ÇEVİRİ | Karabağ savaşı Rusya'ya yaradı

Asia Times'ta yayınlanan Richard Giragosian imzalı makale, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kısa süreli savaş durumuna neden olan Karabağ çatışmasında kazanan tarafın Rusya olduğunu söylüyor.

Çeviri:Yiğit Çobanoğlu ve Bekircan Durukan

Rusya, savaş sonrası Güney Kafkasya'da üstünlüğü ele geçirdi

Richard Giragosian

40 gün 40 gece süren yoğun çatışmalardan sonra Dağlık Karabağ’da savaş, 10 Kasım'da bir gece yarısı Facebook gönderisiyle sonlandı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, “tarif edilemeyecek kadar acı verici” olarak itiraf ederken, Azerbaycan'a kayda değer büyüklükte toprak devredecek yeni bir anlaşmayı kabul ettiğini açıkladı. 

Ermenilerin elindeki Karabağ bölgesini koparan, Ermeni nüfusunu ilerleyen Azerbaycan güçlerinden kurtaran ve savaşı sonlandıran bu anlaşma, bölgenin statüsü ve güvenliği hakkında yalnızca daha fazla soru ortaya çıkarıyor.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan tarafından imzalanan Rus yapımı bu plan çok yönlü. Anlaşmanın şartlarına göre, yaklaşık 2.000 kişilik bir Rus barış gücü Karabağ'a konuşlandırıldı ve Dağlık Karabağ'ı Ermenistan'a bağlanan hayati önemdeki Laçin Koridorunu korumak ve savunmak için bir hat oluşturdu.

Aşamalı bir geri çekilmede, bu hat 20 Kasım’a dek Kelbecer ve Ağdam’ın iki bölgesinin, 1 Aralık’a dek ise Laçin bölgesinin Ermenilerce boşaltılması anlamına gelecek. O güne dek Rus kuvvetleri Ermeni ordusunun beş kilometre genişliğindeki bir koridoru kullanmasını sağlamış olacak.

Azerbaycan'ı Ermenistan, İran ve Türkiye sınırındaki toprağı Nahçıvan’a bağlamak için benzer ama çok daha belirsiz bir “koridor” da öngörülüyor. 

Anlaşmanın son noktası olan Ermeni topraklarından geçecek Azerbaycan hattı, belirsiz ve tanımsız kaldığından egemenlik, yasal statü ve devriye gibi konular, tehlikeli sorular oluşturma potansiyeli taşıyor.

Anlaşmada belirtilmeyen veya vurgulanmayan şeylerden kaynaklanan bir endişe de var. Örneğin, Dağlık Karabağ'ın geri kalan kısımlarının “statüsü” konusuna da daha önceki müzakerelerin dahil edilmediği bir belirsizlik hâkim. Açık bir şekilde dolaysız bir müzakereye ve diğer birçok başlık üzerinde daha fazla anlaşmaya ihtiyaç var. 

Gerçekleşecek diplomatik süreç, Dağlık Karabağ'dan demokratik olarak seçilmiş temsilciler de dahil olmak üzere çatışmanın tüm taraflarını da kapsamalıdır. Aksi takdirde, Karabağ'ın dışarıda tutulmasına devam edilirse bu, anlaşmanın dayanıklılığını ve sürdürülebilirliğini zayıflatacaktır.

Zorlama altında anlaşma

Her ne kadar tüm taraflar, farklı derecelerde baskı altında Rusya tarafından hazırlanmış anlaşmayı kabul etmiş gibi görünse de Ermenistan ve Dağlık Karabağ liderleri için çok fazla seçenek ve alternatif yoktu. Karabağ'ın en büyük ikinci şehri ve stratejik önemde olan Şuşa şehrini Azerbaycan'ın ele geçirmesi önemli bir dönüm noktasıydı. Karabağ Ermenileri şehri kaybederken felaketin boyutu belli oldu.

Karabağ’ın başkenti Hankendi’ye geri çekilen Karabağ ve Ermenistan liderleri, kalan sivilleri ve Karabağ'dan kalanları kurtarmak için durumu acı içinde idrak etti. Moskova tarafından dayatılan anlaşmanın şartlarını kabul etmekten başka bir alternatif yoktu.

Çoğu silahlı çatışma ve savaş, eninde sonunda kendi temposunu izleyerek, sürekli kuvvet ve askıya alınmış savaş şeklinde uzun süreli bir çatışma döngüsüne girer. Ve tıpkı bir yangın gibi, bu tür çatışmalar kendi gerilimini sönümlenmeden önce belirler ve hızlarını keserler. Dağlık Karabağ için devam eden savaş da farklı değil ve şimdi nihai ve kapsamlı bir sona ulaşmaya hazır görünüyor.

Dağlık- Karabağ bölgesinde çözülememiş sorunlar, Azerbaycan’ın 27 Eylül’de askeri bir harekât başlatmasıyla birlikte ani bir savaşa dönüştü. Saldırılar aracılığıyla Azerbaycan’ın günbegün büyük oranda ilerlemesi, Ermenistan’ın saldırının büyüklüğünden etkilenmesine neden oldu.

Türkiye’nin doğrudan askeri ve operasyonel desteği ile Azerbaycan’ın saldırısı, topyekûn bir savaşa dönüşürken; hedeflenen topraklarda genişlemeyi sağladı. Askeri olarak bu savaş ise, birkaç yönden son otuz yılda gerçekleşen çatışmalardan oldukça farklıydı.

İlk olarak, Türkiye’nin askeri desteği ve doğrudan angajmanı Azerbaycan kuvvetlerini güçlendirdi ve cesaretlendirdi, güneyde geniş bir toprak parçasını ve Dağlık Karabağ’ın kuzey ve doğusundaki daha küçük bir alanı ele geçirmeye yardım etti.

Aynı zamanda Karabağ’daki Ermeni kuvvetleri, Türkiye ve İsrail’in insansız hava araçlarının, eskimiş hava savunma sistemlerini alt üst eden müdahalesi sonucunda, ciddi bir ekipman kaybına uğradı.

Türkiye’nin beklenmedik angajmanı vesilesiyle gerçekleşen baskının ötesinde, bu savaşı belirleyen bir diğer faktör ise Rusya’nın tepkisiydi.

Rusya hakimiyetini yeniden sağlıyor

Tam ateşkesin ardından saldırıların kısmi veya geçici olarak durmaması Rusya için utanç verici bir haberken, hemen ardından aniden açıklanan Rus destekli Dağlık Karabağ “barış anlaşması”, Moskova adına birkaç sebeple gerçek bir zafer anlamına geliyor.

İlk olarak anlaşma, Moskova’yı en önemli hedefine ulaştırıyor: sahada dominant bir askeri varlık. Dağlık Karabağ bölgesinde ordunun doğudan bulunamayışı, Karabağ çatışmasının en ayırt edici yönlerinden biriydi ve bu durum, eski Sovyetler Birliği örneklerinin tamamıyla tezatlık taşıyordu.

Varlığının olmaması Moskova için uzun süredir sıkıntılı bir durumdu ve bu durum Rusya’nın gücünü yansıtma konusundaki sınırlarını gösteriyordu. Ancak, bu hedef gerçekleştiğinde, Rus barış kuvvetleri yeni barış antlaşmasının güvenirliği ve sürdürülebilirliği için merkezi bir konuma erişti. Bu sayede Moskova bölgede daha belirleyici bir role sahip oldu.

Rusya için ikinci kazanım noktası, Ermenistan hükümeti üzerinde kurmuş olduğu baskıdır. Ermenistan’ın 2018’deki ‘Kadife Devrim’ine pasif tepkisine rağmen, Moskova zamanını bekledi; ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan ve hükümeti üzerindeki baskıyı arttırmak için bir fırsat yakaladı.

Kuvvetlenmiş Rusya, Ermenistan’ı sadece Moskova'nın yörüngesinde tutmak ile kalmadı; aynı zamanda Ermenistan’ın seçeneklerini ve Batı ile yakınlaşma çabasını da sınırlandırdı.

Bu bağlamda Erivan’ın bağımsızlığı ve egemenliği tehlikedeyken Moskova Ermenistan’ın teslimiyetini arttırmaya çalışacaktır.

Üçüncü olarak ise Dağlık-Karabağ anlaşması yalnızca Rusya’nın girişimleri sayesinde oluştu, idaresi Amerika, Fransa ve Rusya tarafından yapılan OSCE Minsk Grup sayesinde gerçekleştirilmedi.

Bu, Minsk Grubu’nun formatının ve yapısının Rusya önderliğindeki bu en son gelişmelerden zarar gördüğünü gösteriyor. Karabağ sorununun askeri aşaması sona ermesine rağmen diplomatik yarışma daha yeni başlıyor.

https://asiatimes.com/2020/11/russia-seizes-primacy-in-post-war-south-caucasus/?mc_cid=3d2ef78c39&mc_eid=a702e9b4d3