Çalışma hakları da yok yaşama hakları da...

Türkiye, mültecilerin yoğun olarak yaşadığı ülkelerden biri. Aynı zamanda mültecileri ucuz iş gücü, Batılı ülkelere karşı tehdit unsuru olarak gören bir iktidara sahip. Deri, Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği'nin yayınladığı Mülteci İşçilerinin Yaşadığı Hak İhlalleri Raporu, Türkiye'deki mülteci sorununa ilişkin önemli veriler sunuyor. İşte memleketten mülteci işçi manzaraları...

Haber Merkezi

Türkiye, mültecilerin yoğun olarak bulunduğu ve mültecilerin Avrupa’ya geçmek için kullandığı bir ülke konumunda. Özellikle 2011 yılında Suriye’de iç savaşın başlamasıyla birlikte bu konumu artarak güçlenmiş bulunuyor.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Ekonomik ve Sosyal İşler Organizasyonu'nun (DESA) yayınladığı 2019 raporuna göre, Türkiye’de kayıtlı mülteci sayısı 5 milyon 678 bin 800. Kayda girmeyenler ile birlikte bu sayı daha da artıyor.

Savaştan kaçan ya da daha iyi yaşam koşulları için ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınan mülteciler, bu ülkede de beklediğini bulamıyor. Mülteciler, AKP iktidarının batılı ülkeleri tehdit etmek için kullandığı siyasal bir figürü olarak olarak görülmeleriyle, ayrımcılıkla ve insani haklarının ihlal edilmesiyle yüz yüze kalıyor.

Özellikle Türkiye’nin mülteciler için koyduğu coğrafi kısıtlamaları içeren uluslararası anlaşmalar, mültecilerin temel haklarına erişmelerini büyük oranda engelliyor.

YASALARLA ÇALIŞMA HAKKI NASIL GASP EDİLİR?

Mültecilerin hukuki ve siyasi kısıtlamalar nedeniyle erişemediği en önemli haklarından biri kuşkusuz çalışma hakkı.

Mültecilerin çalışma hakkına erişebilmesine en büyük hukuki engel ise 2013 yılında çıkarılan ‘’Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik.’’

Bu yönetmelik Suriyeli mültecilerin geçici kimlik belgesi çıkardıktan altı ay sonra çalışma izni için başvurabilmelerini içeriyor. Yine bu yönetmeliğe göre; mültecilerin yalnızca geçici koruma izni alabildikleri şehirlerde çalışma hakkı bulunuyor.

Aile Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Uluslararası İş Gücü Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 2018 yılında çalışma izni alabilen mülteci işçi sayısı 115 bin 837.

Mülteci işçiler, bu hukuki koşulları sağlayamadıklarında ise çok düşük ücretlere, ağır koşullarda ve güvencesiz çalışmak zorunda kalıyorlar.

Ekonomik ve Sosyal İşler Organizasyonu'nun (DESA) verileri, mültecilerin tamamına yakınının kaçak çalıştırıldığını ortaya koyuyor.

KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRMA İŞ CİNAYETLERİNİ ARTTIRIYOR

Mültecilerin kayıt dışı çalıştırılmaları, denetimi imkânsız hale getiriyor. Bunun üzerine patronların iş güvenliğini hiçe sayması da eklenince iş cinayetleri kaçınılmaz hale geliyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, Türkiye’de 2019 yılında en az 112 mülteci işçi yaşamını yitirdi. Yine İSİG’nin verilerine göre; iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı iller İstanbul, Ankara, Kocaeli, Konya, İzmir ve Mersin. Son 7 yılda ise iş cinayetlerinde ölen mülteci işçilerin sayısı 528.

Bu sayıların kayıtlara yansıyan sayılar olduğunu belirtmemiz, geçtiğimiz Aralık ayında Adana’da hayatını kaybettiği fabrikanın patronu tarafından yol kenarına bırakılan Suriyeli işçi Mustafa El Recep’i hatırlamamız gerekir. Mustafa gibi birçok mülteci işçi, kayıtlara ve sayılara girmeden yaşamını iş kazalarında yitiriyor.

AYRIMCILIK SOKAĞA TAŞIYOR

Ekonomik kriz ile birlikte artan işsizliğin sorumlusu olarak görülen mültecilerin, iş yerleri ve hayatlarındaki ayrımcılığın sokağa taştığı da görülüyor. İzmir Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi'nde yapılan  'Suriyeli İşçi İstemiyoruz' eylemi, İzmir Torbalı'nın köylerinde Suriyeli mevsimlik tarım işçilerinin çadırlarının basılması ve mülteci işçilerin köyden kovulması örnek olarak gösterilebilir.

ANKET SONUÇLARI GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR

Deri, Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği’nin mültecilerin yoğun olarak kayıt dışı çalıştırıldığı İzmir’de deri, tekstil ve kundura iş kollarında çalışan mülteciler ile yaptığı anket, mülteci işçilerin durumunu gözler önüne seriyor.

77'si Suriyeli, 12'si Afganistanlı, 6'sı İranlı ve 5'i Iraklı toplam 100 mülteci işçi ile yapılan anketin sonuçları şöyle:

1. YAŞ DAĞILIMLARI

2. HANELERİNDE YAŞAYAN BİREY SAYISI

Ankete katılan işçiler hane başı kişi sayısı sorusuna 2-12 arasında değişen rakamlarla cevap veriyor.

3. ÖDEDİKLERİ KİRA ÜCRETLERİ

Ne kadar kira ödedikleri sorusuna ise 500 ile 750 TL arasında ev kirası ödediklerini söyleyerek cevap veren işçilerden 36'sı 500 TL, 16'sı 600, 24'ü 700 TL geriye kalan 24'ü de 750 TL ev kirası ödediğini dile getiriyor.

4. HAFTALIK ALDIKLARI ÜCRET

Ankete katılan işçilerin 10'u haftalık 400 TL, 35'i 500 TL, 5'i 550 TL, 40'ı 600 TL ve 10'u 700 Türk Lirası ücret alıyor.  İşçilerin sadece yüzde 40'ı asgari ücrete denk gelen bir maaş alabilirken sadece yüzde 10'nun eline asgari ücretin üstünde para geçiriyor. Ayrıca mülteci işçiler, Türkiyeli işçilere göre 200-250 TL daha az maaş aldıklarını belirtiyor.

5. SOSYAL GÜVENLİKLERİ

Ankete katılan işçilerin tamamı sosyal güvenlik kayıtlarının olmadığı ifade etti. 100 işçinin toplam sigorta prim günü ise sıfır. İşçilerden hiçbiri iş yerinden devlet denetimi ile karşılaşmamış.

6. ÇALIŞMA SÜRELERİ

Günlük çalışma saatlerinin sorulduğu işçilerin 35'i günde ortalama 9-10 saat çalıştıklarını, 65 işçi ise 11-12 saat çalıştıkları cevabını veriyor. İşçiler, 8 saatten sonrası için fazla mesai ücreti almadıklarını da dile getiriyor.

7. YILLIK ÇALIŞMA SAATLERİ

‘’Yılda Kaç Ay Çalışıyorsunuz?’’ sorusuna işçilerin sadece 29'u 'yıl boyunca çalışıyoruz' cevabını veriyor. 7 işçi 6 ay, 8 işçi 8 ay, 14 işçi 9 ay, 22 işçi 11 ay çalıştığını belirterek, iş garantilerinin olmadığını dile getiriyor.

8. İŞ YERLERİNDEKİ İŞÇİ DAĞILIMI

İşçilerin verdikleri cevaba göre iş yerlerinin yüzde 60'ında çoğunluklu mülteci işçi çalışırken yüzde 20'sinde çoğunlukla Türkiyeli işçi çalışıyor. Mevcut mevzuata göre bir iş yerindeki mülteci işçilerin oranı Türkiyeli işçilerin yüzde onundan fazla olamıyor.

9. İŞÇİLERİN KARŞILAŞTIKLARI HAK İHLALLERİ

İşçilerden tamamı mülteci olduğu için sigortası yapılmadığını, 73'ü mülteci olduğu için maaşını tam alamadığını, 87'si mülteci olduğu için Türkiyeli işçilere göre daha az maaş aldığını, 77'si mülteci olduğu için Türkiyeli işçilere göre daha uzun çalıştığını, 56'sı mülteci olduğu için haksız yere işten çıkarıldığını, 75'i mülteci olduğu için nefret söylemine maruz kaldığını, 52'si çalışma arkadaşlarını tarafından dışlandığını ve 12'si sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldığı cevabını veriyor.

10. NEFRET SÖYLEMİ KİM TARAFINDAN UYGULANDI?

Nefret söylemi kim tarafında uygulandı sorusuna işçilerin 52'si patronları, 48'i ustaları, 35'i birlikte çalıştığı işçileri ve 55'i başka işçiler tarafından nefret söylemine maruz kaldığını söyleyerek cevap veriyor.

11. İŞÇİLERİN ÖNCELİKLE TALEPLERİ

İşçilerden 83'ü öncelikli talebinin ücretlerde artış olduğunu dile getirirken 35'i sigortasının yapılması, 47'si nefret söylemlerine karşı çalışma, 76'sı çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve 34'ü ise işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması cevabını veriyor. Nefret söylemlerine karşı çalışma talebi, sigortadan daha öncelikli olurken, çalışma koşullarının iyileştirilmesi de öne çıkan talepler arasında yer alıyor.

Mülteci işçilerin anketlere de yansıyan talepleri açık; insanca yaşamak, insanca bir ücret almak, ayrımcılığa uğramamak, iş kazalarına kurban gitmemek. Bu taleplerin karşılanması için ise işçilerin mücadele etmekten başka çaresi bulunmuyor.