Büyük bölümünü yok ettiler, şimdi de geriye kalan alana göz diktiler: Meraları tümden yok edecek adım

1970 yılında 21.698.400 hektar olan mera alanı günümüzde 10.348.169 hektara düşmüş durumda. Çok değerli ve verimli bitki örtülerini içeren meralarda elde kalan alanların da yok edilmesinin önünü açan düzenleme AKP tarafından hayata geçirilmeye çalışılırken, ZMO Başkanı Suiçmez, soL'a yaptığı açıklamada, meraların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Haber Merkezi

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), Mera Yönetmeliği’nde yapılan değişikliği, yürütmesinin durdurulması ve iptal talebiyle yargıya taşıdı. Oda Başkanı Baki Remzi Suiçmez, soL’a yaptığı açıklamada, söz konusu düzenlemeyle meraların, verimli tarım arazilerinin yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Meralar için Resmi Gazete'de yer alan düzenleme

“Jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan yerlerin tahsis amacı değişikliği taleplerinde; jeotermal kaynak ruhsat sahası içerisinde kalan mera, yaylak ve kışlaklarda kurulacak jeotermal kaynaklı teknolojik seralar ile mera, yaylak ve kışlak alanları dışında bulunan jeotermal kaynağın teknolojik seralara taşınması veya iletilmesi için ihtiyaç duyulan yerlerin, zorunlu hallerde, ilgili müdürlük veya Genel Müdürlükten gerekçeli rapor, jeotermal kaynak kullanım izni veya ruhsat, talep edilen alanın 1/5000 ölçekli harita üzerine işlenmiş vaziyet planı, ÇED raporu, koruma alanları etüt raporu, jeotermal akışkanın kullanım sonrası nasıl uzaklaştırılacağına ilişkin belge, fizibilite raporu ile komisyonca istenecek diğer bilgi ve belgeler ile tahsis amacı değişikliği yapılabilir.”

Anayasaya açıkça aykırı

Söz konusu düzenlemenin Devlete, çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek görevini veren Anayasanın 45. maddesine aykırı olduğunu vurgulayan Ziraat Mühendisleri Odası, AYM’nin birçok kararında “Anayasa'nın 45. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu kuralla Devlete, tarım arazilerinin sanayi ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesini, tarım arazileri ile çayırlar ve meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi yüklenmiştir” cümlesinin yer aldığını hatırlattı.

Yönetmelik değişikliğinin amacının, jeotermal kaynak kullanan teknolojik seraların kurulumu ve kullanımında meraların tahsis değişikliğinin yapılabilmesine ilişkin olduğu ifade edilirken, dava dilekçesinde,  "Yani mera alanı içindeki jeotermal kaynak kullanımı için sera kurulabilecektir. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz kanunlara aykırı olarak mera, yaylak ve kışlak alanları dışında bulunan jeotermal kaynağın teknolojik seralara taşınması veya iletilmesi için ihtiyaç duyulan yerlerin, zorunlu hallerde tahsis amacı değişikliği yapılabileceği belirtilmektedir. Oysa gerek Mera Kanunu gerek 5686 sayılı kanunda buna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır” ifadesine yer verildi.

30 yıl için kalıcı yok etme adımı

Yönetmelik değişikliği ile meralar üzerinde kurulacak seraların ömrünün yaklaşık 30 yıl olduğuna dikkat çekilirken, “Ancak ayrıca paketleme, gübre depolama alanı ve sıvı gübre karıştırma-dağıtım birimi, ilaç deposu, makine deposu, ısıtma sistemi, bakım onarım deposu, işçi soyunma odaları, yemekhane idari bina, ofisler gibi en az 2000 metre karelik kapalı alanlara ihtiyaç duyulacaktır. Böylece 30 yılda ömrünü tüketecek olan seralar nedeniyle kalıcı yapılar yüzünden meraların eski haline dönmesi mümkün olmayacaktır. Ayrıca çevre kirlenmesi de buna sebep olacaktır” denildi.

Hiçbir kurala uyulmuyor

Dünyada jeotermal enerji üretiminin olmazsa olmaz üç kuralına atıf yapan ZMO,  “Santrallerin yaşam alanlarından uzağa kurulması,  yeraltından çekilen akışkanla birlikte gelen ve yoğunlaşmayan gazların atmosfere salınmaması, akışkanın bir damlasının dahi yer üstüne deşarj edilmemesidir. Bu kurallara ülkemizde büyük oranda uyulmamaktadır” hatırlatmasında bulundu.

Anayasal korumaya rağmen meralar yok edildi

Meraların tahsis amacının değiştirilmesi ile telafisi imkansız zararların ortaya çıkacağına işaret eden ZMO, “Dünya Kara alanlarının pek çok global felaketi (erozyon, bitki örtüsü yangınları, seller,..vb) önleme açısından, en değerli bitki örtülerini içeren bölümlerinin meralar olduğu genellikle kabul gören yaygın bir görüştür. Günümüzde toprak ve su kaynaklarının önemi, korunması gerekliliği, kaybının küresel ısınmaya etkileri konusunda dünya devlerinin dahi bir araya gelip toplantılar düzenlediği bir konuda ülkemiz meralarının göz göre göre kaybı üzücüdür. Davalı Bakanlık tarafından hazırlanan çalışmalarda yer alan rapor ve tablolarda 1970 yılında 21.698.400 (ha) olan mera alanı 10.348.169 (ha) a düştüğü anlaşılmaktadır. Tüm bölgelerde Anayasal korumaya rağmen mera alanları yok olmuştur” ifadesine yer verdi.

‘Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya’

Davaya ilişkin soL’a açıklamada bulunan ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Söz konusu adımla verimli tarım alanları, zeytin, incir gibi dikili tarım alanları olumsuz etkilenecek. Korunması gereken, yasal olarak güvence altında olan meralar söz konusu adımla büyük oranda yok olma tehlikesiyle karşılaşacak. Biz özellikle tarım alanları, dikili araziler, meralarda kontrolsüz işlemlerin yapılmasını uygun bulmuyoruz. Açtığımız dava ile bu sürece dur demek istiyoruz” diye konuştu.