AYM-Soylu kavgasının öteki yüzü: Arslan neden hedefte?

AYM Başkanı Zühtü Arslan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki kavga kamuoyu önünde devam ediyor. Soylu, Arslan’ı sert sözlerle ve ‘FETÖ’ imasıyla hedef alırken, Arslan’dan Soylu’ya ‘okuduğunu anlamak lazım’ tepkisi geldi. Kavga tüm hızıyla sürerken, Soylu-Arslan kavgasının nedenlerini derledik.

Haber Merkezi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın kavgası, görünür düzeyde, AYM'nin şehirlerarası yollarda yapılan eylemleri yasaklayan kanunu iptal etmesiyle başladı.

Bu karar sonrası Arslan’ı hedef alan Soylu, "Madem özgür bir ülkeyiz, polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım, sen var mısın?" dedi.

Bu sözlere yanıt veren AYM Başkanı Arslan, "Herhangi bir metni eleştirmek için öncelikle onu okuyup anlamak gerekir. Daha kararın gerekçesi bile yayımlanmadan veya yayımlandıktan sonra okunmadan yöneltilen eleştiriler kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirme sonucunu doğurmaktadır” ifadesini kullandı.

Soylu salvoya devam etti, 'FETÖ' imasında bulundu

Bu sözler sonrası yeniden konuşan Soylu, AYM’yi hedef almasına yargı bağımsızlığı gerekçesiyle tepki gösterenleri işaret ederek, “geçen gün Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir söz söyledim. Çok hoşuma gitti. Kimlerin Anayasa Mahkemesi'ni savunduğunu gördüm. Bu devlete 'katil' diyenler ve Anayasa Mahkemesi tarafından 'siz katil deme hürriyetine sahipsiniz' diyenler, yıllardan beri bu ülkenin değerlerini yermek isteyenler hepsi bir cephe oldular, hepsini Allah bir fotoğrafta göstermek nasip etti” ifadesini kullandı.

Soylu burada da durmadı ve “AYM başkanımıza bir kabahat buluyor değilim ama bir tespiti ortaya koyuyorum. Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41’ini ben uzaklaştırdım, ihraç ettim FETÖ’den…Demek ki devlete adam alırken dikkat edilmesi lazım” diyerek “FETÖ” sopasını bu kez AYM Başkanı Arslan’a gösterdi.

Soylu, Erdoğan'ı da işin içine katmak için Can Dündar'ın tahliyesi tartışmasını da yeniden gündeme getirdi, yine Arslan'ı suçladı.

Arslan’ı bu göreve kim getirdi?

Arslan'ı AYM üyeliğine getiren kişi, bugünlerde AKP dışına düşmüş olan Abdullah Gül’dü.

367 tartışmalarında aktif olarak yer alan bir isim olan, AKP’nin hazırladığı “sivil anayasa”nın da mimarları arasında gösterilen Arslan, AYM üyeliğine getirildiğinde Polis Akademisi’nin başındaydı.

Polis Akademisi’nin başında bulunduğu yıllar, Cemaat’in de AKP’nin ortağı olduğu ve “akademide” güçlü olduğu 2009-2012 yıllarıydı.

Sonrasında Şubat 2015’de AYM Başkanı seçildi. 

15 Temmuz’un ardından koltuğuna korumayı başaran isimlerden biri oldu Arslan.

AYM tarafından 2019 yılında yeniden 4 yıllığına başkan seçildi.

Erdoğan’ı kızdıran ilk karar:  Saygı da duymuyorum, uymuyorum…

Peki, Gül tarafından AYM üyesi yapılan, Erdoğan döneminde de AYM Başkanlığına yükselen Arslan'la ilk kriz ne zaman başladı?

Bizzat Erdoğan'ın Arslan’ı hedef alan ilk çıkışı, 2016 yılında Can Dündar ve Erdem Gül’e ilişkin verilen tahliye kararı sonrası gelmişti.

Erdoğan, AYM’nin kararına saygı duymadığını ve uymayacağını söylemiş, yerel mahkemenin kararında diretmesi gerektiğini söyleyerek adeta talimat vermişti:

“AYM kararına sadece sessiz kalırım o kadar oma onu kabul etmek durumunda değilim.Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Bu bir beraat kararı değil tahliye kararıdır. Onlarla ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi. Direnseydi AYM'nin karar boşa çıkacaktı. Ya da AİHM'e gidecekti. Bana göre atılan adımlar doğru adımlar değildir.”

Erdoğan’ın bu çıkışı sonrası AKP’liler AYM’yi linç sırasına girerken, ilk sırayı “AYM kapatılsın” diyen vekil Metin Külünk kapmıştı.

Bir yıl sonra gelen düzeltme: Bağımsız yargının fotoğrafı

Erdoğan’ın bu çıkışı sonrası “toparlama” adımları atan AYM Başkanı, aradan bir yıl geçtikten sonra Saray’da düzenlenen 30 Ağustos töreninde verdiği fotoğrafla gündem oldu.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eğilerek selamlayan Arslan’ın fotoğrafı “bağımsız yargının” sembolü olarak kayıtlara geçmişti.

Üç yıl aradan sonra kavga çıkaran ikinci karar: Akademisyenler bildirisi

AYM’nin AKP tarafından çok sert bir şekilde hedef alınmasına neden olan bir diğer olay ise geçtiğimiz yıl yaşandı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), "Barış İçin Akademisyenler" metnine imza verdiği gerekçesiyle işten çıkarılan, haklarında “terör örgütü propagandası” iddiasıyla ceza verilen akademisyenlere ilişkin verdiği kararda, “hak ihlali” tespitinde bulundu.

AKP’nin büyük tepkisine yol açan, yandaş gazeteler tarafından AYM’nin hedef tahtasına oturtulmasına yol açan kararın en dikkat çeken yönü, kararın Zühtü Arslan’ın oyuyla alınmış olmasıydı. 8-8 biten oylama, teamül gereği Arslan’ın kullandığı hak ihlali yönünde tescillenmişti.

AKP basını tarafından, Arslan’ın oylamanın 9-7 akademisyenler aleyhine sonuçlanacağını anlayınca oylamayı yaptırmadığı, aleyhte oy verecek kişiyi ikna ettikten sonra oylamaya gittiği ileri sürüldü.

Arslan’ın hedef olmasına neden olan diğer kararlar

Osman Kavala: AYM’nin Osman Kavala'nın bireysel başvurusuna ilişkin 22 Mayıs’ta verdiği ret kararının gerekçesi açıklanmış, karara karşı çıkan 5 üyeden birinin AYM Başkanı Zühtü Arslan olduğu öğrenilmişti. Arslan’ın “Şiddet olayları ile başvurucu arasındaki bağlantının ortaya koyulduğu söylenemez” dediği ifade edildi.

Enis Berberoğlu: Anayasa Mahkemesi Enis Berberoğlu'nun, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi.

KHK kararı: 15 Temmuz'un ardından kamudaki mesleklerinden ihraç edilen iki hukukçu hakkındaki 'serbest avukatlık yapamayacağı'na ilişkin karar, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.

Demirtaş ve Erdem kararı: Selahattin Demirtaş ve Eren Erdem'in uzun tutukluluk başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, oybirliği ile hak ihlali olduğuna karar verdi.

Erdoğan kararı: Anayasa Mahkemesi, dört başkanlığın genel bütçe kapsamına alınmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ni, 'kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmanın TBMM'nin görev ve yetkileri arasında olduğu' gerekçesiyle iptal etti.

AYM, AKP'ye karşı mı?

Yukarıda sayılan kararların AKP’nin tepkisini çektiği, arada bir gerilim olduğu açık olsa da, AYM’nin aldığı 100 karardan sadece birinin AKP’yi rahatsız ettiği de bir diğer gerçek.

AKP’yi kritik tüm başlıklarda rahatlatacak onlarca karara imza atan Arslan’ın başında bulunduğu AYM, özellikle AKP'nin yüksek mahkemenin yapısını değiştiren düzenlemesi ve doğrudan Erdoğan'ın atadığı isimler sonrası bir "dengeye" ulaşmış görünüyor.

Bu denge hali nedeniyle kimi zaman AKP'yi rahatsız edecek kararlar da çıkabilirken, verilen sert ayarlar, AYM'yi tümden "yola getirme" hamleleri olarak görülüyor.

Öte yandan yukarda sayılan birkaç karar dışında yüksek mahkeme her ay düzenli olarak AKP lehine kararlara da imza atıyor. Bu kararlardan sadece bazıları şöyle:

Çoklu Baro: Anayasa Mahkemesi, CHP'nin çoklu baro ve bekçilik düzenlemesinin yürütmelerini durdurma istemlerini reddetti.

Mühürsüz pusula kararı: Anayasa Mahkemesi, AKP'nin seçim düzenlemesinin iptaline ilişkin talebi neden reddettiğini açıkladı. AYM'ye göre mühürsüz olayların geçerli sayılması Anayasa'ya aykırı değil, sandıkların taşınması ise seçim güvenliği için…

Dokunulmazlık kararı: Bazı CHP ve HDP milletvekilleri "dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasa değişikliğine ilişkin kanunun iptali ve yürürlüğün durdurulması" istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuş, başvuruları birleştirerek bugün görüşen Yüksek Mahkeme, istemlerin reddine karar vermişti.

Kanal İstanbul: Anayasa Mahkemesi, Kanal İstanbul ve benzeri su yollarının yap-işlet-devret modeli kapsamına alınmasına yönelik yasal düzenlemenin iptali istemini reddetti.

YAŞ kararı: AYM, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) sekretarya hizmetlerinin Cumhurbaşkanınca belirlenecek merci tarafından yürütüleceği hükmünün iptal talebini de reddetti.

Ebru Timtik kararı: Anayasa Mahkemesi ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın tahliyesi için yapılan başvuruyu reddetti. Timtik, karardan bir süre sonra yaşamını yitirdi.

HDP’li vekillere ret: Anayasa Mahkemesi, HDP'li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları'nın milletvekilliklerinin düşürülmesi kararına yapılan itirazı reddetti.

AYM üyeleri ne zaman göreve getirildi?

Şu anda AYM üyesi olan isimlerin tamamı, bu göreve AKP iktidarında geldiler.

Göreve getirilen bu isimlerin bir bölümü, AKP'nin çeşitli ittifaklarla ülkeyi yönettiği dönemde işbaşı yapan isimlerden oluşuyor, önemli bir bölümü Abdullah Gül'ün imzasını taşıyor.

AYM'nin sitesinde yer alan bilgiye göre, AYM'nin 13 üyesi, iki başkanvekili ve bir de başkanı var.

Yani sayı 16. Bu 16 isimden 7'si Gül'ün cumhurbaşkanlığı döneminde göreve başlarken, birisi ise Ahmet Necdet Sezer döneminde AYM üyeliğine getirildi.

Geri kalan 8 üye ise Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı döneminde AYM üyesi oldu.

Bu üyelerden ikisi bakan yardımcılığı yaparken, birisi ise Erdoğan'ın başdanışmanlarından biriydi.

Bu dağılım, 8-8 sonuçlanan akademisyen kararına ilişkin de ipucu sunuyor.

AYM üyeleri nasıl seçiliyor?

AYM'nin üye seçim süreci ise resmi sitesinde şu şekilde anlatılıyor:

Anayasa Mahkemesi onbeş üyeden kurulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur. (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.)

Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer. (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.)

Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.

Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dâhil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.

Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar.

Anayasa Mahkemesi üyeleri oniki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve özlük işleri kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer.