Türk Hemşireler Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Aytolan Yıldırım, 12 Mayıs Uluslararası Hemşireler Günü vesilesiyle soL'un sorularını yanıtladı.
Hemşirelerin güncel ihtiyaçlarına ve sorunlarına değinen Yıldırım, 44 yıldır meslekte. Hemşirelerin hak ettiği değeri görmediğini belirten Yıldırım, toplumcu sağlık sisteminin ortadan kaybolmasıyla, hemşirelerin görevlerinin ve rollerinin zamanla kaybolduğunun altını çizdi.
'Hemşirelerin potansiyeli anlaşılamadı'
Türk Hemşireler Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Aytolan Yıldırım'ın soL'a yaptığı açıklamalardan başlıklar:
''Hemşirelik yıllar yılı mevcut potansiyalini gösteremedi, anlaşılamadı. Biz hemşireler toplum sağlığının geliştirilmesinde, korunmasında, hastalıkların önlenmesinde, hastaların iyileştirilmesinde ve rehabilitasyonunda en etkili yararlanacağınız grubuz. Bizden doğru şekilde, doğru yerde yararlanın. Uygun çalışma koşullarını bize sağlayın. Biz de daha fazla etkin hizmet sunalım.
'Hemşireler ağır işçi konumunda, yıpranma payı talep ediyoruz'
Hemşireler ağır işçi konumunda, 24 saat süreli çalışıyorlar. Vardiya sistemiyle dönüşümlü olarak çalışıyorlar. Emekli oluncaya kadar böyle çalışılıyor, yeri geliyor emekliler bile göreve çağrılıyor. Hastane ortamı zor, büyük krizler oluyor. Hasta profili değişebiliyor. Meslektaşlarımız zaten bütün meslek hayatlarını zorlu koşullar altında sürdürüyorlar. Öncelikle, en fazla talep ettiğimiz şey yıpranma payı.
44 yıldır meslekteyim. 44 yıl önceden beri hemşireliğin özlük hakları konusunda bu yıpranma payından, fiili hizmet tazminatından yararlanma isteğimiz oldu. Hiç değilse hemşireleri 25 yıl değil, 20 yılda emekli edecek bir düzenleme talep ettik. Çünkü ne yaparsanız yapın, en iyi koşulları sağlasanız bile, bir ortam düşünün, sürekli akut ve acil değişen olaylar ve olağanüstü durumlar. Siz ne kadar da öğrenmiş olursanız olun, ömrünüzü böyle bir ortamda geçirdiğinizde yıpranmamanız mümkün değil. Kendiniz korumayı belki öğreniyorsunuz ama duygusal olarak yıpranıyorsunuz, fiziksel olarak yıpranıyorsunuz.
Covid-19 oluncaya kadar, dünyada da, Türkiye’de de hemşireler ciddiye alınmadı. Şu an çıkan raporlarda, dünya genelindeki raporlara baktığınızda, ülkelerin birbirinden farkı yok.
'Bilimsel alanda daha etkin olmalıyız'
Bu mesleğin en fazla ihtiyacı profesyonel kimlik. Kendi bilimsel bilgilerini üretmesi. Artık bilimsel alanda kanıt temelli uygulamalarda daha etkili ve daha etkin bir şekilde hizmet sunabilmesidir. Yani bir taraftan bilimsel boyutuyla da bu meslek büyümek zorunda. Bu meslek sadece uygulama ve teknik beceri değil. Bu mesleğin bir kuramı var. Siz bu uygulamayı bir kurama ve bir kanıta dayandırmak zorundasınız. Rastgele ve gelişigüzel bir hizmet üretmiyorsunuz. Onu bilimsel bilgiye ve veriye dayandırıyoruz. Bu ciddi anlamda profesyonel gelişmeyi gerektiriyor. Temel eğitim, üniversite programı, uzmanlık eğitimi, sonrası eğitimlerle bu meslek grubunu geliştirmek ve bilgisini arttırmak durumundasınız.
'Ağır işçiyiz, haklarımız gelişsin istiyoruz'
Uygulama anlamında ağır işçiyiz. İş riski yüksek yoğunlukta olan bir meslek grubuyuz. 1977 yılında İLO’nun hemşirelik sözleşmesi ve hemşirelik ile ilgili tavsiye kararları var. Emin olun orada tanımlanan eğitim, sosyal ve özlük hakları ve tüm diğer haklar çok gelişmiş.
Dünyada bu sözleşmeyi sadece 39 ülke imzalamış. Ne ülkemiz, ne de başka gelişmiş ülkeler bunu imzalamadı. Hemşirelerin çok net olarak haklarına ilişkin tanımlanmış bir sözleşme var. Onların yerine getirilmesi ile emin olun hemşireler çok daha mutlu olacak. Toplumu daha sağlıklı kılacak. Covid-19 ile daha fazla gündeme geldik ama yıllardır tartıştığımız meseleler bunlar.
'DSÖ başkanı da itiraf etti: Hemşireliğin değerini anladık'
DSÖ başkanı kendi ağzından şunları söyledi: Covid-19’un bize en önemli kazanımlarından bir tanesi, hemşireliğin değerini anlamak, onun güçlendirilmesinin önemini anlamak.
Bu anlamda ülkelerinde artık bu kadar güçlü bir sağlık ordusundan daha iyi yararlanması gerekiyor. Bakın bir yandan bu hemşirelik, daha iyi olalım, daha iyi sağlık hizmeti sunalım diye istediği şuydu: Eğitimi üniversiteler düzeyinde temellendirin, üstünü devam ettirelim.
'Yıllarca çocuk iş gücü vardı'
Bilimsel kimlikle gelişelim. Bunun engeli ne? Farklı dönemlerde sayısal yetersizlik gibi nedenlerle kapatılmış olan meslek liseleri yeniden açılıyor, sayımız eksik. Dünyanın hiçbir yerinde bir sağlık işçisinin sayısı eksik diye, eğitiminden ödün verildiğini gördünüz mü? Böyle bir karar yok. 16-17 yaşında hemşireler, 13-14 yaşlarında stajlarına çıkıyorlar. Bakın bu çocuk iş gücüdür. O koşullarda, tramvatik ortamda çocuklar çalışamaz. Böyle bir eğitim düzeyinde, bu sağlık sisteminde... Bu da yıllardır savaştığımız bir konuydu.
'Yasalar uygulanmadı, sonra düzenlemelerle başka yöne çekildi'
Hemşirenin ne olabileceği, kim olabileceği, ne iş yapabileceği ile ilgili bir netlik lazım. Hemşirelik Kanunu ve yönetmeliği var. 1954’te çıkmış ve çok önemli. Bizim güncelleme hakkımız vardı ve 2007’de bu kanun güncellendi ve yönetmelikle daha detaylandırıldı. Aslında orada bütün bunlara rağmen haklar tanımlanmış, mevcut hak ve görevler tanımlanmış. Ancak bu hükümler uygulanmıyor.
'Birinci basamak ortadan kalkınca eğitici ve öncü rolümüzü kaybettik'
Hemşirelik deyince insanların aklına sadece iğne yapan, doktorun yardımcısı olan biri geliyor. Kendi başına profesyonel bağımsız bir meslek kimliği değil.
Neden biz böyleyiz biliyor musunuz? Birinci basamak temel sağlık hizmeti dediğimiz sistem ortadan kalktı. Toplumun geliştirilme, koruma ve hastalıkları önlemeye dayalı birinci basamak sağlık sistemine ihtiyacı var. Uygun beslenme, uygun eğitim. Aşılama, bağışlama ve hastalıkların erken teşhisi. O alanda vardık. Halkla iç içeydik. Öncü bir sağlık çalışanı gibi toplumla iç içe bir rolümüz vardı. Ortadan kalktı.
1960’lı yıllarda kanunda, hemşilerin rolü bu şekilde tanımlanmış. Sağlık Ocakları’nda hemşireler öncü bir sağlık çalışanı. Olaya müdahale ediyor, eğitimler yapıyor, danışmanlık yapıyor. Halkın danışacağı rolde oluyor. Bu rolleri şu an yok. Çünkü şu an bir aile hekimi var, onun yanında bir hemşire var. Toplumla bir bağ var ama biz yokuz orada. Peki biz neredeyiz?
Hemşirelerin yüzde %80’i şu an hastanelerde çalışıyor. Birinci basamak dediğimiz daha profesyonel rollerini icra edebilecekleri, bağımsız rollerini icra edebilecekleri yerler çok sınırlı.
'Hemşireler olarak temsil edilmiyoruz'
Neden hemşireler sağlık alanında bu kadar önemli bir rolü olmasına rağmen temsil edilmiyor? Geçmişte Sağlık Bakanlığı’nda bir hemşirelik daire başkanlığı vardı, bu da kalktı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde hemşirelik ve ebelik danışma kurulu vardı. İyi raporlar çıkıyordu. Genel profili biliyorduk. Bunları da kaybettik. Artık bırakın birlikte çalıştığımız diğer meslek gruplarını, birbirimizi bile tanımıyoruz, anlamıyoruz. Ondan sonra toparlanmak zor oluyor.
'2020 milat olacak, farkındalık artacak'
2020'den sonra her şey değişecek, koronavirüs gibi salgınları dünya daha fazla görecek. Hemşirelere yönelik farkındalık arttı, bunun devamı da gelecek. Daha sık bir araya geleceğiz ve taleplerimizi duyuracağız. Mesleğimizin gereği olaral sağlık hizmetini sunup, ileri taşıyacağız.