Boyun eğmeyen bir tanguero: Yoldaş Osvaldo Pugliese

Pugliese cesurdur. Komünist Partili besteci, partiye girdiği 36’dan sonra sık sık tutuklanır. Hemen tüm hükümetler tarafından… Bunların ilki, 1939’da, adlı adınca orkestrasını kurduğu yıl, bir parti lokalinin açılışında olur.

Ekin Sönmez

Tangoculardan bu dansı ya da müziği icra edenler arasında yolu soldan geçmiş olan var mıydı diye az çok bakanlar, mutlaka Pugliese’ye denk gelirler.

Tangonun “yetişkinlik” dönemi bestecilerinden Pugliese, bu türün en dramatik, en yoğun eserlerini vermiş maestrolarındandır. Belki tüm zamanların en iyilerindendir, tangonun en büyük değerlerindendir.

Pugliese güçlüdür. Zordur. Deneyseldir. Ve elbette avangarttır. 

Ne tesadüf ki Avrupa ve Latin Amerika’nın harmanlandığı bu göçmen dansının, kökenleri Avrupa ve Latin Amerika’ya dayanan bir bestecisidir. 

Pugliese bir emekçi çocuğudur. 1905 doğumludur, 1900’lerin başında doğan ve geçtiğimiz yüzyıla büyük iz bırakan aydınlarla aynı yıllarda dünyaya gelmiştir. Ailesinde de müzisyenler vardır; ama o “otodidakt”tır, yani kendi kendine öğrenenlerden. 13-14 yaşlarında enstrümanına, piyanoya kavuşur. 30’larda müziğiyle ülkesini dolaşmaya çıkar, ve bu ilk turnelerden zarar ederek döner. 1935’te Arjantin’in çalmak için daha fazla yer ve çalışma koşullarında iyileştirmeler talep eden, yapımcıların ve plak şirketlerinin sömürüsüne karşı müzisyenlerin ihtiyaçlarını savunan ilk Müzisyenler Sendikası’nın 5 numaralı üyesidir. Aynı yıl ilk kabare grevini örgütler.1 Franco faşizmine karşı tüm dünyada aydınların harekete geçtiği bir dönemde, kemancı arkadaşı Enrique Cantore ile Arjantin Komünist Partisi’ne katılır. 1936’da 108 üyelik numarası ile Arjantin Komünist Partisi’nin üyesi olur, ve 1989’da ölene kadar da öyle kalır. Parti “her gün alıp verdiği nefes”tir onun için2. O tarihten itibaren Pugliese’nin hikayesi ile komünist hareketin tarihi kesişmiş olur. Siyasi faaliyeti, yaşamını da, çalışmalarını da dönüştürür. 

Pugliese: Mercedes Sosa ile birlikte Arjantin Komünist Partisi ve Komünist Gençlik Federasyonu’nun ilham kaynaklarından biri olmaya devam ediyor.

Pugliese cesurdur. Komünist Partili besteci, partiye girdiği 36’dan sonra sık sık tutuklanır. Hemen tüm hükümetler tarafından… Bunların ilki, 1939’da, adlı adınca orkestrasını kurduğu yıl, bir parti lokalinin açılışında olur. 43’te bir kez daha... Peron’un antikomünizminden nasibini alır, müziği yasaklanır, baskılar artar. Eğer o sırada tutukluysa, yokluğunda maestronun piyanosunun üzerine bir kırmızı karanfil bırakılır, koltuğu boş kalır; herkes mesajı anlar, dansa devam eder. O serbest kalana kadar piyanosuz çalan orkestrasının müzik yaptığı her milongada o karanfil onu bekler. 

Birçok bestesini böyle parmaklıklar ardında yapmış Pugliese. Sansürlenmiş. Fakat ardından dendiği gibi, “Onu susturmak isterseniz, yapamazsınız”. Anlaşılıyor ki Pugliese inattır, ve zamana dayanmaktır. 

Soğukkanlıdır, düşünceleri için mücadele etmenin bedeli olduğunu da bilir. “Cezaevinde kalmış olmak bir erdemmiş gibi bahse konu olacak bir şey değildir. Birisi bir parti militanı olmayı seçtiğinde, tüm getirileri ve tüm tehlikeleri ile birlikte bunu kabul eder; çünkü onun için doğrusu budur, çünkü onun için bu bir zorunluluktur” der, basitçe. Bundan gurur duyar.

46’da en meşhur bestelerinden birini, La Yumba’yı yapar. Bu bestede makine başındaki işçilerden esinlendiği söylenir. Yum-ba ritmi, önce güçlü, sert yum, sonra yumuşak ba, işte bu ritim Pugliese ile özdeşleşir. 50’lerde, onun devleştiği yıllarda tangocuların çoğu da solcudur.3 Hatta hikayeye göre, bir seferinde, çaldıkları yeri polisler basar. Mekan sahipleri adet gereği parçanın bölünemeyeğini söyler. O son parça uzadıkça uzar. Yine rivayet odur ki tarihin en uzun La Cumparsita’sı o gece çalınmıştır. İki saat sürmüştür4.

La Yumba

Yıllara dayanmış orkestrası da tam bir kolektiftir, neyin nasıl çalınacağından kimin cebine ne kadar gireceğine kadar her şeye birlikte karar verilir. Başından sonunda tüm sorumluluk da, tüm kazanç da birlikte bölüşülür. Dayanışmacıdır. Muhtemelen bu yaklaşımdandır ki, orkestrasındaki müzisyenlerin çoğu, yarım asırdan uzun süren müzik hayatı boyunca ona sadık kalır. 1959’da dört ay Sovyetler Birliği ve Çin’de konserler verirler.

Ve Pugliese’nin en az bilinen bestelerindendir “Milonga para Fidel”... Maestronun Fidel için milongasını 1960-61 civarında bestelediği, muhtemelen bu tarihin devrimin sosyalist karakterinin ilan edildiği 16 Nisan 1961’den sonra olduğu belirtiliyor.5 Eserin tüm kopyalarına el konulur, fakat Fidel’de bir kopyası kalır. Komünist Pugliese devrime hediyesini milonga türünde bestelemiştir, neşeli ve coşkuludur. Sözleri de bu coşkuyla uyumlu yazılmıştır: “Fidel, senin adın, sömürgecinin boyunduruğuna karşı bayraktır / Halkların seni sarıp sarmalaması bundandır / Sana hayranlıkları bundan / Onlara büyük bir umut verdin, onlar da sana yüreklerini” der Fidel İçin Milonga.6

Pugliese müzik hayatı boyunca tangonun emekçi sınıfların müziği olması için uğraşmıştır. Bugün Pugliese çalınmadan geçen tek bir milonga yoktur, onlarca bestesini belki daha sonra kurulan tüm orkestralar seslendirmiştir. Yine de kendisini “ben mütevazi bir halk müziği emekçisiyim” diye tanımlar. 

80’lerde Küba’yı yine ziyaret eder. Küba’nın en prestijli sanat ödüllerinden Alejo Carpentier madalyasını alır. 86 yaşında Küba ile ilgili övgü dolu sözleri olması üzerine edilen “sen otur La Yumba’nı çal” laflarına karşılığını şöyle verir: “Bir müzisyen olmamın yanında, ve hatta onun üzerinde, bir yurttaşım. Düşünceleri olan, ve onlara hapislere, suçlamalara, ayrımcılığa rağmen sahip çıkmış bir yurttaşım. Bir komünistim, zorluklara ve yenilgilere boyun eğmeyenlerdenim.” 

Pugliese’nin bugüne bıraktığı miras yalnızca Arjantin’e ait değil, evrensel sayılmalı. 

Yoksulluğu “gerçekleri daha yakından tanımayı sağlayan bir güç”7 olarak gören Arjantinli ozan Evaristo Carriego’ya adanmış bir bestenin onun orkestrası tarafından seslendirilişi ile bitirelim. 

Ve son bir söz söyleyelim: Tango tutkudur denir. Doğrudur, tutku olmadan yapılmaz. Ama tango dostluktur da… Ve bir dostumuz aramızda yok. Şimdi yokluğunda, hoş biz de dans edemez olduk bu tuhaf zamanlarda ama, bir karanfil bekliyor onu. Çıktığında o karanfili eline alıp, dansına kaldığı yerden devam edebilmesi için...

Bir gün mutlaka yeniden dans edecek. O ve hepimiz, bir gün mutlaka yeniden dans edeceğiz.