bir şeyler bina etmek istiyor, kendisi."

'O ifadenin öyle anlaşılması bizi üzdü'

"(Ayasofya'da okunan hutbede Atatürk'ün lanetlenmesi tartışması) Cumhuriyetin banisi olan Mustafa Kemal Atatürk, bırakın Ayasofya'da herhangi bir yerde lanetlenmesini bizim ne onaylamamız ne buna müsaade etmemiz söz konusu bile olamaz hiçbir zaman.

O ifadenin öyle anlaşılması bizi üzdü, Ali hocayı da çok üzdü. O Ayasofya heyecanımızı ve sevincimizi gölgeleyen bir detay olarak kaldı maalesef yani keşke olmasaydı o tartışma. Anlıyorum hassasiyeti ama öyle bir niyetin kastın olmadığını da yani CHP'li arkadaşların bilmesi gerekir."

'Türkiye'yi Doğu Akdeniz'e hapsedecek hiçbir girişime onay vermemiz söz konusu değil'

"(Doğu Akdeniz'de Mısır ve Yunanistan arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşmasına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine) Adres olarak tarafsız bölge Berlin'e gittik Orada görüştük bu konuyu. Biz tam anlaşmış idik, mutabık kaldık. Hatta Dışişleri Bakanlıklarımız bu konuda ortak açıklama yapmak için metin üzerinde dahi mutabık kaldı. Bizim açıklamamızdan bir gün önce Yunanistan Mısır ile böyle bir anlaşma yaptığını açıkladı.

Birgün önce Mısırla yapılan anlaşma ilan edildiği an Cumhurbaşkanımızdan talimatı net bir şekilde aldık. 'Görüşmeleri durduruyorsunuz Almanlara da Yunanlılara da bildirin, biz bu müzakereleri başlatamıyoruz. Yunanistan'la Mısır'ın yaptığı anlaşmada bizim için yok hükmündedir.' Çünkü bu gene Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de dışarıda bırakmaya ve bizi Antalya Körfezi'ne mahkum etmeye dönük bir hamle. Bizim bunu kabul etmemiz söz konusu bile değil. Doğu Akdeniz konusunda bizim iki temel konumuz var, birisi bizim kendi deniz yetki alanlarımız, ikincisi de Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaatleri.

Bunları biz bir bütün olarak görüyoruz ayrı gibi görünse de bunlar son tahlilde Doğu Akdeniz'in bir parçasıdır ve Türkiye'yi orada Doğu Akdeniz'e hapsedecek hiçbir girişime onay vermemiz söz konusu değil. Bütün bunlara rağmen biz bu meselelerin yolu ile diyalog yoluyla çözülmesinden yanayız ama burada bu anlaşmayı bozan ve güveni sarsan Yunanistan tarafıdır ve Yunanistan'ın şu ana kadar Avrupa Birliği'ni arkasına alarak Türkiye karşıtı yaptığı lobi faaliyetlerinin gerçek yüzünü Avrupalılar zannediyorum şimdi daha net bir şekilde görmüşlerdir."