'Ayder bitmiş abi'

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan dün '5 yıldızlı otele hasret'ini gidermek için Ayder Yaylası’nı ziyaret etti. Ayder'in hikayesi sadece bir yağma, yok etme sürecini değil aynı zamanda ülkemiz sağcısına has görgüsüzlüğün boyutlarını da anlatıyor.

Erkan Yıldız

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün “5 yıldızlı otele hasret”ini gidermek için Ayder Yaylası’nı ziyaret etti. Kendisi inşaat olmadan herhangi bir coğrafya ile ilişki kuramıyor. Öncelikle saray, olmadı köşk o da olmazsa 5 yıldızlı otel… İnşaat olacak ama öyle küçük de olmayacak. Sağcılık hep daha büyüğüne, görkemlisine, şatafatlısına, altın yaldızlısına, 5 yıldızlısına ihtiyaç duyuyor. Doğayı merkez alan daha mütevazi barınaklar yetmiyor. Olacaksa en büyüğü, en janjanlısı olacak.

Ayder' e bu cümlenin aynasından baktığımızda sadece bir yağma, yok etme hikayesi değil aynı zamanda ülkemiz sağcısına has görgüsüzlüğün boyutlarını da görebiliyoruz.

Oysa Ayder bundan kırk yıl önce yayla bile değildi. Her metrekaresine doğanın hükmettiği, tevazu ve dinginlik içinde geçici bir yerleşimdi. Yaylalara göre daha düşük rakımda yer aldığı için karın daha geç yağdığı bölge, yayla dönüşü yöre halkının kışlık ot ihtiyacını karşılamak için kısa süreliğine konakladığı ve bu sürede Hodoç şenliklerini yaparak aynı zamanda dinlendiği bir alandı.  Siyah beyaz fotoğraflarda gördüğünüz yayla evlerine benzer, konfordan, detaydan uzak evlerin varlığı bu geçici kullanımı işaret etmektedir. Bir küçük kaplıca, iki küçük otel, Çolak Mahmut Amca'nın bakkalı, bir kahve, bolca otlak alan, genç kızların ve erkeklerin tulum sesine karışan sesleri... Ayder bunlardan ibaretti. Yukarki Ambarlık'tan türkü söylesen sesin Aşağıki Ambarlık'tan duyulurdu.

O evler gitti. Oteller geldi.

Özal’la ve onun Turizm Bakanı Mesut Yılmaz’la birlikte “nerede o eski Ayder” dediğimiz manzaranın oluşmaya başladığını söyleyebiliriz. Dönemin en önemli sloganı “Ayder’i turizm merkezi haline getirmek”ti. Bu politikanın sonuçlarından birisi toprakların el değiştirmesi olurken bir diğeri de meralık alanlarda birbiri ardına otellerin, “şirin” pansiyonların inşa edilmesiydi. Konaklanacak mekan sayısı artarken yollar, su ve kanalizasyon sistemleri aynı kaldı. Otellerle birlikte plansız, sınırsız, durmak bilmez bir sömürü mekanizması devreye girmişti.

AKP iktidarına kadar ağır aksak ilerleyen bu sürecin son 15 yılda adeta zincirlerinden boşanırcasına hızlandığını görüyoruz. Parası olan hemen herkes otel, lokanta, pansiyon vb. yaptı Ayder'de. Günübirlikçilerle birlikte binlerce yerli ve yabancı turist yemek ve bakmak için her hafta Ayder'e akın etti. Her yerinden su fışkıran bölgede kanalizasyon karıştığı için çeşmeden su içmenin, haftasonları kaldırımda yürümenin ve kebap dumanına bulanmadan oturmanın mümkün olmadığı Ayder’e bu zaman diliminde ulaşıldı. Ayder'de sadece trafik değil her şey tıkanmış görünüyor. Özal'dan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Ayder'i turizm açısından “çekim merkezi” haline getireceklerini söylüyor. Yaptıkları yapacaklarının teminatı olduğuna göre “vay Ayder'in haline” demek yanlış olmayacaktır.

'Ayder bitmiş abi' ama hep sermaye kazanmış.

Ayder’in yavaş yavaş Ayder olmaktan çıktığı bu sürede AKP, kentlerde kentsel dönüşüm adı altında kendisine yandaş olanlardan başlayarak inşaat sektörünü ihya ettiği hamlesini yaptı. Emekçilerin kent merkezleri dışına göçertilmesi, değer kazanan mülkün el değiştirmesinin sağlanıp ortaya çıkan rantın kendi aralarında paylaşıldığı bu dönem hepimizin tanıklığında şekillendi. 

Şimdi Ayder'de yaşanan da tam olarak budur ve Cumhurbaşkanı hasretini duyduğu 5 yıldızlı otelin akıbetini değil daha büyük bir rantın geleceğini görmek için Ayder'i ziyaret etmiştir.

AKP, Ayder'in çığrından çıkmış bir şekilde yapılaşmasına izin verirken ortaya çıkan ranttan elbette en büyük payı aldı. Şimdi açık ki doğa ve altyapı bu haliyle bu rantın daha da artmasına izin vermiyor. Cumhurbaşkanı'nın aklına tam da bu noktada “Ayder'in yeniden yapılandırılması”nın gelmesi tesadüf değil. Rantı arttırmak ve yeniden paylaşmak için dönüşüm şart. Ayder'de başlayan dönüşümün yöre halkı için bir başlangıç olacağını, bu dönüşümün zamanla Çamlıhemşin'in köylerini ve yaylalarını da kapsayacağını öngörebiliriz.

Bir başka öngörü şu olabilir: Yoksul olan, yeterince zengin olmayan ya da reisin adamı olmayan hemen herkes bir düzeyde mülksüzleşecek. Özal'la başlayan ve aslolarak toprağın mülkiyetinin el değiştirmesi ile devam eden sürecin sonuna gelinmiş görünüyor.

Ayder'deki dönüşüm tamamlandığında yeni sürecin aktörlerinin de kimler olduğunu görmüş olacağız.