Çocuklar ve özgürlük alanları

Damla Baytekin 23 Nisan'da çocuk oyun alanlarına odaklanarak yazdığı yazıyla kentin bütününe bakıldığında çocukların gelişimi açısından oldukça yetersiz bir tablo olduğunu gözler önüne serdi.

Damla Baytekin

“Büyük kent çocuğu için, boş bir arsa ne demektir bilebilir misiniz? O çocuklar için arsa, ova demek, kır demek, bozkır demektir. Çürük tahta perdelerle, göklere yükselen apartmanlarla sınırlanmış küçücük bir toprak parçası, o çocuklar için sonsuzluk ve özgürlük demektir.” 

Bu cümlelerin geçtiği "Pal Sokağı Çocukları" 1907 yılında yayımlandı. Biz bugün bu kitabın yayımlanışından 113 yıl sonra çocuklarımızın hâlâ sonsuzluk ve özgürlüğe ihtiyaç duyduğu 2020 yılında 23 Nisan’ı kutluyoruz. Bugün her günden çok daha fazla çocuklar hakkında konuşacağız. Kaç çocuğun açlık çektiği, temiz içme suyundan yoksun olduğu, istismara uğradığı, işçi olduğu, sığınmacı olduğu, savaşta öldüğü gibi kan donduracak gerçekler ile tekrar yüzleşeceğiz. Bense sizleri kendi mesleki alanımdan yola çıkarak başka bir hikâyeye götürmek istiyorum bugün. Aslında etkisine farkında olmadan çok fazla maruz kaldığımız, bizi dönüştüren, davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı, psikolojimizi etkileyen kent mekânına… 

Kent ve Çocuk

Türkiye'de çocuklar fiziksel, sosyal ve zihinsel gelişimlerine uygun mekânlara sahip değiller. Çocuklar, kentsel düzenlemeler yapılırken varlığı en az göz önüne alınan gruplardan. Kent mekânı ve çocuk ilişkisini düşündüğümüzde pek çok başlık var üzerine konuşabileceğimiz. Örneğin okullar, taşımalı eğitim, okul binalarının fiziksel yeterliliği, otoparka dönen okul bahçeleri; örneğin evler, kaç çocuğun ayrı odaya sahip olabildiği, kaç çocuğun evinde oyun oynayabildiği, evlerin tasarımları ve hatta evlerin yalıtımları. Eminim çocuklu ailelerin pek çoğu bugünlerde gürültü dolayısıyla komşu şikayetlerine maruz kalıyordur, çünkü gerçekten çocuk enerjisini evde tutabilmek oldukça zor, hele de kâğıt gibi duvarları olan, küçücük, bir kısmında balkon bile olmayan evlerimizde.

Sokakları düşünebilirsiniz mesela, sokaklarda çocuklarımıza ne kadar yer olduğunu. Aklınıza geliverir belki sokakta oynarken fosseptik çukurlarına düşüp de ölen çocuklar ya da çocuğunuzun sokakta oynarken bir hafriyat kamyonunun altında kalması ihtimalinin yüksekliği... Şu kısacık özet bile iç karartmaya yetti sanırım ve yazının devamında paylaşacağım veriler de pek yüz güldürecek cinsten değiller. Ancak zor olsa da bu karamsar tabloya bakarken onu değiştirebilecek gücümüz olduğunu bilerek, umutla bakmanızı istiyorum. İnanın tablo değiştiğinde ortaya koyabileceğimiz tasarımların, imkânların bir sınırı yok.

Şimdi gelin biz oyun kısmına odaklanalım, çocuk oyun alanlarına bir göz atalım. Hepimiz özellikle de ebeveynler bu alanların yetersizliğine dair pek çok şey söyleyebilir muhtemelen ancak biraz sayılarla konuşalım, bize reva görülenlere bir bakalım.

Çocuk Oyun Alanları

Oyun, her çocuğun gelişimi için oldukça önemli. Günümüz kentlerinde çocukların dış mekânlardan yararlanma olanaklarının azaldığını ve giderek evlerin içine doğru çekildiklerini biliyoruz. Bu durum çocukların gelişiminde olumsuz etkiler yaratıyor. Dolayısıyla çocukların giderek evlere hapsolduğu kentlerimizde onların kullanımına uygun, erişebilecekleri mesafede, güvenli, iyi tasarlanmış çocuk oyun alanları ihtiyacı daha da önem kazanıyor. 

Çocuk oyun alanları, çocukların dış mekân unsurlarıyla buluşmalarını, özgürce doğayla temas edebilmelerini sağlayan aktif yeşil alanlar olarak tanımlanıyor. Ancak günümüzde pek çok çocuk oyun alanında yeterli peyzaj ögesine rastlamak mümkün değil. Ayrıca çocuk oyun alanları kent mobilyalarından da yoksun. Burada örneğin heykelleri kastediyor olmayı çok isterdim ama maalesef çöp kovası, aydınlatma ve bank gibi çok daha temel ögelerden bahsediyorum. Tasarımları dolayısıyla belirli mevsimlerde ve gün içerisinde belirli saat aralıklarında çocuk oyun alanlarının kullanım dışı kaldığı görülüyor. Bu alanlarda kullanılan malzemelerin çoğunlukla doğa dostu olmadığını da belirtmeliyim.

Çocuk oyun alanlarıyla ilgili diğer bir sorun ise yer seçimi. İmar planları çizilirken çoğu zaman arta kalan parseller çocuk oyun alanı oluyor. Halbuki yer seçiminde çocukların yaş grupları ve yaş gruplarına göre yürüme mesafelerinin dikkate alınması gerekiyor. Ayrıca çocuk oyun alanlarının güvenliği için araç yolundan uzak olması, yol ile temasının kesilmesi gerekiyor. Ancak yol kenarında, yol ile teması kesilmemiş pek çok oyun alanına rastlamanız mümkün.

Çocuk oyun alanlarının nasıl sınıflandırıldığında baktığımızda temelde 3 kriter sayabiliriz. Bunlardan ilki büyüklük (çocuk bahçeleri, oyun alanları, büyük oyun alanları). Bir diğer kriter yaş grubu (0-3 yaş oyun alanları, 4-7 yaş oyun alanları, 8-15 yaş oyun alanları). Bir de yapım amaçları kriteri var. Bundan bahsetmeden önce sizlerden bir çocuk parkı düşünmenizi rica ediyorum. Muhtemelen çoğunuzun aklına şöyle bir şey geldi:

İşte bu fotoğrafta gördüğünüz geleneksel oyun alanı. Bunun dışında oyun alanları çağdaş oyun alanları, maceracı oyun alanları ve yaratıcı oyun alanları olarak gruplandırılmış. Bunların yanı sıra özel oynama alanları, tematik oyun alanları, ekolojik oyun alanları gibi alanlar da geçiyor literatürde. 

Örneğin aşağıdaki fotoğrafta Avustralya’da yer alan bir çocuk parkını görebilirsiniz. Parkta meşe palamudu ve Banksia isimli kır çiçeğinin kozalağı şeklinde üretilmiş oyun alanları mevcut. Tasarımda türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan bitkilere dikkat çekilirken aynı zamanda çocukların doğa ile birleşmesi amaçlanmış.  

Park Yaptık!

Genellikle yöneticiler yaptıkları şeyleri anlatmaktan çok hoşlanırlar bilirsiniz. Park yaptık, yol yaptık, hastane yaptık, biz yaptık biz! Peki yaptık dedikleri parklara bir bakalım nasıl parklar yapılıyor; 2019 yılında çocuk oyun alanlarının güvenliğini konu alan bir yüksek lisans tezinde Isparta, Erzurum, İstanbul, Trabzon, İzmir, Adana, Kastamonu, Zonguldak gibi kentlerde araştırmalar yapılmış. Bu araştırmaların ortak sonuçlarına bakıldığında; oyun alanlarının yeterli olmadığı, oyun alanlarının çocukların güven içinde özgürce oynamalarını sağlayan mekânlar olmadığı, çocukların yaratıcılıklarını ortaya çıkaran maceracı ya da yaratıcı oyun alanlarına yer verilmediği, yaş sınıflandırılması yapılmadığı, en büyük eksikliğin ise, düzenli bakımın ve yeterli denetimin yapılmaması olduğu tespit edilmiş.

Çocuk oyun alanı sayılarına ve niteliklerine çeşitli illerde yapılan çalışmalar üzerinden göz atarsak; 2010 yılında Tekirdağ kent merkezinde yapılan araştırmada toplam 52 parktan 43 tanesinde çocuk oyun alanı bulunmadığı tespit edilmiş. Kentte çocuk başına düşen oyun alanı miktarı 0,556 m²/kişi olarak hesaplanmış. Çalışma kapsamında yapılan ankete katılanların %64’ü oyun alanlarının güvenli olmadığını belirtmiş. Oyun elemanlarının bakımsızlığı ise en önemli güvenlik sorunu olarak belirtilmiş.

2013 yılında Kadıköy ilçesindeki çocuk oyun alanlarını değerlendiren bir çalışmaya göre Kadıköy İlçesi sınırları içinde bulunan 62 oyun alanından 58 adetinde geleneksel oyun elemanları kullanılmış. Kadıköy ilçesindeki hiçbir kamusal çocuk oyun alanında engelliler için oyun elemanı bulunmadığı, alan olarak bakıldığında çocuk başına 6,5 m² oyun alanı düşmesi gerekliliğine göre yapılan hesaplamada Kadıköy’de 396.113,49 m² oyun alanının eksik olduğu tespit edilmiş. 

2015 yılında Aydın’da yapılan çalışmaya göre Aydın kent bütününde yer alan toplam 229 adet parkın 132 tanesinde çocuk oyun alanı bulunmadığı görülmüş.

2018 yılında Kastamonu kent merkezinde yapılan araştırmada Kastamonu kent merkezinde yaşayan 1 kişiye 1,52 m² park alanı, 0,40 m² çocuk oyun alanı, 0,99 m² açık spor alanı düştüğü tespit edilmiş.

2019 yılında Giresun kent merkezinde yapılan çalışmada 20 mahalle içerisinde 14 adet çocuk parkı bulunduğu, bunların dışında kent merkezinde yer alan park alanları içerisinde de çocuk oyun alanları yer aldığı ve bu alanların Giresun Kent merkezinin %0,04’ünü kapladığı tespit edilmiş. Kent merkezinde çocuk oyun alanlarının yeterli olduğu fakat ulaşım ve kullanım açısından yetersizlikler olduğu vurgulanmış.

Yer verdiğim bu çalışmalar çoğunlukla kentin yalnızca merkez ilçesini kapsamakta ve genellikle merkez ilçelere daha fazla yatırım yapılmaktır. Buradan yola çıkarak ilgili illerin diğer ilçelerinde tablonun daha kötü olduğunu ve Türkiye bütününde durumun bu il ve ilçelere benzer olduğunu varsayabiliriz. Ayrıca ülkemizde sokakta ve parkta oynayabilme konusunda kız ve erkek çocuklar arasında eşitsizlik olduğunu, parkların oldukça yetersiz olan tasarımlarında engelli çocukların hiçbir koşulda düşünülmediğini de belirtmem gerek.

Tüm bu veriler sonrasında…

Bu yazıda büyük ölçüde çocuk oyun alanlarına odaklansam da kent bütününe baktığınızda çocukların gelişimi açısından oldukça yetersiz bir tablo olduğunu hep birlikte gözlemliyor, o kentlerde yaşıyoruz. Halbuki kent mekânına rant odaklı bakmayı bıraktığınız anda bu tablodan çıkmak o kadar kolay ki. Elbette bu bir mücadele konusu. Bu mücadeleyi vermek zorundayız, çocuklarımız için, çocuklarımızla birlikte...

Kaynaklar:

ŞİŞMAN ve ÖZYAVUZ, Çocuk Oyun Alanlarının Dağılımı ve Kullanım Yeterliliği: Tekirdağ Örneği, Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, 2010

D. D. KUŞULUOĞLU, İstanbul Kadıköy İlçesindeki Çocuk Oyun Alanlarının Nitel ve Nicel Açıdan Değerlendirilmesi, İstanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Programı, Yüksek Lisans Tezi, 2013

S. BALLIOĞLU, Aydın Kenti Örneğinde Gençlik Parkı Çocuk Oyun Alanının Yeterliliği ve Tasarım İlkeleri Yönünden İncelenmesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Programı, Yüksek Lisans Tezi, 2015

C. YILMAZ, Kastamonu Kent Merkezindeki Açık ve Yeşil Alan Sisteminin Değerlendirilmesi ve CBS Ortamında Haritalanması, Kastamonu Üniversitesi Orman Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2018

B. KOÇ, Giresun Kent Merkezindeki Açık Yeşil Alan Durumunun İrdelenmesi, Ordu Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2019

G. İSLİM ŞAVRAN, Çocuk Oyun Alanlarında Güvenlik Üzerine Bir Araştırma, İstanbul Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Programı, Yüksek Lisans Tezi, 2019