Covid-19’un tetiklediği çocuk bakımı krizi, kadınları bir nesil geriye mi çekecek?

Covid-19'un tıpkı akciğerlerde olduğu gibi, kadınların geleceği için de kalıcı sonuçları olabileceğine işaret ediliyor. 

Gökçe Gün

Covid-19 pandemisi, kapitalist dünyanın yalnız bırakılan insanlarının yalnızca akciğerlerine değil, ağırlıklı olarak kadınları etkileyecek biçimde, işgücünün parçası olma haklarına da şiddetli bir darbe indirdi. Ne yazık ki hastalığın tıpkı akciğerlerde olduğu gibi, kadınların geleceği için de kalıcı sonuçları olabileceğine işaret ediliyor. 

Pandeminin en fazla can kaybına yol açtığı ABD’de, çoğunlukla sağlık ve toplum temelli hizmetlerde yüz yüze çalışan 27 milyon emekçinin yarısından fazlasını kadınlar oluşturuyordu.  Ancak salgın, zaten kolay erişilemeyen çocuk bakım hizmetlerini, emekçiler için erişilmesi daha da güç bir ayrıcalık haline getirdi. Kendi çocuklarını emanet edecekleri bir merkez bulamadıklarından işlerini bırakan bu kadınlar, kreş ve gündüz bakım evlerinin kapasitelerinin azalması ve daha az çocuk kabul edebilir hale gelmesinde bir sebep oldular. 

Milyonlarca kadın istihdam eden yaklaşık 675 bin küçük işletme ağından oluşan çocuk bakımı endüstrisinin, iyi zamanlarda bile bıçak sırtı kâr marjlarında,  olduğu düşünüldüğünde (mülk sahiplerinin iddiaları bu yönde), işin içine pandemi koşullarında kişisel koruyucu ekipman, dezenfeksiyon giderlerinin de girmesiyle birlikte, durumun güçleşeceğini tahmin etmek güç değil. Öyle ki Washington Post’ta yayınlanan bir makalede, çocuk bakım merkezlerindeki kapanmaların kalıcı hale gelerek, 450 bin gibi bir sayıyı bulmasının beklendiği bildiriliyor.

Kapitalizm tipi kördüğüm

ABD’de çocuk bakım hizmetine ihtiyaç duyduğunu bildiren çalışan ebeveynlerin yaklaşık yüzde 63’ü, pandeminin ilk aylarında bu hizmeti bulmakta zorluk çekiyordu. 

Konuya merak salan akademisyen Alicia Sasser Modestino 10 Mayıs ve 21 Temmuz tarihleri arasında 2557 çalışan ebeveynle bir anket yaptı. Topladığı veriler, çalışan ebeveynlerin yüzde 13,3'ünün çocuk bakımı eksikliği nedeniyle işini kaybettiğini veya çalışma saatlerini azalttığını gösterdi. Ebeveynler çocuklarına bakmak için haftada ortalama sekiz saat veya bir tam iş günü kaybederken,  çalışan iki yetişkini olan hanelerde haftada 14,6 saatlik daha büyük bir kayıp görüldü. Bu tablo, toplam aile gelirine önemli bir darbe vurulması ve eşlik eden yoksullaşma anlamına da geldi. Yakın zamanda yapılan bir başka ankette, Massachusetts'teki küçük çocukların ebeveynlerinin yarısı “tutarlı bir çocuk bakımı çözümü olmadan işe geri dönemeyeceklerini” söyledi. Ve ne yazık ki, üretim araçlarının ayrıcalıklı bir azınlığın elinde olduğu tarihin rehberliği, çocuk bakım krizinin yükünü taşıyanın kadınlar olacağını gösteriyor.

Normal şartlar altında bile annelerin, işlerini ağır çocuk bakımı yüküne karşı dengelemeleri zordu. 2019 verileri ABD’de 6 yaş altı çocukları olan kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 66,4, 6 yaş üstü çocuk annelerinde ise oranın yüzde 76,8 olduğunu bildiriyordu. ABD Nüfus Sayım Bürosu tarafından 2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre, küçük çocuk sahibi işsiz kadınların yüzde 61'i, istihdam edilmemelerinin temel nedeni olarak “bakıcı” sorununu gösteriyordu. İşsiz olan ve daha büyük çocukları olan kadınların yüzde 46’sı da aynı sebebi sunuyordu. 

Kapitalizm koşullarında çocuk bakım hizmetine erişim, annenin işgücüne katılımıyla da güçlü bir şekilde ilişkili. Kamusal hizmet olarak örgütlenmeyen bu ihtiyaç, satın alınması normalleştirilen bir ayrıcalık haline dönüşüyor. Öte yandan pandemi günlerinde gündüz bakım evlerinde çalışan kadınların kendi çocuklarının bakım hizmeti için ayıracak bütçeleri yok, işlerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Ardından çalışacak kadın bulamayan merkezler kapanıyor ve merkezlerin ücretini karşılayabilen kadınlar da çocuklarını bırakacak yer bulamadığı için daha “maliyetli” kariyer fedakarlıklarına gitmek zorunda kalıyorlar. Kapitalizmin akıl dışılığına yaraşan şiddette bir kördüğüm.

Bakım hizmetlerindeki yıkımın etkisi on yıllar sürebilir

Pandeminin ilk darbelerinin ardından, ABD’de Nisan ayında kadınlar için işsizlik oranı, 1948’deki oranları dahi sollayarak yüzde 16,2 oldu. Daha da çarpıcı olan ise, kadınların işgücüne katılımı yüzde 54,7'ye geriledi. 

Modestino’nun topladığı verilere göre, pandemi sırasında işsiz kaldığını bildiren her dört kadından biri, bunun çocuk bakımı eksikliğinden kaynaklandığını söylüyor (erkeklerde görülen oranın iki katı). Düşük gelirli ve bekar anneler daha ucuz ve daha az kaliteli bir bakım seçeneği bulmayı başaramadıklarında, tam zamanlı bir bakıcı olmak için işlerini terk etmek zorunda kalıyor. Yine bakım hizmetine erişim güçlüğü nedeniyle daha az saat çalışmak zorunda kalmanın, göçmenler, üniversite derecesi olmayan ve zaten düşük gelirli hanelerde yaşayan kadınlar için daha yaygın olduğu görülüyor. 

Bir diğer veri, “yeni normal”le birlikte ekonominin belirli alanlarında gölgeli de olsa seyreden eskiye dönüş alametleri, bakım hizmetlerinde izlenmiyor. Online iş arama sitelerinin sağladığı veriler, bakım hizmeti arzında bir iyileşme emaresi olmadığına işaret ediyor. Bu tabloyu birçok okulun sonbaharda kapalı kalacağı öngörüsüyle birleştirdiğinizde, kadınların hem evde hem de işgücündeki konumları açısından karşı karşıya oldukları krizi sezmek güç değil.

Pandemi sırasında bakım hizmetlerindeki yıkımın büyüklüğünün, kadınların işgücüne katılımını ve kazanç eğrilerini on yıllar boyunca etkileyeceği düşünülüyor. Araştırmalar, çocuklarla ilgilenmek için işgücünden ayrılan kadınların geri dönmekte genellikle zorlandıklarını ve ne kadar uzun süre dışarıda kalırlarsa geri dönüşlerinin o kadar güç olduğunu gösteriyor. Üstelik aradaki boşluk, emeklilik dönemi için de mali kayıplar anlamına geliyor. Ücret kayıplarının, kapitalizmin durgunluk dönemlerinde  meydana geldiğinde çok daha şiddetli ve kalıcı olduğu biliniyor. Bu aralıkta işlerini kaybeden, çalışma haklarından koparılan emekçilerin, gelecekte güvenli bir işe sahip olma olasılıkları daha düşük; sürekli bir işin sağladığı ücret artışı ve sağlık güvencesi gibi haklara erişimleri de daha zor.

ABD’nin kurgusu, çocukların evde kalması üzerine yapılandırılmış

Kapitalizm için bu kolay çözülecek bir sorun değil. Örneğin ABD’de 14 yaşın altında çocukları olan ebeveynler, ülkenin iş gücünün neredeyse üçte birini veya kabaca 50 milyon işçiyi oluşturuyor; dolayısıyla herhangi bir ekonomik iyileşmenin işgücüne sürekli katılıma veya yeniden girişlere dayanacağı söylenebilir. Fakat sürpriz olmayacak bir biçimde, ABD yönetiminin bu soruna el uzatma gibi bir derdi yok. Cumhuriyetçilerin geçtiğimiz Pazartesi açıklanan iyileştirme paketi, devlet okullarına 70 milyar dolarlık bir bütçe ayırsa da bunun üçte ikisi online eğitim için kullanılacak. Yani kurgu çocukların ve dolayısıyla kadınların evde olması üzerine yapılandırılmış.

Tüm bu veriler bir umutsuzluk dalgası olarak yorumlanmaya müsait görünse de, biriken eşitsizlikler emekçi sınıfların elinden çıkacak başka sürprizleri de tetikleyebilir. O zaman çocukların da kadınların da evde kalmayacağını gönül rahatlığıyla söylemek mümkün.