Bakan yıkım izni verdiği tarihi yapıyı ayakta sanıyor...

Bomonti Bira Fabrikası'ndaki tarihi yapıların yıkım iznini veren Bakan Murat Kurum, 'yıkarak ortadan kaldırma diye bir durum yok' dedi. Bakanın 'koruma' yöntemine yanıt geldi.

Haber Merkezi

Dün gazetelerde “Bomonti yıkılmıyor” manşetiyle sunulan haberde, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, 1890 senesinde inşa edilen Bomonti Bira Fabrikası’nın yıkılmasına ilişkin verilen soru önergesine yanıt olarak, "ortadan kaldırma gibi bir durumun söz konusu olmadığı, yapının kültür merkezi olarak projelendirildiğini söylediği" aktarıldı.

HDP Ankara Milltvekili Filiz Kerestecioğlu’nun soru önergesine yanıt veren Kurum’un “Konuya ilişkin alınan ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararları incelendiğinde; söz konusu yapılara ilişkin Rekonstrüksiyon Projesi onaylandığı yani yıkarak ortadan kaldırılma gibi bir durumun söz konusu olmadığı gibi bahse konu yapıların yeniden ihya edilerek güncel ihtiyaçlara göre işlevlendirilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Mahkemelerce verilmiş herhangi bir yürütmeyi durdurma veya iptal kararı olup olmadığı hususu Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığına ve İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna sorulmuş olup alınan cevabı yazılarda bahse konu parsellere ilişkin Mahkemelerce verilmiş herhangi bir yürütmeyi durdurma veya iptal kararının bulunmadığı ifade edilmiştir” ifadelerini kullandığı aktarıldı.

Bakan kendi verdiği izni hatırlamıyor

Ancak tuhaflık tam da burada başlıyor.

Tarihi Bomonti Bira Fabrikası’ndan geriye kalan yapılarla ilgili 2013 yılında alınan ve Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin “geçersiz tahsis kararı” olarak değerlendirdiği karara dayandırılarak, söz konusu yapıların yıkılması, yerlerine mescit, yurt ve otopark yapılmasına ilişkin idari işlemlerle ilgili açılan iptal davaları hâlâ devam ederken, 9 ve 10 nolu parseldeki tarihi yapılar yıkılmıştı.

İşin ilginç yanı, Bakan “yıkarak ortadan kaldırma” söz konusu değil derken, söz konusu tescilli tarihi yapıların yıkım kararı bizzat başında bulunduğu Bakanlık tarafından verilmiş, binalar da iş makineleri aracılığıyla davalar sürerken yıkılmıştı.

Bu yıkım işleminin ardından geçtiğimiz Temmuz ayında bir açıklama yapan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, “Konuya ilişkin dava süreçleri devam ediyor olmasına rağmen Bakanlığın yıkım izni vermesi yalnızca hukuka aykırı değildir; varlık sebebi gereği tarihsel değerleri ve kültür varlıklarını korumak ve onlara saygılı davranmakla yükümlü olan Bakanlık, bu kararıyla kendi varlık sebebini de reddetmektedir. Bu yıkımla, erken sanayi döneminden günümüze kadar gelen silo binaları yıkılmak suretiyle kent belleğinden bir dönem daha silinmektedir. İstanbul’un geriye kalan sayılı endüstriyel miras yapılarından olan binaları gelecek kuşaklarımıza taşımak yerine yıkarak kentte son kalan izlerini de kazımaya çalışmak hukuksuz ve kamu yararını yok sayan bir işlemdir” demişti.

'Bu bir koruma değil, yıkım'

Bu adımın üzerinden sadece birkaç ay geçerken, Bakan Kurum’un hiçbir şey yaşanmamış gibi açıklama yapması tepki çekti.

Konuya ilişkin soL’a konuşan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen, “Bakanlığın açıklamasını tam anlayamadık, şaşırdık da. Tescilli olan, korunması gereken bu yapıların yıkımı yönündeki ruhsatı zaten ilgili Bakanlık verdi. Buna rağmen böyle bir açıklama yapılmasını gayriciddi buluyoruz. Bu açıklamayla verilen soru önergesinin de kamuoyunun da ciddiye alınmadığını görüyoruz. 9 ve 10 nolu parseldeki tüm tescilli yapılar bizzat Bakanlık kararıyla yıkıldı. Tarihi yapıları 'yıkarak yeniden yapmak' diye bir koruma yöntemi olmaz" dedi.

Kültür Merkezi değil Diyanet yurdu

Bu alanın Diyanet’e devredildiğini de hatırlatan ve açıklamadaki “Kültür Merkezi olacak” vurgusuna atıf yapan Köymen, “Burası kültür merkezi yapılacak demiş Bakan ancak burası Diyanet’e yurt alanı olması için devredildi. Bu yapının içinde kültür merkezi denilen bir yapı da olabilir ancak bu gerçek durumu açıklamıyor” diye konuştu.