Batı Şeria'da ilhak süreci başladı

İsrail, hükümet krizinin çözülmesinin ardından Batı Şeria'nın ilhakına yönelik ABD destekli planı hayata geçirmeye başladı.

Dış Haberler

1 Haziran itibariyle İsrail devleti ABD’nin desteğiyle Batı Şeria’da Filistin topraklarını ilhak planını hayata geçiriyor. Plan, Filistin devletinin iki parçasından biri olan Batı Şeria üzerindeki fiili İsrail yerleşimlerini resmileştirme ve Suriye’ye ait Golan Tepelerine yerleşmeyi içeriyor. ABD’nin Yüzyılın Anlaşması adıyla ilan ettiği “barış” bu ilhakı kapsıyor, meşru Filistin devletini yok sayıyor ve karşılığında ancak Arap zenginlerini tatmin edecek yatırım desteği vaat ediyordu.

2019 baharından beri ABD adını koyup açıklayamadığı bu anlaşmanın bölgedeki altyapısını oluşturmaya çalışıyordu. İsrail ise başbakan Netanyahu’nun yolsuzluk soruşturmaları ve bir yönetim kriziyle çalkalanıyordu. 2020 Ocak ayı itibariyle anlaşma açıklandı, İsrail’e komşu Mısır, Ürdün, Lübnan’a Filistin adına verilecek rüşvetler ortaya çıktı. Bu ülkeler ve Körfez ülkeleri arasında İsrail’le ilişkileri “normalleştirme” eğilimi görülmeye başlandı. Öte yandan İsrail’de ilerici güçlerin baskısı altındaki Netanyahu şimdilik kefeni yırtıp Gantz’la koalisyon kurarak tekrar başbakan oldu. Trump başkanlığında ABD’nin ve İsrail’in uzun süredir gündemde olan ilhak planını hayata geçirmesinin önü açıldı.

Tarihsel sınırlar, güncel provokasyon

İsrail devleti 1948’de Filistinlileri topraklarından göç ettirmesi ve 1967’de Altı Gün Savaşı sonunda Batı Şeria, Gazze ve Golan Tepelerini ele geçirmesiyle Filistinlilerin yaşam alanlarında tarihsel olarak işgalci konumda. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün öncülüğündeki silahlı mücadeleyle 1993’de ABD arabuluculuğunda Oslo Anlaşması imzalanmış, İsrail kuşatması altında ve parçalı bir Filistin devleti tanınmıştı. Ancak İsrail’in yayılmacı ve Filistinlilere yaşam hakkı tanımayan ırkçı politikası sürdü ve Oslo anlaşmasının geçerliliğini kaybettiği hemen herkes tarafından kabul edilir hale geldi.

1967’de Altı Gün Savaşı sonucunda İsrail’in Arap ülkeleri karşısında kazandığı askeri zafer, Filistin halkının yaşadığı topraklar üzerindeki işgalini kalıcılaştırması için bir bahane olmuştu. İlerici hareketler tarihsel olarak yaratılan bu fiili duruma “İsrail’in 4 Haziran 1967’deki sınırlarına çekilmesi ve bu sınırlara göre Filistin devletinin kurulması” talebiyle karşılık veriyor. Savaşın patlak vermesinin arifesi olan bu tarihin yıldönümünde İsrail’in bugün başlattığı ilhak operasyonu Filistinliler ve onlarla dayanışma içinde olan kamuoyu tarafından büyük bir provokasyon olarak görülüyor.

“Uluslararası toplum” ne diyor?

ABD’nin İsrail’e desteği açık iken diğer emperyalist odakların tutumu da merak ediliyor. Aralık 2019’da İsrail’in ilhak politikası Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) gündemine girmişti. Ancak UCM’nin ikinci en büyük bağışçısı Almanya, Filistin devletinin Mahkeme’nin “yargı yetkisi dışında kaldığı” yönünde bir görüş bildirerek İsrail’in yargılanmasına engel oldu. Rusya, Suriye ile stratejik ilişkisi nedeniyle İsrail’in bu adımının provoke edici olacağı yönünde uyarıda bulunurken, bu ülkeyle sıcak ilişkilerini korumak ve Kırım’daki pozisyonunu gündeme getirmemek için yüksek perdeden ses çıkarmamayı tercih ediyor.

Öte yandan BM Güvenlik Konseyi’nin Filistin topraklarında İsrail yerleşimleri kurulmasına karşı aldığı çok sayıda kararı bulunuyor. 1973-446 sayılı BM kararı İsraillilerin Filistin topraklarına transferi ve yerleşiminin yasaklıyor. 1979-452 sayılı karar Kudüs’te de bu yerleşimlerin yasa dışı olduğuna ve kentin ilhak edilemeyeceğine, 1980-465 sayılı karar ise fiili yerleşimlerin kaldırılmasına hükmediyor. Ancak bu kararların Sovyetler Birliği’nin dünyada bir güç olduğu dönemlerde alındığı dikkate alındığında ABD’nin nasıl bugün tek taraflı hareket edebildiği ve diğer emperyalist odakların zımni sessizliğine güvenebildiği daha iyi anlaşılıyor.

Karşı cephe

1 Haziran’da başlatılan ilhak doğrultusunda geçtiğimiz Çarşamba İsrail askerleri Filistinlilerin yaşadığı bölgelere şafak baskınları düzenlemeye başladı. Baskınlara karşı gelişen tepkiyi bastırmak için İsrail askerleri askeri kulelerden sokaktaki çocukları ve dükkanları hedef alarak biber gazı attı, çeşitli mahallelerde çatışmalar çıktı ve göz altına alınan kişiler oldu. Mayıs ayı içinde FKÖ uluslararası bürosunun aktardığına göre İsrail Filistin’de 7 kişiyi öldürmüş, 97 kişiyi yaralamış ve 305 kişiyi göz altına almıştı. Öldürülenlerden birinin 15, diğerinin 18 yaşında çocuklar olduğu bildiriliyor. İsrail, ilhak sırasında Filistinlilerin diktiği yüzlerce zeytin ağacını ve üzüm bağını söküyor, işgal altındaki evlerini ve su kuyularını imha ediyor, tarım arazilerini istila ediyor.

İsrail Komünist Partisi ve Filistin Halk Partisi’nin çağrısıyla dünya komünist ve işçi partileri geçtiğimiz Nisan ayında İsrail’in planını mahkum eden bir açıklama yapmışlardı. Aralarında Türkiye Komünist Partisi’nin de bulunduğu onlarca partinin imza verdiği açıklamada salgın bahanesiyle emperyalizme karşı tüm güçlerin İsrail’i durdurmak için ve Filistin halkının hakları için harekete geçmeye davet ediliyordu.