Av turizmi davasında mahkeme bakanlığın savunmasını yeterli bulmadı

Salda için Türkiye Grubu ve A Platformu’nun Antalya ve Isparta’daki 'av ihalesine' karşı açtığı yürütmeyi durdurma davasında ara karar çıktı. Mahkeme, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sunduğu yazılı savunmayı yeterli bulmayarak bakanlıktan ek bilgi ve belge talep etti.

Haber Merkezi

Salda için Türkiye Grubu ve A Platformu’nun Antalya ve Isparta’daki “av ihalesine” karşı açtığı yürütmeyi durdurma davasında ara karar çıktı.

Isparta İdare Mahkemesi’nde açılan davada mahkeme, Türkiye’de nesli tükenme tehlikesi altındaki 47 yaban keçisinin öldürülmesini kapsayan av ihalesinin yasal ve bilimsel gerekçelerine dair Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sunduğu yazılı savunmayı yeterli bulmayarak bakanlıktan ek bilgi ve belge talep etti.

Mahkeme talep etmesine rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın henüz av turizminin “gerekliliğine ilişkin” herhangi bir bilimsel rapor sunmadığı ortaya çıktı. Mahkeme aynı zamanda koruma altındaki bazı türleri de kapsayan av turizmi uygulamasının mevcut kanunlara aykırı olması nedeniyle bakanlıktan hukuki dayanağı netleştirmesini istedi. 

Ara kararı duyuran doğa ve hayvan hakları savunucuları ise, bakanlık izniyle yürütülen av turizmi ve avcılık faaliyetlerinin etik, hukuk ve bilim dışı olduğunu vurgulayarak bir kez daha yürütmenin iptalini istedi.    

Yaban keçileri ayrıca iç mevzuat dahilinde bakanlığın koruma altına aldığı hayvan listesinde yer almasına rağmen bu yıl “kırsal kalkınmaya destek” amacıyla bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) tarafından av turizmi kapsamında avlanmasına izin veriliyorNesli tehlikedeki yaban keçileri uluslararası sözleşmelerce korunduğunu hatırlatan Salda İçin Türkiye Grubu bir açıklama yaptı.

'Bakanlık Anayasa'yı da ihlal ediyor'

Mahkemenin ara kararını yazılı bir açıklamayla duyuran Salda İçin Türkiye Grubu, A Platformu, Vegan Derneği Türkiye (TVD), Hayvanlara Adalet Derneği (HAD), Yunuslara Özgürlük Platformu, Hayvan Hakları ve İzleme Komitesi (HAKİM) ve Hayvan Hakları ve Etiği Derneği, av ve av ihalelerinin etik, hukuki ve bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu vurguladı ve bakanlığın uluslararası sözleşmeleri çiğneyerek T.C. Anayasası’nın 90. maddesine de muhalefet ettiğinin altını çizdi. 

Yaban hayvanlarının korunması ve doğal yaşam alanlarının acilen avcılardan arındırılarak avcılığın yasaklanması gerektiğine dikkat çeken dernek ve oluşumların ortak açıklamasının bir bölümü şöyle: 

“Tarım ve Orman Bakanlığı’na karşı açılan davada, ‘ihale işleminin hayvanların temel haklarını çiğnediği, mevcut uluslararası sözleşmelerin ve Hayvanları Koruma Kanunu’nun koruma hükümlerine aykırı olduğu, nesli yok olma tehlikesi altında bulunan türlerin ve bunların yaşama ortamlarının korunmasının esas olduğu üzerinde durulmuş; ihale alanında belirtilen bireylerin avlanmasının, neslin devamına yapacağı etki hakkında bilimsel ve istatistiksel herhangi bir araştırma yapılmadığı’ belirtilmiştir.

Taraflardan alınan yazılı savunmalar ışığında Isparta İdare Mahkemesi’nin verdiği ara karar önemli bir gerçeği ortaya çıkarmıştır: Isparta İdare Mahkemesi talep etmesine rağmen, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın henüz dava konusu av turizmi ihalesinin gerekliliğine ilişkin bilimsel bir araştırma raporu sunmadığı ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Isparta İdare Mahkemesi bakanlıktan tekrar belge istemiştir. 

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın mahkemece yetersiz bulunan yazılı savunmasında; “avcılık faaliyetlerinin 4917 sayılı Kanuna dayanılarak yürütüldüğü, yoğunluğun arttığı popülasyonlarda çevre direnci sebebiyle gerileme sürecine girildiği, bu sebeple popülasyonunun devamı için müdahale edilmesi gerektiği, çoğalmanın sağlanmasının amaçlandığı, zayıf, hasta, genetik deformasyona sahip ve üreme yeteneği düşük yaşlı bireylerin ve evcil hayvanlarla çiftleşme sonucu oluşan melezlerin popülasyondan çıkarılmak istenildiği, uluslararası düzeyde av turizmi potansiyeli olan yaban keçisi her ne kadar Bakanlığın koruma altına aldığı hayvanlar listesinde bulunsa da, kırsal kalkınmaya destek vermek amacıyla Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) tarafından avlanmasına izin verildiği, avlanmanın ekolojik prensipler çerçevesinde sağlıklı bir şekilde hazırlanabilmesi için birey sayısı, bunların yaş ve cinsiyet durumları, doğan yavruların yaşama oranları gibi popülasyon dinamiğine ilişkin temel bilgilerinin değerlendirildiği, her hayvan için bir trofe (boynuz) değeri belirlendiği, popülasyonun en fazla %1’inin avına izin verildiği, popülasyondaki birey sayısının 100’ün altına düşmesi halinde ise avcılığa izin verilmediği, dava konusu uyuşmazlıkta da devlet avlaklarında envanter çalışması sonucu belirlenen 47 adet yaban keçisi kotasının 2886 sayılı kanun kapsamında satımının ihale edildiği” açıklanarak davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın av ihalesi açarak bu yıl avlanmasına izin verdiği yaban keçilerinin Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından belirlenen tür tehlike kategorisinin ve bu yaban hayvanlarının koruma statülerinin değiştirilmesi mümkün değildir. Ülkemizde ve dünyada hızla azalan ve mutlak surette koruma altına alınması gereken bu türlerin devlet eliyle ava açılması yerine korunması gerekir.

Av ihalelerinden hemen vazgeçilmelidir. Aksi halde Anadolu’da nesli tehlike altında olan yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, ceylan, yaban koyunu (endemik), kızıl geyik ve karaca türlerinden 798 birey öldürülecek, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkaracak ve hatta bazı türler yok olabilecektir.

Hatırlatmak isteriz ki, ‘av’ adı altında gerçekleşen yaban hayata müdahalenin ve hayvan katliamının ‘kırsal kalkınma, kamu yararı, popülasyon kontrolü, turizm geliri’ gibi herhangi bir gerekçesi olamaz. Avcılık adı verilen hayvan katliamı, çelişkilerle dolu olmasına rağmen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun temel ilkelerine ve koruma hükümlerine tamamen aykıdır."