'Ankara’da pandeminin merkez üssü şehir hastaneleri'

SES Ankara Şube Yürütmesi kentteki şehir hastanelerinde 250 lira ücretle tanı testi yapıldığını, yurtdışından sağlık turizmi kapsamında yabancı hasta getirilerek tedavi edildiğini açıkladı.

Haber Merkezi

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Ankara Şube Yürütmesi, açıklama yaparak kentte pandeminin durumuna ilişkin bilgi verdi. Buna göre, "Ankara Şehir Hastaneli Başhekimliğin 15 gün önce yaptığı açıklamalarına göre 600 Covid pozitif, 150 kadar da şüpheli hastanın Şehir Hastanesi’nde yatmakta olduğu" hatırlatıldı. 

Şehir Hastanesi’ne yurtdışından sağlık turizmi kapsamında yabancı hasta getirilerek tedavi edildiği belirtilen açıklamada 250 lira ücretle tanı testi yapıldığı duyuruldu.

SES Ankara Şube Yürütmesi'nin "Ankara’da pandeminin merkez üssü şehir (rant) hastaneleri" başlıklı açıklaması şöyle:

"Kamu özel ortaklığı olan şehir hastanelerini pek çok şekilde tanımlandı, yapılan tanımlarda ortak nokta rant vurgusuydu. Pandemi sürecinde Şehir Hastaneleri için yapılan rant vurgusu değişmemiş daha da görünür olmuştur. Bunun bariz iki örneği, sağlık emekçileri ve vatandaşların haklarının gaspı üzerinden açıklanabilir. 

Birincisi; Şehir (Rant) Hastanelerinde sağlık emekçilerine tanı testleri yaygın olarak yapılmazken, ücretle tanı testi yapılmaktadır. 

İkincisi; vatandaşların Covid-19 tedavisinde yer bulamadığı, sıra beklediği bu günlerde, Şehir (Rant) Hastanelerine yurtdışından sağlık turizmi kapsamında yabancı hasta getirilerek tedavi edilmektedir.  Sağlıkta Dönüşüm Programı ikinci fazı projesi olan Şehir Hastaneleri ticarethanelere dönüştürülmüştür. Halkımız bu ticarethanelerden hizmet beklemektedir. Ancak ticarethanelerde öncelik parası olanındır. Sonuçta  "Şehir (Rant) Hastaneleri" nde de öncelik parası olanındır.  

Şehir Hastanesi rantın merkezi olurken, sağlık emekçileri açısından hukuksuzluğun, angaryanın ve tanımsız esnekleşen çalışma şekillerinin pilot uygulama alanı olmuştur.  Ankara Şehir Hastanesinin Sağlık Bakanlığı kurumlarının yatak sayısı içerisinde oranı %33 olup, erişkin yoğun bakım yatakları içerisindeki oranı %45’dir. 
Ankara ilinin Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan yataklı tedavi hizmetlerinin %40’ı Şehir Hastanesi tarafından sürdürülmektedir. 

'Günlük yaklaşık 30 bin hasta başvurusu'

Ankara Şehir Hastanesi’nde 20 bine yakın sağlık emekçisi görev yapmaktadır. Sağlık Bakanlığı’na bağlı yataklı tedavi kurumlarında görev yapan personellin yarısı bu hastanede görev yapmaktadır.  Şehir Hastanesi ile aylık yaklaşık 900 bin kişinin bu hastaneden faydalanması amaçlanmıştır. Günlük yaklaşık 30 bin hastanın ayaktan başvurusu demektir. Personel sayısı ve ayaktan başvuru, yatan hasta başvurusu ve refakatçileri düşünüldüğünde, normal süreçte günlük 100 bin insanın girip çıkış yapacağı ifademiz, hastanenin açılışı ile gerçekleşmiştir 
Ankara'nın dört bir yanından taşınan  nüfus her gün riski ve bulaşı Şehir Hastanesi’ne taşırken, Şehir Hastanesi’ndeki riski de yeniden yaşam alanlarına taşımaktadır. 

Pandemi süresince yoğunluğu ve bulaş riskini azaltmanın gerekliliği halk ve sağlık emekçileri için en önemli adımlardan biriyken, kamu hastanelerinin ticarethanelere dönüşmesi nedeniyle; sağlık yöneticileri ve şirket patronları pandemiye yönelik atılan adımları, kılıfına uydurarak 1 Haziran itibariyle kaldırtmışlardır. Toplum sağlığı hiçe sayılarak, hızla uygulamaya konulan normalleşme adımları ilimizde ki artan vaka sayısının en büyük nedenlerinden biridir.  

Pandeminin ilk üç ayında hastaneye günlük 20-25 bin aralığına giriş olurken, alınan normalleşme kararıyla birlikte bu sayı tekrardan günlük 70 bine yakın insanın Şehir Hastanesi’ne girip çıkmasına neden olmuştur. Ankara Şehir Hastaneri Başhekimliğin 15 gün önce yaptığı açıklamalarına göre 600 Covid pozitif, 150 kadarda şüpheli hasta Şehir Hastanesi’nde yatmaktadır. Bizlerin yapmış olduğu çalışma kapsamında bugün itibariyle 1000-1100 aralığında pozitif ve şüpheli hasta Şehir Hastanesi’nde tedavi görmektedir. 

Nitekim ilimizdeki kamu ve üniversite hastanelerinde, hızla artış gözlenen Covid-19 hastaları için yeterli sayıda yatak olmaması nedeniyle 31 Ağustos itibariyle nöroloji-ortopedi ve genel hastane binaları tahliye edilerek Covid-19 hastalarına ayrılmıştır.  Vatandaşlarımız, kendi vergileri ile finanse edilen ve yüksek kira bedeli ödenen hastanede yer bulunamazken, elektif vakalar durdurulurken, Şehir Hastanesi’ne yurtdışından sağlık turizmi kapsamında yabancı hasta getirilerek tedavi edilmektedir. 

'Hastane genelinde yapılan testlerin yüzde 20’si pozitif'

Acil servis sedyelerinde tedavi görmek için sırasını bekleyen hastaların olduğu bir dönemde Şehir Hastanelerinde yabancı hasta getirilerek hastane yataklarının doldurulması, önceliğin toplum sağlığı değil sağlık turizmi olduğunu ve bu hastanelerin adının şehir değil rant hastaneleri olması gerekliliğini de ortaya koymaktadır. 

Sağlık Bakanlığı tarafından, pandemi süresince 31 ülkeden sağlık turizmi kapsamında hasta getirileceği açıklanmıştır. Aynı açıklamada “hastanenin müstakil bir katı veya koridor ve diğer alanlarından başka hasta veya refakatçisinin temas etmeyeceği şekilde müstakil bir servisi yurt dışından gelecek uluslararası sağlık turizmi hastaları için ayrılacak” denilmiştir. Halkımız acil servis sedyelerinde tedavi beklerken, hastanenin müstakil katları bu hastalar ve refakatçilerine ayrılmaktadır. Bu şekilde gelen hasta ve refakatçilerin kaçının hastanede yapılan testinin pozitif olduğu bilinmemektedir/açıklanmamaktadır. Sadece ifade edilen hastaneye yatışı yapılan cerrahi işlem gibi işlemlere giren hastalara da test yapıldığı ve hastane genelinde yapılan testlerin %20’sinin pozitif çıktığı vurgusudur. 

Ankara Şehir Hastaneleri Başhekimliği tarafından 31.08.2020 itibariyle 2.700 hastanın hastanede tedavi altında olduğu ifade edilmiştir. Başhekimliğin açıklamalarına göre hastanenin doluluk oranı %72’dir. Sonuç olarak; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ve  Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinikleri gibi Covid-19 hastalarının geneli için kullanılabilir olmayan yataklar çıktığında Covid-19 hastalarına ayrılan yatakların ve yoğun bakım yataklarının dolduğu ortadadır. Hastanenin tanı testi kapasitesi 2.700 olup, sağlık emekçilerine tanı testlerinin rutin ve yaygın olarak yapılmazken, Ankara Şehir Hastanesi’nde 250 tl hizmet bedeli karşılığı tanı testi yapılmaktadır.

'Görülen vakaların yüzde 11’i sağlık emekçisi'

Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye geneli yaptığı tanı testlerinde pozitif hasta tespit oranı %2’lerdeyken Şehir Hastanesi’nde %20 olması ülkemizdeki açıklanan verilere güvenilirlik anlamında şüphe oluşturmaktadır. Açıklamaları doğru kabul edilmesi ise Şehir Hastanesinin bulaş odağı olduğu vurgumuzu bir başka şekilde doğrulamaktadır. Ayrıca Hastaneye günlük 500-700 aralığında pozitif vakanın çıktığı ifade edilmektedir. 

Sağlık vurgusu yapılan Ankara Şehir Hastaneleri sağlık emekçileri ve toplum için riskli alan haline gelmektedir. Bakanlığın açıklamalarına göre, görülen vakaların %11’i sağlık emekçisidir. Çalışma alanında işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı hastanede sağlık emekçileri de bulaş odağı haline getirilmektedir. 
Şehir Hastanesi’nin pandeminin merkez üssü olmasına neden olan sorunları, sürecin başından beri sendikamız her platformu ve yöntemi deneyerek duyurmaya çalışmıştır. Aşağıdaki durumlar dikkate alınıp bir an önce düzeltilmediği sürece bu mücadelenin galibi Covid-19 olacaktır; 

• Şehir Hastanesi’nde sağlık emekçileri temaslı kapsamında değerlendirilmemektedir. 
• Yaygın ve süreklilik gösteren test ve taramalar yapılmamaktadır. 
• Sağlık emekçilerinin sayı yetersizliği nedeniyle iş yükleri artmakta, yeterli sayıda sağlık emekçisi istihdam edilmek yerine il içindeki farklı hastanelerden sağlık emekçileri görevlendirilmektedir. 
• Temaslı olan sağlık emekçileri çift maske ile çalıştırılmaya devam edilmektedir. Covid-19 tanılı sağlık emekçileri raporlarının 5.- 7. günde bulguları yok ise iş yoğunluğu bahane edilerek, sözel olarak işlerine geri çağrılmaktadır.  
• Sağlık emekçilerine servis hizmeti verilmemesi nedeniyle, toplu taşıma araçları ile bulaş riskini yaşam alanlarından hastaneye, hastaneden yaşam alanlarına taşımaktadır. 
• Şirketler taşeron işçilerine gerekli ve nitelikli koruyucu ekipman vermemektedir.  15 günde bir görev yerleri değiştirilmekte, çalıştıkları birimlerin kirli ya da temiz olmasına bakılmaksızın bulaşı taşımalarına sebep olunmaktadır. Bakanlık çalışanı değil Şirketleri korumaktadır. 
• Online verilen hizmet içi eğitimler için sağlık emekçilerine uygun ortam, zaman, ekipman ve teknik destek sunulmamaktadır. 
• Kuleler içinde yada arasında doğru ve etkili filyasyon çalışması yapılmamaktadır. 
• Hastanede, görevlendirmeler dahil tüm kararlar şeffaflık ve liyakatten uzak alınmaktadır. İtiraz edenlere sistematik mobbing uygulanmaktadır. 
• Hastanenin tüm kulelerinde farklı uygulamalar yaşanmakta olup uygulamada birlik sağlanamamaktadır. 
• Hastanenin geniş alanda kurulu olması ve az çalışanla çok iş yaptırma gibi maliyet kaygılarıyla ilaçlama, temizlik ve dezenfeksiyonda yetersizlikler yaşanmaktadır. 
• Pandemi kuralları konusunda vatandaş davranışları kontrol edilememektedir. 
• Hastanenin çok fazla giriş alanı olması ve yoğunluk nedeniyle nitelikli triyaj yapılmamaktadır. AVM girişi gibi sadece ateş ölçülmektedir. 

Pandemi ile mücadelenin tüm ekonomik ve politik kaygılardan uzak yürütülmesi gerekirken, birileri politik kaygılar ile ölümleri görmemekte birileri ise ekonomik kaygılar ile halkın ve sağlık emekçilerinin yaşam hakkını yok saymaktadır. 
Son olarak diyoruz ki; kamu kaynakları kamu sağlığı için harcanmalı , hastaneler rant kaygısıyla ticarethanelere değil halkın ücretsiz, erişilebilir, anadilinde hizmet alacağı koruyucu ve tedavi edici  merkezlere dönüştürülmelidir. Bilinmelidir ki; sağlık emekçileri pandemi mücadelesinin en ön saflarında büyük özveriyle görevlerinin yaparken, geçici boş vaadler yerine, yaşam hakkı, insani koşullarda güvenli çalışma ortamı, güvenceli istihdam, yoksulluk sınırı üstünde maaş, 3600 ek gösterge, fiili hizmet zammı ve gibi yaşamsal ve süregelen taleplerine karşılık beklemektedir."