Çarşamba Ovası yanıyor...

Bu hafta Boyun Eğme Dergisi'nde yer alan Çarşamba Ovası'na biyokütle santrali kurma girişiminin hikayesini soL okurları ile de paylaşıyoruz.

Belma Nur Kartal

Çarşamba Ovası'nı hedef alan saldırı sürüyor... Hikayede zamanın TUSKON üyesi sanayicilerinin en yüksek fiyattan alım garantili biyokütle santrali işine nasıl girdiklerinden, fındık ihracatçısı Zapsu'ların fındığın kabuğundan da biyokütle santrali aracılığıyla nasıl nemalandıklarına kadar, yok yok!

Karadeniz’in fındığı… Oltan, Zapsu, Ferrero  

AKP’nin FİSKOBİRLİK’i önce borçlandırıp sonra devreden çıkarttığı, üreticiyi tüccara mahkum ettiği fındık politikasının mimarıdır AKP’li Zapsu… Dönemin en büyük 3 fındık ihracatçısından biri Zapsu ve şirketi Balsu AŞ, diğeri Ali Babacan'dan ‘en fazla fındık ihraç eden firma ödülü’ alan Oltan Gıda’dır.

2014 yılında Orhan Veli Oltan ve Oltan Gıda’daki ortağı Şükrü Güngör Köleoğlu ile Oltan Köleoğlu Enerji’yi kuran Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali’nin patronları, daha önce de Oltan Gıda’da beraberlerdir. Aynı tarihlerde Beyza Zapsu Enerji de İstanbul Ticaret Odası'na kaydını yaptırır. Odaya kayıt tarihi 11.04.2014 olan şirketin kuruluş sermayesi 50 bin TL'dir. Bu şirket uzun süre Erdoğan'ın danışmanı olan Cüneyd Zapsu ve eşine aittir.

1984 yılında Oltan ve Köleoğlu ortaklığı ile kurulan, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de zirveye çıkıp fındık ihracatının yüzde 30’unu elinde tutan, 2010’lardan sonra 80 milyon ton kapasiteye, 500 milyon doların üzerinde ihracat gelirine ulaşıp ‘Türkiye’ye yabancı yatırım yağıyor’ denilen dönemde Oltan Gıda’yı İtalyan çikolata tekeli Ferrero Grup satın alır, Orhan Veli Oltan da Ferrero’nun CEO'su olur. Ferrero’ya ait Nutella’nın uzunca dönem Türkiye temsilciliğini ise Cüneyd Zapsu yapar. Bu arada TÜSİAD seçimlerinde başkan seçilen Simone Kaslowski’nin babası Aldo Kaslowski de 2017’de Ferrero’nun yönetim kurulu başkanı olur ve tabii ki danışmanı yine Cüneyd Zapsu’dur.

TUSKON üyesi Oltan Gıda’ya FETÖ operasyonu

FETÖ'cü işadamlarının çatı kuruluşu Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu TUSKON'un önemli üyelerinden biri olan Oltan Gıda’nın 1,3 milyar TL'lik cirosuyla 2002’den bu yana ihracat şampiyonu iken 17-25 Aralık 2013 rüşvet, yolsuzluk ve FETÖ operasyonunun hemen ardından 17 Temmuz 2014’te Ferrero'ya anonim şirkete dönüştürülerek satılması, o dönem FETÖ'nün şaibeli şirket devirlerinden biri olarak basında yer alır. Şirketin satılmasına rağmen 5 yıl süreyle yine aynı ortakların yönetimde olması dikkat çeker.

O günlerde bazı gazeteler Oltan Gıda’nın Ferrero’ya satışının neden mercek altına alındığını, fındık toptancıları üzerinde FETÖ’nün önemli bir gücü olduğu, nakit akışının hızlı olduğu kayıt dışı emanet sistemiyle dönen kuyumculuk, dövizcilik, fındık toptancılığı gibi sektörleri kendine paravan olarak seçtiği, böylece Karadeniz’deki kara para ağını kontrol ettiği şeklinde yorumlayarak açıklar.

Nitekim, 15 Aralık 2016’da Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen FETÖ soruşturmasında Düzce Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Ekipleri'nce Oltan Gıda’nın eski sahibi ve hissedar Mustafa Aycan gözaltına alınır, Aycan’a ait bilgisayar, bilgi depolama aygıtları ve örgütsel dokümanlara el konulur ve bu satışa hızlıca onay veren o dönemki Rekabet Kurulu’nun da 7 üyesinden 6'sı operasyon kapsamında görevlerinden alınır.

Vali’den gelen talimat

Türkiye'de 141 ovanın ‘Büyük Ova’ kapsamında Bakanlar Kurulu kararıyla koruma altına alındığı 21.01.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanır. O dönem Samsun Valisi olan Osman Kaymak başkanlığındaki 10 Ağustos- 5 Kasım 2018 tarihli İl Ekonomi toplantılarında büyük ova kapsamındaki Çarşamba Ovası’nın sanayi alanı kapsamına alınması gündeme getirilir. Kaymak, “Sanayicimiz yer sıkıntısı çekiyor. Yatırım yapmak isteyen bir sanayiciye yer bulamazsak bunun vebali biz yöneticilerde olur. İlimizde daha çok yatırım için yer sorununu çözmemiz lazım. Bütün şehir sanayileşme konusunda ortak bir fikre varırsa, yol almak çok daha kolay olur” diye konuşur. Böylece yol alanlar, elbirliğiyle ovayı sanayiye ve santral şirketlerine açar.

Çarşamba Ovası’na ‘devletten en yüksek alım garantili’ BES

29 Kasım 2018’de Oltan Köleoğlu Enerji, tarım dışı faaliyetler için kullanılması yasaklanan 141 büyük ovadan biri olan Çarşamba Ovası’nda Balıkesir Mutlular’dan sonra Türkiye’nin en büyük ikinci BES’ini kurmak üzere Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne imar planı için başvurur. Çünkü, devletin en yüksek alım garantisini, 13.3 kWh/cent ile biyokütle santralinden üretilen elektriğe verdiğini keşfeder, 2018’de 26 milyar, 2019’da 38 milyar liraya yakın kamu kaynağı, bu yolla yandaş firmalara transfer edildiği için Oltan Köleoğlu da 27 MW’lik santraliyle 10 yıl boyunca en az 28 milyon dolar geliri böylece garantiler.

Samsun Valisi Osman Kaymak: ‘Çok çevreci bir tesis, ÇED raporuna gerek yok’

Çarşamba Ovasının ortasında günde 630 ton yakıt yakacak, 38 ton kül çıkartacağı bilinen biyokütle enerji santrali için Samsun Valisi Osman Kaymak, ‘çok çevreci bir tesis’ olduğu gerekçesiyle ‘ÇED raporuna gerek yoktur’ der.

FETÖ ‘müdür’ünün itiraflarında Suluova Kaymakamı Osman Kaymak

8 Ağustos 2019’da Cumhuriyet gazetesinde Alican Uludağ ‘İtiraftan AKP çıktı’ başlıklı bir haber yapar. Haberde FETÖ’nün Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapılanmasında ‘müdür’ pozisyonunda görevliyken yakalanan İlhami Oduncuoğlu’nun itiraflarında Samsun Valisi Osman Kaymak hakkındaki ifadeleri yer alır. Oduncuoğlu itiraflarında Kaymak hakkında şunları söyler:

“…Toplantılarda, kendi aralarında, o dönemki Kaymakam Osman Kaymak için ‘Sağ olsun, bizim kaynaşmamıza vesile oldu’ şeklinde konuşuyorlardı. Bu toplantılara birkaç kez katıldım ve oradaki müdürlerle ‘ilmihal’ dersi yaptım. Kaymak, 2003-2006 yılları arasında Suluova Kaymakamlığı yaptığı dönemde Suluova’daki kurum müdürlerinin kaynaşmasında büyük payı olduğunu duyduğum, şu anda Samsun Valisi olarak bildiğim şahıstır. Bu şahsın oğlu 2005-2006 yıllarında örgüte ait olan Merzifon’daki Ahi Koleji’nde okuyordu. Bu gruptaki müdürlerin, bu şahsın her tayin olduğu yere ‘hayırlı olsun’a gittiklerini duymuştum.”

Oltan Köleoğlu’nun santraline yol verenler

Bunlar olup biterken, Samsun Toprak Koruma Kurulu, BES hammadde açık depolama sahası için tarım dışı amaçla kullanma izni verir, 33 dönümlük parsellerin şirkete tapu devri yapılır, Samsun BŞB Meclisi şirketin imar planı teklifini oybirliğiyle kabul eder, ardından Çarşamba Belediye Meclisi onaylar. Şirkete depo inşaat ruhsatı verilir.

Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi’nin oybirliğiyle kabul ettiği santral imar planı görüşmelerini 9 Ekim 2019’da yöre halkı da izler. Şirketin meclise sunduğu 1-2 sayfalık bilgiyle imar planına evet dediklerini, santral dosyasının tamamını görmediklerini ifade eden CHP, İYİP ve Saadet Partisi üyeleri “Kandırıldık” der.

Meslek odaları, çevre örgütleri ve yöre halkının hukuk savaşı

Çoğu yöre sakinlerince oluşturulan komite, santrale karşı halktan binlerce imza toplar. Samsun Mimarlar Odası, depo inşaatı ruhsatının iptali ve imar planının yürütmesini durdurma, Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP) Valiliğin Çarşamba BES ve Çınarlık C6 Grup Karbon - Piroliz tesisi için “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali, yöre halkının kurduğu Çarşamba Çevre ve Çiftçi derneği ÇARÇED de Toprak Koruma Kurulunun hammadde açık depolama sahasının tarım dışı kullanımına izin veren kararının iptali için davalar açar. 

Incığına cıncığına bakan, şalteri indiren, ‘zurnanın son deliğiyim’ diyen…

BES ve piroliz tesisi için Bakanlıktan istediği uzman heyetin ardından AKP’li vekil Çiğdem Karaaslan ‘Incığına, cıncığına bakıldı, rapor olumlu’ der. Santrale tepkinin yükseldiği günlerde Milletvekili Fuat Köktaş köylüleri “Hele bir çalışsın, zararı olursa şalteri indiririz” diyerek ikna etmeye çalışırken, Çarşamba Belediye Başkanı “Biz zurnanın son deliğiyiz” der.     

‘Ben komünist kafalı bir adam değilim’

23 Ekim 2019’da Çarşamba’da santral karşıtı miting yapılır. Ertesi gün Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve Tarım ve Orman Bakanına helikopterle Çarşamba Ovasındaki yeni sanayi alanları tanıtılır. 20 Kasım 2019’da Metro Holding'in firari patronu Galip Öztürk, “Ben komünist kafalı bir adam değilim. Yatırıma karşı çıkmak hainliktendir” der.

‘Kim para aldıysa açıklayacağız. Bize de rüşvet teklif edildi, reddettik’

2 Aralık 2019’da Çarşamba’dan santrale yürümek isteyen halkı polis engeller. Şirket, halka 90 bin hanenin elektriğinin karşılanacağı, yöreden işçi alınacağı vaadinde bulunur, santral için halktan ürün satın almaya başlar. Santral şirketinin basına ve birçok STK temsilcisine rüşvet teklif ettiği, bazılarının kabul ettiği söylentileri kentte aylarca sürer. Terme ve Ayvacık Ziraat Odası başkanlarının “Kim para aldıysa açıklayacağız. Bize de rüşvet teklif edildi, reddettik” açıklamasına rağmen Savcılıkça ifadelerine başvurulma gereği duyulmaz.

11 Kasım’da mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verir. Samsun 3. İdare Mahkemesi Samsun Valiliğinin ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının ve imar planlarının yürütmesini durdurur. 30 Nisan’da Samsun Bölge İdare Mahkemesi verilen yürütmeyi durdurma kararını kaldırır. 11 Aralık’ta mahkemenin yürütme durdurma kararına itiraz eden Valiliğin itirazı reddedilir. 11 Mayıs 2020’de mahkeme kararıyla Çarşamba BES mühürlenir.

Santrale karşı olmak hükümet düşmanlığı

Samsun Kimya Mühendisleri Odası (KMO) Başkanı, sunduğu raporla “Hukuk bu işe dur dedi, yetkililer de dur desin. Kanserin bu kadar yoğun olarak arttığı bir dönemde ovada santrale izin verilmesin" açıklaması yapar. Oltan Köleoğlu Enerji, KMO Şube Başkanını ‘hükümete olan düşmanlıklarını iş insanları üzerinde çıkarmaya çalışmak’la itham edip istifaya davet eder. Santral şirketinin sözcülüğünü yapan bazı yerel gazeteler yine devreye girerek KMO’nun raporuna ‘asılsız iddia, kara propaganda’ der.

Yargıdaki savaş sürerken mühür sökülüp santral yeniden kurulumuna devam eder. 1 Temmuz 2020’de Danıştay 6. Dairesi, projenin çevresel etkilerinin daha geniş bilirkişi heyetiyle incelenmesi gerektiğine karar verir. Yöre halkının da itirazıyla ikinci bilirkişi heyeti 18 Kasım tarihinde santral bölgesinde keşif yaparken halk saatlerce santral kapısında nöbet tutar. ÇARÇED, Oltan Köleoğlu’nun santrale elektrik almak için DSİ’ye ait kamu arazisinin bir bölümüne kurduğu enerji nakil hattına işlem yapılmadığı gerekçesiyle Samsun Valiliği ve Çarşamba Kaymakamlığı hakkında suç duyurusunda bulunur. Yöre halkı ve santral şirketi arasındaki hukuk savaşı devam ederken yenileri eklenir.

Yöre halkı: ‘Ölelim mi biz?’

Santralin kurulum süreciyle ilgili bu baş döndürücü hukuksal trafik ve eylemlere rağmen yaklaşık iki ay test çalışması yapan santralden tahliye edilen kirli ve kaynar sularla tarım arazileri haşlanır, bölgedeki akarsular santral atık sularıyla kirletilerek canlı yaşamı tehdit edilir, santralin buhar ve külüyle tarım arazileri işgal edilen yöre halkı sorar: ‘Gürültüsünden ineklerimiz süt vermez oldu, arılarımız öldü. Seracılıkla uğraşıyoruz, meyve sebze yetiştiriyoruz, başka gelir kaynağımız yok. Ölelim mi biz?’

Yöre halkının katline ferman yazan sürece giden yolda, devasa bu listenin dışında geçmişe doğru tarama yaparken Zapsu ismi yine sıkça karşımıza çıkar.

Akkuyu Nükleer’i selamlayan Samsun’un mülki amirleri

Türkiye'de Mersin Akkuyu Nükleer Santrali'nin ihalesini alan Akkuyu Nükleer AŞ, ‘Stratejik Seminer’ adı altında Samsun'da bir toplantı yapar. Şirketin sitesinde toplantı ‘Samsun’un mülki amirleri Akkuyu Nükleer Stratejik seminerinin katılımcılarını selamladı.’ başlığıyla yer alır. Nükleer yöneticilerinin, şirketin devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla olan ilişkilerine dikkat çektikleri toplantıya şirket yöneticilerini selamlamak için o dönem Samsun Valisi olan İbrahim Şahin ve şimdi AKP’den milletvekili olan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz katılır. Vali ve Belediye Başkanı, Mersin Nükleer Santralinin inşaat projesinin uygulamasında gösterilen işbirliğinin daha da arttırılmasını temenni ettiklerini belirtir. Akkuyu Nükleer AŞ'nin Yönetim Kurulu üyesidir Cüneyd Zapsu… O toplantının ardından şirketin Mersin'deki tüm faaliyetlerinin ‘ne kadar olumlu ve büyük’ olduğuna dair Samsun yerel basını haberler yapar.

Biyokütlenin fındık kabuğu, Zapsu’nun Balsu AŞ’si

Çarşamba BES ile ilgili Samsun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, 23 Eylül 2019’da yaptığı açıklamada şöyle der: “Ülkemiz genelinde faal halde 16 adet biyokütle enerji santrali mevcuttur. İlimiz genelinde çeltik sap ve kavuzu, çotanak, fındık kabuğu, anız ve diğer zirai faaliyet artıkları nedeniyle ciddi bir çevre kirliliği oluşmakta ve hasat sonrasında uzunca bir süre her türlü müdahalelere rağmen kontrolsüz bir şekilde yakılmaya çalışıldığı ve bazen müessif olaylara sebep olduğu görülmektedir. Bu sakıncaların ortadan kaldırılması amacıyla proje taahhütlerine uymak koşulu ile ilimizde bu tesisin yapılmasında sakınca görülmemiştir.” Ne tesadüftür ki, Cüneyt Zapsu’nun sahibi olduğu Balsu AŞ, fındık işleyen, yani elinde fındık kabuğu ve fındık cürufu olan Türkiye’deki en büyük 2. firmadır.

Çarşamba BES, Siemens, Cromme, Springer, Zapsu

Çarşamba BES, enerjiyi işe çevirecek türbinin kurulumu, bakımı ve yedek parçası gibi yüksek maliyetli bu iş için Siemens’le sözleşme imzalar. Güler Sabancı’nın da yönetime girdiği 2013’lü yıllarda Siemens'in YK Başkanı olan Gerhard Cromme, Alman yayıncılık devi ve Aydın Doğan'ın ortağı Axel Springer'in de yönetim kurulu üyesidir. Axel Springer'in kıdemli danışmanı ise yine Cüneyd Zapsu’dur.

Türkiye'de ‘Büyük Ova’ kapsamında Bakanlar Kurulu kararıyla koruma altına alınan Çarşamba Ovasının ‘zurnanın son deliği’ne kadar elbirliğiyle biyokütle elektrik santraline teslim edilişinin bu korkunç öyküsü ve özgeçmişine ‘Fındık kabuğunu bile doldurmaz’ deyip güler geçer misiniz, yoksa dehşete mi kapılırsınız bilmem ama fındık kabuğu santralde yakılacak atıklardan biridir ve o kabukların sahiplerinden biri için Wikipedia şöyle der:

‘80'lerin sonunda Recep Tayyip Erdoğan’la tanıştı. İkili birbirlerini kısa sürede sevdi ve arkadaş oldu. Suudi girişimci Yasin el-Kadı ile ilişkisi tartışma konusu oldu. Çünkü Kadı, BM'nin terör listesindeydi. Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terörü finanse eden kişiler arasında gösterdiği Yasin El Kadı ile ortaklık ilişkisi bulunduğu iddia edilmiştir. 2012 yılında KCK davasında kendisine ilişkin KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ile görüştüğünü yalanlamıştır. AKP'nin kurucularından, AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu (MKYK) üyesidir. Türk-Amerikan İş Konseyi Yönetim Kurulu üyesi ve TÜSİAD üyesidir. Dünya Ekonomik Forumu'nun Türkiye'deki birkaç üyesinden biri olup Uluslararası Ağaç Yemişi Konseyi'nin ilk Türk başkanıdır. İstanbul İhracatçılar Birliği Başkanlığı ile ABD'de Hazelnut Council'in eşbaşkanlığı görevlerini yürütmektedir. Ailesi Türkiye'nin en zengin ve ünlü ailelerindendir.’

EMO GMYK üyesi, Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ: 5346 sayılı YEK kanunu kapsamında Biyokütle ürünlerinin doğrudan yakılarak ya da piroliz gibi termo kimyasal işlemlerden sonra elektrik enerjisi elde edilmesine ve elde edilen elektriğe en yüksek meblağdan YEK desteği verilmesi lastik ve çöp yakan tesislerin yanısıra her gün binlerce ton ağaç ve orman ürünü yakan biyokütle tesislerinin çığ gibi artmasına sebep olmuştur. Son yasal düzenlemeyle bu yıl sonuna kadar üretime geçecek biyokütle tesislerinin 10 yıl daha bu destekten yararlanmasının önü açılmıştır. Biyokütle ürünü yakan tesis sayısı 2004 yılında 52 adetken bugün neredeyse 200’e yükselmiştir. Çarşamba BES’te üretilecek elektriğin birim fiyatı EPDK tarafından 2021 yılı için 14,6 cent/kWh olarak belirlenmiş olup bu fiyat elektriğin normal piyasa fiyatının yaklaşık 2,5 katıdır. Biyokütle ürünlerin yakılmasına verilen bu olağanüstü destek nedeniyle bütün ormanlarımız tehlikededir. Tokat, Çorum, Sinop ve Çarşamba Ovası’nda 5 adet biyokütle ürünü yakan tesisin yıllık toplam yakıt tüketimi 500 bin ton civarındadır. Bu miktar Orta Karadeniz’in tüm orman varlığı açısından büyük tehlikedir. Son yıllarda orman alanlarına açılan taş, kalker, mermer vs ocaklarının yanı sıra on binlerce hektar alanda (Kavak, Erbaa vs.) maden işletmeciliği ruhsatları verilmesi, Sinop Nükleer Santral alanı ile birlikte düşünülmelidir.

TKP Samsun İl Başkanı Belma Nur Kartal: Yerel seçimlerde Samsun TKP’den aday gösterildiğimde çalışma yaptığımız ilçelerden biriydi Çarşamba… ‘Belediyelerin de arpalık gibi kullanıldığı bu düzende patronlarla aynı gemide değiliz’ demiştik. Bu düzen yoksul halkın değil, beylerin, ağaların, zenginlerin düzeni... Biz Fuat Köktaş, Yusuf Ziya, Mustafa Demir, Halit Doğanlarla ve ihaleci patron arkadaşlarıyla aynı gemide değiliz. Bu gerçeği, onların halka kurduğu tezgahlarda can verirken öğrenmeyin, dedik. En yaşamsal haklarımızı özel şirketlere peşkeş çekenlere karşı kamuculuğu anlattık. Bugün arazi temininden kurulumuna kadar hiçbir resmi engele takılmadan ovamıza çöken santral şirketi, enerji gibi kamusal bir hizmetin üretimini özelleştirenlerin eseridir. Samsun'da 20 elektrik santrali faaliyetteyken halk neden ücretsiz elektrik kullanamıyor, neden ödeyemediği yüksek faturalar yüzünden elektriği kesiliyor? Bugün ovasını korumak için santrale karşı savaşan yöre halkını ve komünistler de dahil destek veren herkesi ‘vatan haini, yatırım düşmanı’ diye hedef gösterenlerin ta kendisidir vatan haini… İki patronun çıkarı için halkını ölüme mahkum edenler ve onların satılık kalemleridir vatan haini… Bu halkı kimler için gözden çıkardığını anlatamayanlardır vatan haini… ‘Bu memleket de bu ova da bizim. Ben halkım, sen kimsin!’ diye haykıran yurtsever Çarşamba halkı kazanacak; yağmacılar ve işbirlikçileri kaybedecek!

Çarşamba Çevre ve Çiftçi Derneği Sözcüsü Murat Şenel: Arıcılık yapan köylülerin arılarının ölmeye başladığı belgelidir. Ayrıca besicilik yapan üç-dört ailenin yaklaşık 1000 baş hayvanlarının süt verimleri deneme sürecinde azalma gösteriyor, Tarım Bakanlığı santrale kamu yararı var kararı alıyor. Şirketin enerji nakil hatları toprak koruma kanununa göre izin alınmadan yapılıyor, direkler DSİ kamulaştırma sahasına tecavüz ediyor, Valiliğe yıkım kararı gidiyor, kimse dokunamıyor. Ama köylü 16 cm proje dışı imalat yapınca belediye kafasına çöküp yıkım kararı alıyor. Çarşamba Belediyesi kamu için hizmet üretmesi gerekirken, Suat Uğurlu Barajının malzeme ocağından kırmataş üretip yıllardır bakımsızlıktan kullanılamayan yollara, sırf şirket yakıt toplayacak diye malzeme sermiştir. Bu imalatları yaparken firmanın atık sıcak su boru hattını da yol ve kaldırım çalışması tabelaları ile gösteriye çevirmiştir. Belediyenin kamu anlayışı halkı değil para babalarını, sermayeyi, hukuksuz işler yapanları işaret ediyor. Ovaya sahip çıkanlar yerel gazetelere şirket tarafından para verilerek hedef gösterilirken aynı gazeteciler firmanın TUSKON geçmişine hiç değinmiyor. Yani dokunursan yanarsın. Evet Çarşamba ovası yanıyor, işbirlikçiler ve şirket ellerini ovuşturuyor.