Cinayet ve cenaze

'Kuduz köpeklerin katlettiği CHP Nevşehir İl Başkanı Av. Zeki Tekiner’in hikayesi, o cinayetin azmettiricisinin seçildiği makam ve bugünkü CHP Nevşehir il yönetiminin azmetiricinin yanında yer alması belki yıllar önce yaşamam gereken kopuşu kolaylaştırdı.'

Engin Solakoğlu

Hafızasız insan yaşayabilir ama yaşadığını fark edemez. Önünde sonunda başkalarının oyuncağı olur ve ya yaşamı sona erer ya da sonu ölümden beter olur. 

Hafızasız devletin de akibeti farklı olamaz. Bu yüzden kendisine devlet diyen yapıların doğru dürüst arşivleri, asgari bilimsel ahlaka sahip tarihçileri olur. 

Bu yazıda anlatmak istediğim ise ne insan, ne de devlet. 

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran partidir. Türkiye Cumhuriyeti, “Mardingiller”, onların tasmalarını tutanlar ve artıklarından geçinenler ne sayıklarsa sayıklasınlar, yanlışları ve doğrularıyla, ileriye doğru tarihsel bir sıçramayı ifade eder.

Türkiye Cumhuriyeti uzun süreli bir çok ortaklı bir cürmün sonucu katledilmiş de olsa, aydınlık bir Türkiye’nin üzerinde yükseleceği bir kaide işlevini yitirmemiştir.Sadece bu sebeple bile Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihsel mirası benim açımdan saygıdeğerdir. CHP dedelerimin, bilgi dünyasına yolculuğumu başlatan dayımın, annemin, babamın ve neredeyse bütün aile yakınlarımın partisidir.   Buna rağmen, yarım yüzyılı geride bıraktığım hayatımda Cumhuriyet Halk Partisi’ne hiç oy vermedim.

İlk gençliğimde kendimi “sosyal demokrat” olarak tanımlarken SODEP’e sempati duymuş, daha sonra  SHP’ye oy vermiştim. Parti, ismini bir gölden aldığı için olacak, durmadan denizde yüzüşünü izlemek durumunda kaldığımız bir ucuz siyaset vampiri  tarafından ele geçirildikten ve CHP’ye dönüştükten sonra bir daha ne fikren ne fiziken kapısının önünden geçmedim. O arada Marksizmi ve TKP’yi keşfettim, okumaya başladım ve son otuz yıldır Komünizm’i öğrenmeye çalışıyorum.

Bu arada sosyal demokratların tarihsel misyonunun emekçilere sistematik şekilde ihanet etmek olduğunu öğrenecek kadar okudum. Yine de, aklımda olmasa da yüreğimin derinliklerinde bir yerde  Cumhuriyet Halk Partisi soluk bir ışık gibi duruyordu. Cumhuriyeti kuran, cehaletin karanlığıyla  kavrulan topraklara Laiklik pınarını taşıyan, çürümüş ve parçalanmış bir enkazdan yeni bir vatan yaratan  Mustafa Kemal’in Cumhuriyet Halk Partisi. 

Yakın zamana kadar, CHP’ye karşı sert eleştiriler yöneltildiğinde “doğru ama keşke” gibilerinden bir duraksama yaşıyordum. Bir yandan da, ülkenin içinde bulunduğu vahim durumda eleştiri önceliğini CHP’ye vermek bana kolaycılık gibi geliyordu. 

CHP’nin içinde geçmişte olduğu gibi, bugün de saygıyı hakeden mücadeleler veren, sosyalizme yakın durmaktan çekinmeyen bireylerin varlığı öfkemi frenliyordu. Emperyalizm’in üç otuz paralık beslemeleri tarafından katledilen, saldırıya uğrayan yüzlerce CHP’linin ve onların çocuklarının hatırası bir şeyleri kesip atmama engel oluyordu. Sonra bir gün Nevşehir’de “bir şey” oldu. 

Sol Gazete’de Aylin Tekiner’in açık mektubunu (https://sol.org.tr/haber/bir-politik-aymazlik-oykusu-celladini-taltif-t…)  okudum. Kuduz köpeklerin katlettiği CHP Nevşehir İl Başkanı Av. Zeki Tekiner’in hikayesi, o cinayetin azmettiricisinin seçildiği makam ve bugünkü CHP Nevşehir il yönetiminin azmetiricinin yanında yer alması belki yıllar önce yaşamam gereken kopuşu kolaylaştırdı. 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin hafızasını ve kimliğini kaybettiğini gösteren yüzlerce örnek olaydan sadece biriydi Av. Zeki Tekiner’in uğradığı ihanet ve kızı Aylin Tekiner’in haklı feryadı ama benim için bardağı taşıran damla oldu. 

Burjuvazi’nin üniformalı ve üniformasız erlerinin “cami avlusuna terk ettikleri Cumhuriyet”in o avludaki tek mevta olmadığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin de musalla taşının üstünde boylu boyunca uzandığı, Türkiye’de yaşayanların kurtuluşunun salt iktidarın değil, bu kokuşmuş muhalefet taklidi yapının boyunduruğunu da söküp atmakta yattığı bu acı örnek sayesinde iyice netleşti.

Özetle, ben artık iyileştim ve “sağ, sol 18. yy kavramıdır, bugün geçerli değildir” kabilinden zırvalayabilen bir genel müdüre sahip bu şirketten çare bekleyen mavi ve beyaz yakalı bütün emekçilere acil şifa diliyor ve Türkiye’nin aydınlık geleceği için mücadele eden herkesi TKP’de örgütlenmeye çağırıyorum.