Bauhaus ve Vkhutemas: İki okul, çokça hayal

Bu yazı Arredamento Mimarlık Dergisi’nin, editörlüğünü Güven Arif Sargın’ın üstlendiği “Sovyet Devrimi’nde Bir Sanat ve Tasarım Deneyimi: Vkhutemas 100 Yaşında” dosya konulu 339. sayısında (Mart-Nisan 2020) yayımlanmıştır.

Haber Merkezi

Görkem Demirok

İnsanlığın, modernite deneyimine kültürel ve düşünsel reaksiyonu olarak modernizmin1 ve tarihsel avangardın mimarlık ve tasarım alanındaki ilk etkili kurumsal eğitim organizasyonları sayılabilecek Bauhaus ve Vkhutemas 1. Dünya Savaşı sonrası Avrupası’nın özgün politik bağlamında doğdular. Birbirleriyle yoğun etkileşim halinde geliştirdikleri pedagojik yenilikler ve gerçekleştirdikleri maddi ve düşünsel üretimle, her ikisi de 20. yüzyılın mimarlık ve tasarım kültürünü kısa ömürlerini aşacak düzeyde etkilediler. Bu iki okulda yeşeren eğitim metotlarının, bir kısmı deney düzeyinde kalmasına rağmen, modern mimarlık, tasarım ve sanat eğitiminin programatik ve disiplinlerarası karakterinin ilk örneklerini sunmaları Bauhaus ve Vkhutemas’a bu anlamda bir arketipal özellik atfedebilmeye imkân sağlıyor. İki okul da kısa ömürlerini savaşın neden olduğu yıkım ve dehşetin restorasyon çabaları, ekonomik krizler, işçi sınıfı hareketleri, sosyalist devrimler ve yükselen faşizme eşlik eden çalkantılı bir modernleşme deneyimi içinde sürdürdüler. Bu metin, böyle bir tarihsel arka planla ilişki içinde, öncelikle daha az bilinen Vkhutemas’a odaklanarak, iki okulun özellikle mimarlık ve tasarım eğitiminde öncülük ettikleri dönüşümü ortaya koymayı ve bu dönüşümün düşünsel kaynaklarını anlamayı deniyor. Bunun yanında, metin iki okulun ideolojik konfigürasyonlarını modernleşme süreçleri ve modernizm ekseninde ele alarak avangart tasavvurlarla ilişkilerini irdeliyor ve iki okulun kendi aralarındaki etkileşimin politik boyutunu kavramaya çalışıyor.

Vkhutemas2 1920’de, Sovyetler Birliği’nde devrimi takip eden aylarda yapılan eğitim reformuyla birlikte Özgür Devlet Sanat Atölyeleri’ne dönüştürülmüş olan Stroganof Sanat Okulu ve Moskova Resim Heykel ve Mimarlık Okulu’nun birleştirilmesiyle kuruldu. Lenin’in imzasını taşıyan kuruluş karar metninde “Modern endüstri için yüksek kalifikasyona sahip sanatçı-uygulayıcıların yetişmesi için kurulmuş, ileri sanat eğitimi ve teknik eğitimde uzmanlaşmış bir eğitim kurumu” olarak tanımlanmıştı.3 Mimarlık, resim ve heykelin yanında ahşap işçiliği, metal işçiliği, seramik, grafik ve tekstil bölümlerini barındıran okul, öğrenci alımlarında herhangi bir ön eğitim şartı aramıyordu. İki bine varan kayıtlı öğrenci sayısı ile “kitlesel ölçekte sistematik tasarım eğitimi” veren ilk kurumdu.4 Bauhaus’ta olduğu gibi Vkhutemas’ta da eğitim her öğrencinin katıldığı bir temel eğitimle başlıyor, öğrenciler daha sonra uzmanlık alanlarında dağılıyordu. Böylece disiplinlerarası etkileşimin azamileşmesi ve modern üretim tekniklerinin ihtiyaç duyduğu entegrasyonun sağlanması hedeflenmişti. Kuruluş karar metninde yer alan “sanatçı-uygulayıcı” vurgusundan da okulun avangart bileşenlerinden bu yönde bir beklentiye sahip olunduğu anlaşılıyor.

Vkhutemas öncelikle Rus avangardı için teorilerini test edip gerçekleştirebilecekleri bir alandı. Farklı avangart oluşumlar okulun yaşam süresi boyunca birbirleriyle rekabet halinde okulun genel pedagojik doğrultusunu belirleyeceklerdi. Rus avangardının, bir eğitim kurumu olarak Vkhutemas’ın sınırlarını aşan düzeydeki etkisi ve barındırdığı muazzam düşünsel çeşitlilik bir yana bırakıldığında, okulun mimarlık, sanat ve tasarıma yaptığı başat katkılar birkaç başlık altında ele alınabilir: Disiplinlerarası bariyerleri yıkan, sanat, mimarlık ve zanaat aktivitelerinin modern üretim tekniklerinin ihtiyaç duyabileceği şekilde iç içe geçtiği bir pedagojik organizasyon; kitlesel düzeydeki öğrenci sayısı ve herhangi bir ön eğitim şartı aranmadan verilen eğitim ve son olarak mimarlığın ve sanatın objektif kurallarını keşfetmeyi ve eğitim metotlarını bu doğrultuda standartlaştırmayı odak noktasına alan yaklaşım. Zamanına göre benzersiz kitleselliği dışında Vkhutemas’ın bu nitelikleri Bauhaus’la da benzeşir. İki okul arasındaki yoğun etkileşim bu okulların aynı doğrultudaki eğitim ideolojileri üzerinde etkili olmuştur.

Vkhutemas’ın kitlesel karakteri ve ülkedeki politik atmosferin sağladığı komünalist ruh canlı bir tartışma kültürü ve kolektivite yaratmıştı. Öğrencilerin muhalefeti okulun eğitim müfredatlarının belirlenmesinde doğrudan rol oynayabiliyor,5 avangart fikirler öğrenci hareketlerine yaslanarak gelişiyordu. Bunun yanında çeşitli bağımsız sanat organizasyonları ve profesyonel meslek örgütleri Vkhutemas içinde kendilerini doğrudan ifade edebiliyordu. Birçok örgüt de zaten okul içinde olgunlaşan eğilimlerin bir sonucu olarak kurulmuşlardı. Hem bu örgütlerin yayınları hem de okulun kendi periyodik yayını Architektura VKhUTEMAS aracılığıyla, Vkhutemas’ı ve hatta ülke sınırlarını aşacak etkiye sahip hareketler yeşerebiliyordu.6 Sovyet medyasında da öğrenci projeleri zaman zaman yer alıyordu.

Vkhutemas’ın ilk yıllarında 1923’e kadar 3 ayrı grup aşamalı olarak ortaya çıkmıştı: Müfredat komisyonunun başkanı olan Joltovski ve Şusev’in başını çektiği akademik klasisist grup ve bu eğilime karşı kısa süre içinde kendi eğitim müfredatlarını oluşturarak bağımsızlığını ilan edecek olan Ladovski, Krinski ve Dokuçayev’in Tüm Sol Kanat Atölyeleri ile Golosov ve Melnikov’un bağımsız Deneysel Mimarlık Atölyesi. Ladovski Vkhutemas’taki rasyonalist kampın öncülüğünü yapıyor ve “psikanalitik yöntem” adını verdiği yöntemle “mimarlığın bir bilim olarak teorisini” oluşturmaya çalışıyordu.7 Mekanın tasarım sürecine dair nesnel ilkeler belirlemek için mimarlığı başka disiplinlerle bağlantılı bir şekilde ele alıyordu. Bu çalışmalar için 1927’de Vkhutemas’ta bir “psiko-teknik laboratuvar” kuracaktı. Golosov’un atölyesinde ise, mekanı mimarlığın temel bileşeni olarak görüp, hacmi mekana tabi kılan Ladovski’den farklı olarak mimari form üretiminde hacimsel elemanlara öncelik veriliyordu.8

Vkhutemas’taki eğitim sistemi, “tasarım pedagojisinin rasyonelleştirilmesi ve profesyonel mesleki uygulamanın standardizasyonunu amaçlayan, bilim ve sanat arasında bir köprü olarak kavranmış objektif metoda” dayanıyordu.9 Bütün üretim süreçlerinin ve toplumsal yaşamın bilimsel esaslara dayalı örgütlenmesi sosyalist modernleşme sürecinin bir gereği olarak kavranmıştı. Sanat ve mimarlık da bu süreçte ancak kendi objektif evrensel kurallarını üreterek ve bu anlamda kendini “bilimselleştirerek” yer alabilir ve ona katkıda bulunabilirdi. Burada Ladovski’nin rasyonalist atölyesinin etkisinin yanında Rodçenko’nun bireysel yaratıcılıktan arındırılmış bir sanatsal üretim arayışını özellikle vurgulamak gerekir. Rodçenko böyle bir arayış içinde “sanat sorunlarını renk ve biçime dair deneyler yoluyla analiz etmenin” yollarını arıyor, malzeme yüzeylerinin davranışları üzerine çalışmalar yapıyordu.10 Diğer yandan Moholy-Nagy de Bauhaus’ta resmin bireysellikten arındırılmış nesnel standartlarını aramaktaydı. “Nötr geometrik formların yer aldığı yeni bir vizyonun standartlarını kurmaya çabalıyordu.”11 Moholy-Nagy, Frampton’ın “konstrüktivist elementarizm” dediği bu yaklaşımı da çoğunlukla Vkhutemas’tan almıştı.12 Ladovski’nin rasyonalist doktrininin başat unsuru olan psikanalitik yöntemi ise “objektif metodun bir versiyonu olarak standartlaştırılmış öğretime, ve mimari formlara dair psiko-teknik deneylere dayanıyordu”.13 Mimari Konstrüktivist kampta sayılan Moisei Ginzburg ise Vkhutemas’ta modern psikolojilinin öncülerinden Wilhelm Wundt’un fikirlerinden etkilenmiş ve “doğru tasarlanmış binaların izleyici üzerinde sağlıklı ve kentli bir etki bırakacağını, basit geometrik formların algılanmasının daha kolay olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu”.14

Hem Vkhutemas hem Bauhaus’ta bireysel yaratım süreçlerine odaklanan fikirler ile kolektivite ve objektif kurallarla bireysellikten arındırılmış tasarım metotlarına dair arayışların gerilimi zaman zaman kendini hissettirmiştir. Bunlar arasında egemen olan ikinci eğilim Bauhaus’un ilk yıllarında yer alan otorite karşıtı mistisist eğilimler taşıyan içe dönük bireysel yaratıcılık odaklı yaklaşımı savunan İsviçreli ressam ve eğitimci Johannes Itten’ı tasfiye etmişti.15 Bauhaus’ta Kandinski’nin varlığı da Itten’na karşı cepheleşmeyi güçlendirmişti. Ancak Kandinski’nin Bauhaus’ta uyguladığı müfredatın da daha önce Vkhutemas’ta üretim süreçlerinden kopuk ve fazla bireysel bulunduğu için uygulanmadığını not etmek gerekir.16

Vkhutemas’ta rasyonalizm ve konstrüktivizmin rekabet içindeki iki ana eğilim olarak öne çıkışı, 1923-1924 eğitim yılından itibaren klasisizm karşıtı bir öğrenci hareketinin güçlenmesiyle başlayan bir süreç içinde gerçekleşti. Bir süre sonra bu hareket konstrüktivizmi ve üretim sanatını savunan bir çehreye bürünmüştü ve “soyut formal sorunlara odaklanan çalışmaların yerine gerçek eylemselliğe dönük uğraşların merkeze alınmasını” talep edecekti.17 Bu trendin sonucu olarak 1924-1925 eğitim yılında Aleksandr Vesnin’in konstrüktivist atölyesi açıldı. Golosov da aşamalı olarak konstrüktivizmi benimseyecekti. Karşılıklı polemikleri nedeniyle her ne kadar rakip olarak görünseler de rasyonalizm ve konstrüktivizm, en azından mimarlık alanında, birbirini karşılıklı olarak besleyen iki hareket olarak kavranmalıdır. Mimarlığı bir toplumu dönüştürme vasıtası olarak kavrayan mimari Konstrüktivizm’in bu kavrayış etrafında şekillenen mimari program ve işlev tartışmalarına özellikle Ladovski’nin rasyonalist doktrininin katkısı olmadığını söylemek zorlama olacaktır. Aynı şekilde işlevsellikten bağımsız biçimsel sadelik arayışındaki Maleviç Süprematizmi de içinde bulundukları söylemsel karşıtlığa rağmen Konstrüktivizm’in beslendiği bir kaynak olmuştur. Mimarlık dışında daha önceden zirve noktasını görmüş olan Konstrüktivizm’in mimarlık alanındaki teorizasyonunda ve bu teorilerin özellikle 1920’lerin sonundan itibaren inşa edilmiş bir grup yapı ile bir miktar ete kemiğe bürünebilmesinde Vkhutemas’taki bu hareketlerin önemli etkisi olmuştur.

Mimarlığın toplumsal dönüşümde rol oynayan ve hatta bu dönüşümü biçimlendiren bir ajan olarak kavranması mimari Konstrüktivizm’in temel çıkış noktalarından biriydi. Bu doğrultuda teorize edilen “sosyal yoğunlaştırıcı” (social condenser) kavramı konstrüktivist mimarların yaklaşımlarında merkezi bir öneme sahipti. Onlara göre, ortaya çıkmakta olan yeni toplumun bireyleri “sosyal yoğunlaştırıcıların” mekansal olarak örgütlediği bir kolektif yaşama sahip olmalıydılar. Bu doğrultuda Ginzburg, A. Vesnin, Golosov ve Leonidov’un başını çektiği Vkhutemas’taki konstrüktivist mimarlar mimari program üzerine kafa yorup kamusal mutfak ve yemekhaneler, bireyselliğin asgari düzeyde gerçekleşebileceği konut organizasyonları ve işçi kulüpleri tasarladılar. Bu programatik yaklaşımla paralel olarak mekanda çok-işlevlilik, mobilite ve dönüştürülebilirliğe dair hafif strüktürlere odaklanan araştırmalar yaptılar. Bu araştırmalar bir süre sonra konstrüktivistlerin içinde örgütlendiği OSA’nın içinden çıkan kentsizleşmecilerin de yararlanacağı bir kaynağa dönüşecekti. 1928’de Bauhaus direktörü olan Hannes Meyer de Bauhaus’ta benzer bir dönüşüm gerçekleştiriyordu. Diğer Bauhaus öncülerinin hepsinden daha fazla komünist kimliğiyle bilinen Meyer mimarın ve tasarımcının toplumsal sorumluluklarını öne çıkartan bir tasarım programını Bauhaus’a egemen kılacaktı. Bu dönemde basit, taşınabilir, ucuz kontrplak mobilyalara odaklanılıyor, toplumsal kaygıları estetik kaygıların önüne koyan bir yaklaşımın eşliğinde Bauhaus’ta daha önce hiç olmadığı kadar çok tasarım üretiliyordu. Endüstriyel organizasyon ve psikoloji gibi dersler müfredata eklenmiş, mimarlık alanında da “plan düzeninde ekonomik optimizasyon ile ışık, güneş ışığı, ısı kaybı/kazanımı ve akustiğin hesaplanma yöntemlerine” önem veren bir eğitim organizasyonu oluşmuştu.18 Vkhutemas’ta ve Bauhaus’ta aynı tarihlerde gerçekleşen bu dönüşümlerin ayrı ayrı kimi özgünlüklere sahip olsalar da paralellik taşıdıkları söylenebilir.

Vkhutemas ve Bauhaus’un sahip olduğu niteliksel ortaklıklar iki kurumun yaşam süreleri boyunca etkileşim ve hatta ittifak halinde olmalarına da bağlanmalıdır. Vkhutemas kurucularından Naum Gabo, El Lissitzki ve Kandinski Bauhaus’ta ve genel olarak Batı Avrupa’da bu etkileşimin taşıyıcılarıydı. Meleviç de 1927’de çok itibar gördüğü Bauhaus’u ziyaret edecekti.19 Ali Artun’a göre Bauhaus’un Rus Avangardı ile ittifakının ana karakteri “estetik olmaktan çok siyasaldı”.20 Bu ittifakın kökeninin öncelikle estetik mi yoksa siyasal mı olduğu tartışmalı olmakla birlikte her iki hareketin siyasal ifadelerini önemli bir süre boyunca komünizm fikrinde buldukları söylenebilir. Bauhaus hareketi için bu ifadenin izleri Walter Gropius’un Nisan 1919’da kaleme aldığı Bauhaus Kuruluş Manifestosu’nda şu cümlelerle yer alıyordu:

Öyleyse, zanaatçılar ile sanatçılar arasına kibirli bir duvar dikmeye niyetli gaspçı sınıfsal ayrımlar olmaksızın yeni bir zanaatçılar birliği kuralım! Yaklaşan yeni bir inancın kristalleşen simgesi olan, her şeyin –mimari, plastik ve resmin– biçiminin içinde bütünleşeceği, milyonlarca zanaatçının ellerinden bir gün göğe yükselecek olan geleceğin yeni yapısını hep beraber arzulayalım, tasavvur edelim, yaratalım.21

Kendi aralarındaki ilişkinin niteliğini bir kenara bırakacak olursak Bolşevik Devrimi öncesindeki işçi sınıfı hareketleriyle tarihsel avangart ve estetik modernizm arasında bir işbirliği ne Rusya’da ne de Batı Avrupa’da söz konusuydu. Hatta işçi sınıfının devrimci öncüleri kişisel beğeni sınırlarında bile onu benimsemedikleri gibi teorik olarak da estetik modernizme mesafeliydiler. Rus avangardının öncülerinin de çok azı doğrudan devrime katılmıştı. Yine de devrimden önce tarihsel avangart ile işçi sınıfı hareketleri arasında burjuva değer sisteminden dışlanmışlıkları ve bu değer sistemi tarafından düşmanlaştırılmışlıklarından kaynaklanan varoluşsal bir ilişkiden söz edilebilir.22 Ancak 1917’de Rusya’da devrimin gerçekleşmesiyle ortaya çıkan enerji Rus avangardını ülkede gerçekleşmekte olan radikal dönüşüme benzersiz bir motivasyonla katkıda bulunma iradesi kazandırmış, aynı zamanda da Batı Avrupa’daki modernist ve avangart çevreleri de politik olarak etkilemişti. Komünizm ile Tarihsel Avangart (ve Modern Hareket) en azından bir süreliğine bir ittifak içinde yer almayı sürdürmesine rağmen bu ittifakın içinde barındırdığı gerilimler 20. yüzyıl mimari ve sanatsal kültürünün politiğini soğuk savaş dönemine de uzanacak şekilde etkileyecekti. Bu nedenle, tarihsel olarak iki okulun mirasını öncelikle komünizmle ittifaklarına vurguyla değil 20. yüzyılın baş döndürücü modernleşme deneyimlerine avangart fikirler etrafında verilen reaksiyonu temsil eden bir fenomen olarak kavramak daha doğru olacaktır. Vkhutemas ve Bauhaus modernleşme süreciyle karmaşıklaşmakta olan toplumsal ilişkilerin talep ettiği, yeni bir kentsel-mimari mekansallaşma ve ona eşlik edecek çok katmanlı bir materyal kültürü yaratmanın yollarını aradılar.

Bu arayış pek tabii avangart tahayyüllerden yoğun olarak beslenmişti. Özellikle avangart bir tasavvur olan bütün sanat dallarını içeren bir total sanat eseri olarak tanımlanabilecek Gesamtkunstwerk’in izleri Vkhutemas ve Bauhaus’un farklı disiplinler arasındaki duvarları yıkmayı amaçlayan programlarında takip edilebilir. Hatta daha en başta Bauhaus Kuruluş Manifestosu’nda Bauhaus’un çoklu eğitim organizasyonunun temellendirildiği satırlarda Gesamtkunstwerk etkisi mevcuttur:23

Tüm yaratıcı etkinliğin nihai hedefi yapıdır! Yapıyı süslemek bir zamanlar güzel sanatların en soylu ödevi, güzel sanatlar büyük yapı sanatının ayrılmaz bir bileşeni idi. Bugün bunlar kendi kendine yeten bir tuhaflıktalar ve ancak tekrar bütün işçilerin birbiriyle bilinçli bir işbirliğine girmesi ve beraberce çalışmasıyla kurtarılabilirler. Mimarlar, ressamlar ve heykeltıraşlar yapının çok uzuvlu biçimini bütünü ve parçaları içinde yeniden tanımayı ve kavramayı öğrenmeliler ki yapıtlarını, salon sanatıyla kaybetmiş oldukları mimari tinle yeniden doldurabilsinler.24

Yine Tatlin’in “karşı-rölyefleri”, Maleviç’in “arkitektonları” ve El-Lissizki’nin “prounları”nda Gesamkunstwerk’in etkileri gözlemlenir. Bir avangart gaye olarak sanatın gündelik hayata doğru Hegelyan anlamda tasfiyesi de25 özellikle konstrüktivist teori aracılığıyla Bauhaus ve Vkhutemas’ın beslendiği bir kaynak olmuştur. Sanatın özerk konumundan kurtarılıp günlük hayatla bütünleşmesi, güzel sanatların yerine uygulamalı sanatların öne çıkarak sanatın üretim süreçlerine entegrasyonunu savunan fikirlerin de kaynaklarından biridir. Aynı şekilde, 1920’lerin sonlarına doğru Vkhutemas’ta mimari konstrüktivistlerin mimari program üzerine yaptıkları çalışmalar ve “sosyal yoğunlaştırıcı” kavramsallaştırmaları da bu avangart gayeden etkilenmiştir. Not etmek gerekir ki tarihsel avangardın, hem sanatın gündelik hayata doğru tasfiyesi hem de Gesamtkunstwerk tasavvurları açısından mimarlık, gündelik hayatın mekansallığını kurması ve diğer sanatlarla etkileşim olanakları düşünüldüğünde stratejik bir öneme sahipti.

İki kurumun da bulundukları ülkelerdeki sınırlı inşa faaliyeti nedeniyle -Bauhaus bu açıdan daha şanslı olmakla birlikte- mimarlık alanındaki ürünleri de diğer disiplinlere kıyasla sınırlı kaldı. Buna rağmen Bauhaus ve Vkhutemas’ın mimarlığa kendi zamanlarını aşan etkileri yadsınamayacaktır. 1930’da Vkhutemas’ın akademik kadrosu ve öğrencileri başka okullara kaydırıldı ve okul lağvedildi. Bu tasfiyede daha sonra 1932’de Sosyalist Gerçekçilik’i resmi sanat üslubu ilan edecek olan Sovyet hükümetinin kültürel politika alanında monolitik bir yola girmesi kadar avangart ve modernist sanatçı ve mimarların Sovyet sosyalizmini kurma motivasyonuyla hareket eden kitleler ile kesin bir etkileşime girmeyi -sahip oldukları kurumsal araçlara rağmen- başaramaması da etkili oldu. Bauhaus ise önce 1932 yılında Dessau’da faaliyet gösterdiği sırada Naziler’in “kültürel bolşevik” ithamı eşliğindeki baskılarıyla sonucunda kapatılacak26, Mies van der Rohe tarafından Berlin’e taşındıktan kısa süre sonra 1933’te aynı baskıların sonucunda kendini feshedecekti. Bauhaus’un ve Vkhutemas’ın ortak birikimi Bauhaus kapatıldıktan sonra dünyanın dört bir yanına dağılan mensupları sayesinde farklı coğrafyalara yayılarak 20. Yüzyıl sanatsal ve mimari kültürünü derinden etkileyecek, sanat ve mimarlık eğitimini dönüştürecekti.

Kaynaklar

Antmen, Ahu, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2016.

Artun, Ali, Sanatın İktidarı, 1917 Devrimi Avangard Sanat ve Müzecilik, İletişim Yayınları, İstanbul, 2015.

Berman, M.,  All That is Solid Melts Into Air, Penguin Books, New York, 1988.

Beşlioğlu, Bahar, “The Transmission of Accumulated Immaterial Senses in Architectural Education”, Journal of the Faculty of Architecture, METU Press, Ankara, Vol.31, No.1.

Bokov, Anna, "Rationalizing intuition: Vkhutemas and the Pedagogy of Space1920–1930”, Defining The Architectural Space | Rationalistic or Intuitive Way To Architecture, Cracow University of Technology, 2019.

Bürger, Peter, Theory of the Avant-Garde, Minnesota Press, Minneapolis, 1984.

Droste, Magdalena, Bauhaus-Archiv, Bauhaus 1919-1933, Taschen, Köln ve Londra, 2002.

Frampton, Kenneth, Modern Architecture: A Critical History, Thames and Hudson, Londra, 2007.

Hobsbawm, Eric, How to Change the World: Reflections on Marx and Marxism, Yale University Press, New Haven ve Londra, 2011..

Khan-Magomedov, Selim O., Pioneers of Soviet Architecture: The Search for New Solutions in the 1920’s and 1930’s, Thames and Hudson, Londra, 1987.

Stites, Richard, Devrimci Hayaller, Rus Devriminde Deneysel Yaşam ve Ütopyacı Vizyon, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2011.

“Bauhaus Kuruluş Manifestosu,” E-skop, çeviri: Kemal Lichternest, erişim 8 Kasım, 2019, https://www.e-skop.com/skopbulten/bauhaus-kurulus%CC%A7-manifestosu/3946

Katkılar

Erhan Nalçacı

Her üç bildiri içinde katkı Ali Alptekin’in yazısının altında verilmiştir.

ŞERİFE GÜNDOĞAN

Mimarlık Tarihi anlatımlarında tarihsel bağlamlarından koparılarak birbirinden bağımsız gelişmiş ve keskin sınırlarla ayrılmış gibi ele alınan Konstruktivist ve Rasyonalist akımları aynı gerçekliğin parçası, aynı yaşamdan aynı tarihsellikten doğan birşey olarak ele alması ile aydınlatıcı bir yazı.

“1930’da Vkhutemas’ın akademik kadrosu ve öğrencileri başka okullara kaydırıldı ve okul lağvedildi. Bu tasfiyede daha sonra 1932’de sosyalist gerçekçiliği resmi sanat üslubu ilan edecek olan Sovyet Hükümeti’nin kültürel politika alanında monolitik bir yola girmesi kadar avangard ve modernist sanatçı ve mimarların Sovyet sosyalizmini kurma motivasyonuyla hareket eden kitleler ile kesin bir etkileşime girmeyi -sahip oldukları kurumsal araçlara rağmen- başaramaması da etkili oldu.”

Bu paragraftaki çift yönlü eleştirinin derinleştirilmesi verimli olacaktır. Vkhutemas’ın barındırdığı çeşitliliği başarıyla aydınlatan yazıda, sanatçı ve mimarların Sovyet sosyalizmini kurma motivasyonuyla hareket eden kitleler ile kesin bir etkileşime girmeyi başaramaması tespitinin derinleştirilmesi başlı başına bir tartışma konusu olan “sosyalist gerçekçiliğinin resmi sanat uslübü olarak ilan edilmesi” konusundaki çalışmalar için de yol gösterici olacaktır.

SİNAN FEHMİ YILDIRIM

Bildiride Vkhutemas ve Bauhaus'un düşünsel kaynakları ve öncülük ettikleri dönüşüme odaklanıldığı belirtiliyor. Vkhutemas "yüksek kalifikasyona sahip sanatçı-uygulayıcıların yetişmesi için kurulmuş" bir okul olsa da, kendi eğitim müfredatlarını oluşturan, bağımsızlığını ilan ederek Vkhutemas’ı ve ülke sınırlarını aşacak etkiye sahip hareketler doğuruyor. Ama bu nedenle Bolşevik iktidarı temsiliyetleri kuşkulu hale geliyor. Bildiride bu durumun ittifak kavramı ile ele alınması, Vkhutemas’ın düşünsel kaynaklarını anlamayı güçleştiriyor. Çünkü bildiride ittifak kavramı iki şekilde kullanılıyor. Vkhutemas ve Bauhaus'un birbiri ile ittifakı ve ikisinin "komünizm fikri" ile ittifakı konu ediliyor. Yazar ilkini modernleşmeye gösterilen avangard reaksiyonda bir ittifak, paralellik ya da "aynı doğrultudaki eğitim ideolojileri" olarak belirtiyor, ikincisini ise içinde gerilimler barındıran bir ittifak olarak görüyor. Ancak siyasal devrimin toplumsal bir dönüşümü zorladığı yerde, ittifak değil, işçi sınıfı iktidarının belirlediği görev ve sorumluluk ile bir uyum sorunu gündeme getirilebilir. Vkhutemas’taki farklı düşünsel kaynaklar arasındaki ayrımı - ki bu epistemolojik ve ontolojik farklılık olarak da görülebilir- gösterecek olan da bu olacaktır. Diğer yandan iki farklı ülkedeki okullar arasında ise tepkisel bir paralellik anlamındaki ittifak yerine, ancak benzer ideolojik eğilimler mümkün olacaktır. Bu okulların düşünsel kaynaklarındaki benzeşme özgünlükleri de tanımlı hale getirecektir. Bu nedenle fikirle ittifak ya da iki okul arasında ittifak yerine bağlamına uygun kavramların kullanılması gerektiğini düşünüyorum.

Yazarın Notu:

Bu yazı Vkhutemas ve Bauhaus’un modern mimarlık ve tasarım eğitiminin biçimlenmesindeki öncü rollerine, iki okulun 20. yüzyılın ilk yarısındaki avangart tasavvurlarla ilişkilerine ve birbirleri arasındaki etkileşimin politik boyutuna odaklanıyor. Birinci Dünya Savaşı’nın ertesinde kurulan bu iki okulun hikâyeleri Avrupa’da ve Sovyetler Birliği’nde sınıf savaşımının seyri, yükselen faşizm ve sosyalizmin emperyalist kuşatma altında kuruluş dinamikleri ekseninde yapılacak, bu yazının kapsamını aşan bir değerlendirmeye ihtiyaç duyuyor. Yine yazıda değini olarak bırakılan Sovyet Avangardı’nın işçi sınıfı iktidarı ile rezonans sorunu ve Sovyet kültür politikasında sosyalist gerçekçiliğe doğru gerçekleşen dönüşümün de derinlikli bir incelemeye tabi tutulması gerekiyor. Yazının gelecekte bu türden çalışmaların çoğalmasına vesile olması dileğiyle.

  • 1. M. Berman, All That is Solid Melts Into Air, Penguin Books, New York, 1988, s.16.
  • 2. Rusça: Devlet Yüksek Sanat ve Teknik Atölyeleri. 1923’ten sonra Devlet Yüksek Sanat ve Teknik Enstitüsü, Rusça “VkhuteIn” adını alacaktır. İsim değişikliğine rağmen metnin tamamında kurum Vkhutemas olarak anılmıştır.
  • 3. Anna Bokov, "Rationalizing intuition: Vkhutemas and the Pedagogy of Space1920–1930”, Defining The Architectural Space | Rationalistic or Intuitive Way To Architecture, Cracow University of Technology, 2019, s.16.
  • 4. Bokov, a.e., s.17.
  • 5. Selim O. Khan-Magomedov, Pioneers of Soviet Architecture: The Search for New Solutions in the 1920’s and 1930’s, Thames and Hudson, Londra, 1987, s.70-73.
  • 6. InkHuk, OSA, Asnova ve Unovis bunlardan bazılarıydı. Konstrüktivizm ve süprematizm Vkhutemas’taki öncülerinin aracılığıyla Batı Avrupa’da da popülerleşecekti. Özellikle OSA’nın yayını SA’nın çok etkili olduğu not edilmelidir.
  • 7. Bokov, a.e., s.23.
  • 8. Khan-Magomedov, a.e., s.71-72.
  • 9. Bokov, a.e., s.19.
  • 10. Bahar Beşlioğlu, “The Transmission of Accumulated Immaterial Senses in Architectural Education”, Journal of the Faculty of Architecture, METU Press, Ankara, Vol.31, No.1, s.159.
  • 11. Beşlioğlu, a.e., s.159.
  • 12. Kenneth Frampton, Modern Architecture: A Critical History, Thames and Hudson, Londra, 2007, s.126.
  • 13. Bokov, a.e., s.21.
  • 14. Richard Stites, Devrimci Hayaller, Rus Devriminde Deneysel Yaşam ve Ütopyacı Vizyon, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2011, s.323.
  • 15. Frampton, a.e., s.125.
  • 16. Ahu Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2016, s.105-107.
  • 17. Khan-Magomedov, a.e., s.72.
  • 18. Frampton, a.e., s.129.
  • 19. Ali Artun, Sanatın İktidarı, 1917 Devrimi Avangard Sanat ve Müzecilik, İletişim Yayınları, İstanbul, 2015, s.178.
  • 20. Artun, a.e., s.179.
  • 21. “Bauhaus Kuruluş Manifestosu,” E-skop, çeviri: Kemal Lichternest, erişim 8 Kasım, 2019, https://www.e-skop.com/skopbulten/bauhaus-kurulus%CC%A7-manifestosu/3946
  • 22. Eric Hobsbawm, How to Change the World: Reflections on Marx and Marxism, Yale University Press, New Haven ve Londra, 2011, s.246.
  • 23. Frampton, a.e., s.123.
  • 24. “Bauhaus Kuruluş Manifestosu,” E-skop, çeviri: Kemal Lichternest, erişim 8 Kasım, 2019, https://www.e-skop.com/skopbulten/bauhaus-kurulus%CC%A7-manifestosu/3946
  • 25. Peter Bürger, Theory of the Avant-Garde, Minnesota Press, Minneapolis, 1984.
  • 26. Bauhaus’un kapatılması için yapılan oylamada sosyal demokratların çekimser kaldığını sadece komünistlerin kapatmaya karşı oy kullandığını not etmek isterim. Bkz: Magdalena Droste, Bauhaus-Archiv, Bauhaus 1919-1933, Taschen, Köln ve Londra, 2002, s.200.