CSO'nun 25 lira olan konser biletini 250 liraya çıkardılar: Pandemiyle ilgisi yok...

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın yeni salondaki ilk konseri öncesi bilet fiyatları tartışma konusu oldu. Gelinen durumu CSO'da çalışan bir sanatçıyla konuştuk. 

Yavuz Karamahmutoğlu

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, yeni konser salonunda vereceği Gala Konseri’ni, 3 ve 4 Aralık’ta Cem-i Can Deliorman'ın yönetiminde ve soprano Angela Gheorghiu ve piyanist kardeşler Güher-Süher Pekinel'in solist olarak katılımıyla gerçekleştirecek. Ne var ki konsere dair en çok konuşulan şey konserin içeriği ve yeni salondaki ilk konser oluşu değil astronomik bilet fiyatları oldu. Üç kategori olarak 250, 150 ve 100 TL'den satışa sunulan biletler, kamu yararını gözetmesi beklenen bir devlet orkestrasının nasıl piyasalaştırıldığını ve toplum yararından uzaklaştırıldığını gözler önüne seriyor. Biz de bu konuda sanatçıların ne düşündüğünü merak ettik ve bu devlet kurumlarında çalışan bir sanatçıyla konuştuk. 

Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, kendileri için yapılan yeni salonda vereceği ilk konseri, 4 Aralık’ta gerçekleştirecek. Bu konserin biletleri 250, 150 ve 100 TL'den satışa sunuldu ve tepki aldı. Öncelikle isterseniz bu tepkinin nedenini konuşalım biraz.

Klasik müzik dinleyicisinden gelen bu tepkinin ana nedeni, 2019-2020 sezonu için belirlenmiş tam bilet fiyatı 25 TL iken 2020-2021 sezonunda bu fiyatın 100 TL olarak belirlenmiş olması ve bu konser gibi özel konserlerin (açılış, yılbaşı, kapanış vb.) bilet fiyatlarının 250 TL olarak güncellenmesidir. Bu artış doğal olarak bir tepki aldı. Kültür Bakanı,  bilet fiyatlarındaki artışın pandemi koşullarında bir yığılma olmaması nedeni ile uygulandığını belirtiyor. Bu koşullarda elbette yığılmanın önüne geçilmeli fakat bunun yolu bilet fiyatlarını artırmak mıdır? Ben fiyat artışının pandemi ve kısıtlamalarla ilgisi olmadığını düşünüyorum. Devletin sanat kurumlarının, hangi şartlarda olursa olsun bilet fiyatlarını herkesin katılım gösterebileceği uygun bir oranla arttırması gerekir ve bu beklenir.

Bu değişiklik ne anlama geliyor? Kültür Bakanlığı'nın gerek devlete ait bu sanat kurumlarına, gerekse izleyicilere verdiği mesaj ne sizce?

Öncelikle dikkat çekici olan bu ani fiyat artışlarının bir özel orkestranın bilet fiyatlarıyla kıyaslanabilir bir oranda yükselmiş olmasıdır. Dünyada birçok orkestra, etkinlik mekânlarının da yapısına bağlı olarak konser biletlerinin satışını kategorik olarak gerçekleştiriyor ve bugün karşımızdaki tablo da adeta özel bir orkestranın bilet fiyatları ile benzeşiyor. 

Peki, bu değişikliğin sanatçılar içinde yarattığı hava nasıl? Nasıl karşılanıyor bakanlığın bu üstü örtük dayatması?

Sanat kurumları, toplumun tüm kesimlerinin ulaşabileceği kültür-sanat yuvaları olması gerekirken giderek belirli bir gelir grubuna hitap eden yerlere dönüşmeye başlıyor. Türkiye’de devlete bağlı tüm sanat kurumları, halkın tüm kesimlerine yönelik kurulmuş, çağdaşlığın, laikliğin kültürel kaleleri olarak görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, güncellenen bilet fiyatları ile beraber -gelir eşitsizliğinin derinleştiği son yıllar da dikkate alındığında- etkinliklere toplumun büyük çoğunluğun katılabilmesini engelleyebilecek bir durum ortaya çıkacağı öngörülebilir. Sanatçılar için ise, toplumun klasik müzik etkinliklerine olan ilgisinin daha da düşebileceği kaygısına ek olarak ülkemizde sanat kurumlarını ve sanatçılarını var etmiş olan Cumhuriyetin kültür-sanat hizmet politikalarına da ters düşen uygulamalardan biri olarak algılanabilir. Sanat toplumun tümünü kapsamalıdır, sadece belli bir kesimini değil.

Diğer illerde bulunan orkestra, opera ve tiyatrolardaki durum ne peki?

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) haricindeki diğer sanat kurumlarında da bilet fiyatlarında son yıllarda hissedilir bir artış yaşandı. CSO’nun güncellenen fiyatlarıyla kıyaslandığında halen makul gibi görünse bile, hem salgın gerekçe gösterilerek hem de sanat kurumlarına birer özel işletmeymişçesine yapılan uygulamalar nedeniyle biletler, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yüksek fiyatlara satılıyor. Bu uygulamalardan bazıları, orkestraların sezon sonuna kadar belirli bir kâr oranına ulaşması ve daha çok bilet satışı hedefiyle gerçekleşiyor. Devlet, vatandaşlarından aldığı vergilerle düzenliyor bu konserleri. Devletin, herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir kültür-sanat hizmeti sunması gerekirken, bu kurumların önüne bilet satış hasılatının bir hedef olarak konulması, devletin sanat kurumlarına başlı başına özel bir işletme muamelesi yapması anlamına geliyor. Ayrıca, daha çok bilet satışı için yapılan etkinliklerin içeriklerinin niteliksizleşmesi ve yönetmelikte ilgili bir madde yer aldığı halde belirlenmiş bir sanatsal düzeye uygun olmayan programlara yer verilmesi gibi bazı ilkesel sorunlar ve uyuşmazlıklarla karşı karşıya kalınmakta. Bu tür kurumsal tartışmalar bilet satışının artırılması ve asgari bir kâr elde edilmesi açısından giderek kurumların sanatsal faaliyetlerden uzaklaşıp eğlence sektörü anlayışına yönelmesine neden oluyor. 

Bu kurumlarda çalışan sanatçılardan biri olarak meseleyi nasıl değerlendiriyorsunuz? İstenen sadece bu kurumların gelir elde etmesi mi sizce?

Türkiye Cumhuriyeti’nde kültür-sanat kurumları, çağdaşlığı, laikliği, aydınlanmayı, çoksesli düşünebilmeyi temsil eden, halkın her kesiminin kültürel ihtiyaçlarını karşılaması beklenen ve bunu tamamen devlet desteğiyle gerçekleştiren kurumlardır. Yakın bir zamana kadar bilet fiyatlarının uygun olduğu söylenebilirdi, yani bir ya da iki sezon öncesine kadar bilet fiyatları sembolik denebilecek fiyatlara satılmaktaydı. Fakat şu anki durumda, örneğin dört kişilik bir ailenin, tek bir sanat etkinliğine katılmak için yüzlerce lirayı gözden çıkarması gerekiyor. Aynı aile, o ay içerisinde bir başka sanat etkinliğine katılmak istese bu yük daha da artacak. Bu fiyatlar zaten sanat kurumlarının var oluş amacıyla örtüşmüyor. Görünen bu tablo, halkın kültür-sanat ihtiyacının karşılanmasından ziyade bir kâr anlayışının hâkim olmaya başladığı hissettiriyor. Bu tür uygulamaların ilerleyen yıllarda neye evirilebileceği konusunda kuşku duyulmalıdır. Hem sanatçıların, hem sanatseverlerin bu uygulamalara tepki göstermesi gereklidir diye düşünüyorum.