Böyle Bir Ülke Var!..

Nâzım Hikmet'in 'Böyle bir ülke var' başlığını taşıyan yazısı 1952 yılında Rusça yayımlanan Smena dergisinde çıkmıştı.

Nâzım Hikmet

Nâzım Hikmet Kolektifi'nin notu: Çevirisini Yasin Çalış'ın Rusça aslından yaptığı 'Böyle Bir Ülke Var', Smena Dergisi'nin 1952'de yayımlanan birinci sayısında yayımlanmıştır. İlgili sayı toplamda 120.000 adet basılmıştır.

Bu yüzyılın başında hayatını kaybeden demokrat Türk şairi Tevfik Fikret, oğlu Haluk’a adadığı şiirinde şöyle yazmıştı:
 

… dünya dönecek cennete insanla, inandım.
… ben o hayale de bin canla inandım…

Bu şiirleri daha bir okul çocuğuyken dinlemiştim. Edebiyat öğretmenimiz okurdu. Kısa boylu, zayıf, gözlüklü, ağarmış sivri sakallı, yaşlı bir adamdı. Öfkeli, hayatın yaraladığı bir insandı, gençliğinde muhtemelen o da hayal kurmuş, ama o hayallerinden biri bile gerçekleşmemişti.

Bize bu dizeleri okuduktan sonra şunları söylemişti:

- Böyle hayal etmiş şair. Ama işte o, hayal ettiği için bir şair. Ben ise Tevfik Fikret’in hayallerinin günün birinde gerçekleşeceğine inanmıyorum.

Yurduna ve insanlığa faydalı olmak için iyiliğe, insan sevgisine dair hayaller kuran ve henüz çok genç olan bizlerin, öğretmenimizden duydukları işte bunlardı. Avrupalı emperyalistlerin bir sömürgesi olan Sultan Türkiyesi’nin hazin gerçekliği, bir insanın hayallerini gerçekleştirmesine izin vermemişti.

Ancak bence en iyi düşünürlerin, şairlerin ve bilim insanlarının hayalleri her zaman gerçekleşir. Gerçeklik, Türk şairin en cesur hayallerinin bile sınırını aştı. – evet doğru, henüz tüm yerkürede değil. Ama sadece genel olarak bir halkın değil, ayrı ayrı her bir insanın en güzel hayallerinin gerçeğe döndüğü, o en parlak en mükemmel toplumun insanların elleriyle inşa edildiği bir ülke artık var. Bu ülke büyük Sovyetler Birliği’dir.

Sosyalizmin tüm insanları gibi Sovyet gençleri de çalışmalarında elde edecekleri her başarının, dünya barış, demokrasi ve sosyalizm cephesinin başarısı olacağını, bu başarılarla faşizm ve savaş kampına darbe vuracaklarını biliyor. Sovyetler Yurdu’nda milyonlarca genç erkek ve kadın eğitim görüyor, ustalaşıyor ve gelecek için çalışıyor. Her biri, tüm dünyadan iyi niyetli insanların umutla gözlerini diktiği çelikten barış kalesinin çelik bir parçasıdır.

Geçenlerde Bulgaristan’ı ziyaret etmiştim. Orada Bulgar halkının lideri yoldaş Vılko Çervenkov’un Sovyet heyetinin onuruna verdiği davete katıldım. Dost meclisindeydik. Bulgar arkadaşlar Sovyet arkadaşlardan izlenimlerini anlatmaları, zengin deneyimlerini paylaşmaları hususunda ricada bulundu. Sovyet bilim insanları, sanatçıları teker teker ayağa kalktı; anlattılar, övdüler, eleştirdiler ve her biri kendi alanında değerli pratik öneriler sundular.

Ancak sonra yirmi iki, yirmi üç yaşlarında orta boylu genç bir adam kalktı yerinden. Tüm ciddiyetiyle ve meseleye dair derin bilgisiyle, Sovyet emekçilerinin deneyimi, Bulgar işletmelerinin çalışmasında fark ettiği eksiklikler ve öncü Sovyet işçilerinin deneyiminin benimsenmesinin gereği gibi hususlarda konuşmaya başladı. En çetrefilli teknik ve toplumsal meseleleri tartışan bu genç adamın kim olduğunu sordum. Bana onun akademisyen ya da mühendis değil, sıradan bir Sovyet işçisi, tornacı Çikiryov olduğunu söylediler.

Birkaç saat sonra onunla Sofya’dan Moskova’ya giden uçakta karşılaştık. Bana çalışma yöntemini anlattı, eşi görülmemiş kesme hızlarını nasıl hayal ettiğinden ve bu hayalinin nasıl gerçekleştiğinden bahsetti. Sonra bizimle beraber yolculuk yapan küçük bir kızı dizlerine oturttu ve bukleleriyle oynayarak gelecekteki hayat planlarından, gelecek için, halkı için, dünya için neler yapacağından bahsetmeye başladı. 

Sosyalizm ülkesinin bu emekçisi yeni, dünyada henüz eşi görülmemiş Gerçeğe Dönen Hayaller Ülkesi’nde büyüyen genç neslin timsaliydi benim için. Bu gençlik, gökyüzünde en önde uçan genç doğan sürüsü gibi tüm yolların kendilerine açık olduğu gençliktir. Bu gençlik, daha okul sıralarındayken büyük Sovyet şairi Mayakovskiy’nin sözlerini işiten gençliktir:

… Yarat,
hayal et,
dene!

Bu gençlik, hayallerinin gerçekleşeceğinden emin olan gençlik. Tüm gücünü barış davasına veren özgür ve mutlu gençlik. Ve böylesi bir gençliğin var olduğu gerçeği, Sovyet devlet sisteminin en parlak ve dikkate değer başarılarından biridir. Bu gençlik dünyanın henüz tanımadığı, insanlığın en iyi zihinlerinin hayalini kurduğu komünizmi, benzeri görülmemiş bir toplumu inşa eden gençlik. Ve ben onları kıskanıyorum.

Altı aydan fazla zamandır Sovyetler Birliği’nde yaşıyorum. Benim bile hayallerim fevkalade hızla gerçekleşmeye başladı. Her zaman, istediğim gibi bir oyun yazmak ve onu istediğim gibi sahneye koymak istemişimdir. Şimdi, daha önce hayal etmeye bile cesaret edemediğim iki oyun yazma ve bunları tiyatrolarda sahneleme imkânım oldu.

Eğer Sovyetler Birliği’nde insanların arzuları bu kadar çabuk gerçeğe dönüşüyorsa, bunun nedeni, komünizmin Stalin ve Bolşevik Parti önderliğinde inşa edildiği ülkede, gerçekliğin en cesur hayallerin bile önüne geçmesidir.

Çeviri: Yasin Çalış