Büyük Zafer'de kadınların rolü: 'Gece Cadıları'

Sosyalist Sovyet halkı, kadınıyla erkeğiyle direniş göstererek aç gözlü emperyalistlerin o topraklardan eli boş ve yenilmiş olarak dönmelerini canları pahasına başardılar. 'Gece Cadıları' savaşın bitiminde evlerine dönerken, onlardan önce hiçbir kadının hayal edemeyeceği ve deneyimlemediği bir şey yaşadıklarının farkındaydılar.

Sebahat Kalkan

Alman halkını ırkçı masallarla uyutmayı başaran Naziler, içeride komünistleri, demokratları, aydınları, ardından Yahudiler ve Alman olmayanları yok ederken; dışarıda da diğer ülkeleri ele geçirerek dünyayı dize getirmek istiyorlardı. İkinci Dünya Savaşı’nın dönüm noktası, Nazilerin aradaki "Saldırmazlık Paktı"nı yok sayarak Sovyeler Birligi’ne saldırması oldu.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde (SSBC) Ekim Devrimi’yle birlikte, kadınların yaşamın her alanında yer alması önemsenmiş, kadın üzerindeki egemenliğe ve baskıya son verilmişti. Hukuksal ve ekonomik alanlarda tam eşitliğe kavuşan kadının toplumdaki rolü de cinsiyetine göre belirlenmiyordu. Kadın ve erkek her işi yapabiliyordu. 

22 Haziran 1941’de başlayan ve Kızıl Ordu’nun Berlin’i dize getirdiği 8 Mayıs 1945’e kadar yaklaşık 1 milyon kadın, Nazilere karşı savaşta yer aldı. Kadınlar öyle bilinen görevlerden olan hemşirelik, yemek yapma işlerinde değil, cephede savaşa katıldılar. 

Devrimde önemli rol oynayan ve devrim sonrası her alanda giderek özgürleşen Sovyet kadınları, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı erkek yoldaşlarıyla birlikte cephelerde savunma araçlarını kullanarak, silah elde anayurtlarını savundular. Yönetme, seçme-seçilme haklarını elde eden kadınlar, kurtuluşlarının işçi sınıfının kurtuluşuna bağlı olduğunu görmüşler, savaş sırasında güçlerini de bu iradeden almışlardır. 

Halk Savunma Komitesi’nde görevli kadın pilot Marina Raskowa’nın Stalin’e önermesiyle “46. Muhafızlar Gece Bombardıman Taman Hava Birlikleri” oluşturuldu ve Saratov şehrinin sınırındaki Engels bölgesinde birkaç ay gibi kısa bir eğitimden geçirildi. Bu birliğin en önemli özelliği subayları, pilotları, makinistleri ve teknik elemanlarıyla görev alanların hepsi 20’li yaşlardaki genç kadınlardan oluşmasıydı. Polikarpow Po-2 tipi çift kanatlı hafif uçakların gövdeleri ve kanatları olanaklar elverdiğince sağlamlaştırılarak savaş uçuşuna hazır hale getirildi. 

Stalingrad işgale uğradığında kadınlardan oluşan savaş uçaklarını kullanan bu "Gece Bombardıman Birliği" teknik olarak çok daha gelişkin olan, güçlü Alman hava birliklerine karşı, 1927-1928’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde daha çok eğitim ve tarım amaçlı kullanım için tasarlanmış ve gövdesi ahşap, kanvas  kumaş ve hafif metal malzemelerden üretilmiş, düşük uçuş hızına sahip Polikarpow Po-2 tipi çift kanatlı uçaklarla, telsiz ve paraşüt olmadan uçuyorlardı.

8 Haziran 1942’de gerçekleştirilen ilk bombardımanı takiben yüzlerce hava saldırısı yaptılar, Nazi savaş uçaklarını düşürdüler. Uçuşların gece olmasının sebebi düşmana silahla karşılık verememeleriydi. Darbe yediklerinde kurtulma ihtimali olmayan uçaklarla Stalingrad’a geçişi engellemek için savaşın sonuna kadar toplamda 23 bin sorti yaparak ve 3 bin ton bomba bırakarak tarihe onurla geçen son derece azimli ve inanılmaz cesaretli kadınlara Naziler, “Gece Cadıları” (Almanca: Nachthexen) adını vermişlerdi.  

Gece Cadıları, o basit gövdeli uçaklarla her uçuşta sadece iki bomba taşıyabildikleri için sürekli yere inip tekrar havalanmaları gerekiyordu. Cesur “Gece Cadıları” bu uçuşlarda hedef olmamak için gece karanlığından yararlanmanın yanı sıra, uçakların sesi yüzünden Nazi uçaksavarları tarafından tespit edilememesi için hedefe yaklaşırken motorlarını da kapatıyorlardı.

Motorların kapatılmasıyla gece sessizliğinde havada oluşan vızıltı zamanla Nazilerin savaş alanında en nefret ettikleri ses haline geldi. Savaşın gidiş sürecini değiştiren önemli unsurlardan biri olan Gece Cadıları’nı vurup düşürenlere, ele geçirenlere büyük ödül olarak "Demir Haç Nişanı" vaadinde bulunulmuştu. “Cadılar” savaşın sonuna kadar Nazi askerlerinin korkulu rüyası olmaya devam etti. 

Her pilot ortalama 1000 uçuş yaptı. Nazilerin eline geçen 17 büyük köprü, 9 tren ve 26 mühimmat ve yakıt deposu kullanılamaz hale getirildi. Kahraman pilotlar, isabet eden mermilerle delik deşik olmuş uçakların içinde kışın soğuktan buz tutsalar bile her gece görevlerini yerine getirdiler. Stalingrad düşmedi.

Sosyalist Sovyet halkı, kadınıyla erkeğiyle direniş göstererek aç gözlü emperyalistlerin o topraklardan eli boş ve yenilmiş olarak dönmelerini canları pahasına başardılar. “Gece Cadıları” savaşın bitiminde evlerine dönerken, onlardan önce hiçbir kadının hayal edemeyeceği ve deneyimlemediği bir şey yaşadıklarının farkındaydılar. 

1994 yılında Der Spiegel dergisinin hayatta kalan kadın pilotlarla yaptığı röportajlarda Natalja Meklin “Ölümle oynadık”, Irina Sebrowa “Yaşamı, üstünde dalgalandığımız bir yay gibi hissettik” derken, Larissa Rosanowa, “Doğru zamanda doğru yerdeydik ve doğru olanı yaptık” diyordu.

Nazilerin Stalingrad’da yenilgisi, dünyada faşizmin yenilgisinde bir dönüm noktası oldu.

Yazı, Boyun Eğme Almanya Dergisi’nin Mart- Nisan 2019 sayısında yayımlanmıştır.