Akşener'den Demirtaş'a 'kahvaltı' yanıtı

Akşener, tutuklu Selahattin Demirtaş'ın 'Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalardık' açıklamasına yanıt vererek, 'Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız' dedi.

Haber Merkezi

Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programına konuk olan İYİP lideri Meral Akşener, gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Akşener, tutuklu bulunan HDP'li Selahattin Demirtaş'ın, "Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve 'Kahvaltıya geldik' derdim” açıklmasına yanıt verdi. Akşener, "Haberin tamamını okumadım. Ama şunu söylemek isterim. Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız. Evin en yaşlısı tarafından karşılanır. Sonra kapıdan çıkıp gittikten sonra davanız devam eder. Güneydoğu’nun böyle bir özelliği var" dedi.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Koronada durum iyi değil. Bir kere bütün o kurallara uyuyorum, maske takıyorum, sosyal mesafeye dikkat ediyorum, dikkat etmeyenleri uyarıyorum. El teması kurmuyorum, C vitamini alıyorum. Beslenmeme dikkat ediyorum. Bu hafta zatürre aşısı oldum. Eskiden testi o kadar yaptırmıyordum ama illerden döndükten sonra test yaptırıyorum ekibimle birlikte. Biz açık havada geziyoruz, kapalı alanda toplantı yapmıyorum.

AK Parti’nin yöneticilerinin hiçbir zaman geri adım atmadıkları tek bir konu vardır: Atatürk ve cumhuriyet değerleri. Önce açılım yaptılar, geri adım attılar. Komşularla sıfır sorun dediler, sonra herkesle kavgalı oldular.

Diyanet de Atatürk’ün kurduğu bir kurum ve başında Ali Erbaş isimli biri var. Atatürk’ün kurduğu kurumun başındaki şahıs hepimizin eleştirdiği bir isim. Buradan Erdoğan’a bir önerim var. Ne kadar şehir hastanesi varsa hepsini Ali Erbaş’a bağlasınlar, belli ki çok yetenekli bir isim.

'Bu kadar ah alınır mı?'

Türkiye’de gençlerin araştırmalarda yüzde 70’ine yakını iş bulabilse yurt dışına gidebilecek. O gençler kurumlara müracaat edecekler 90 alacaklar, ama 60 alanı atayacaklar. Siz liyakatın olduğu ülkeyi gençlere sunmazsanız gençler de umudunu kesip yurt dışına giderler.

Milyonlarca gencin umuduyla oynanan bir durum. Daha vahimi var. Rektörlükte ya da belediyelerde özel kalem olarak başlıyorlar, sonra yüksek maaşlarla başka yerler terfi ediyorlar. Bu kadar ah alınır mı?"

'Velilerin sorularını yanıtlayacak bakan yok'

"Eğitim konusu çok enteresan bir durum. Özel okullar ve devlet okulları var. Bunlar açılacak mı belli değil. Öğrencilerin ve velilerin sorularını yanıtlayacak bir bakan ortada yok.

Özel okullarda sektör 1 milyon 440 bin öğrenci almış. Doğrudan ve dolaylı olarak 750 bin eğitim sağlıyor. Yeni kayıtlarda yüzde 80’e varan düşüş var. Bu okullar tedbir alınmadığı durumda kapanır.

Biz ne öneriyoruz? Öğrenci başına 10’ar bin lira işletme kredisi verilmesini istiyoruz. Bir öğrencinin devlete maliyeti 1136 dolar. 10 bin lira verdiğiniz zaman devletin üzerindeki yükü de alırsınız. Ama bunu yapmayacaklar. Yapmayacaklarsa biz yapacağız inşallah. Esnaf nasıl kepenk kapatma durumundaysa aynı şey okullar için de geçerli."

'İdamla işsizliği, yoksulluğun konuşulmasını engelliyorlar'

"İdam sayın Bahçeli’nin de Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde AB uyum yasaları çerçevesinde kaldırıldı. 7 Mayıs 2004 tarihli kanunda idam anayasadaki bütün kanunlarından çıkarıldı. Birinde Başbakan Yardımcısı Bahçeli, diğerinde başbakan Erdoğan, ikisi de bunu AB uyum yasaları için yaptılar.

Burada idam cezasından ziyade ortaklar şunu konuşmalı. Biz Avrupa Birliği yolculuğundan vaz mı geçtik? İkide bir bunun gündeme getirilmesi demek, biz bunu AB uyum yasaları çerçevesinde çıkardılarsa, neden bundan geri döneceklerini izah etmek durumundalar.

Emine Bulut’un evinden çıktığımda da sormuşlardı. Ben de bu tarz cinayetler için getirin kardeşim şahsen destek vereceğim demiştim. Erdoğan getirsinler hemen imzalarım dedi. Zaten sen söylemden milletvekilleri nefes alamıyor ki. Getirsinler biz de kendi aramızda değerlendiririz.

Bu tartışma işsizliği, yoksulluğun, Murat Ağırel’in Müyesser Yıldız’ın Barış Pehlivan’ın tutukluluğunun konuşulmasını engelliyor. Asıl vahim olanı şu: Milletvekilleri hazırlar getirir ama ortada böyle bir şey yok.

Bugün milli irade diyenler milli iradenin içini boşalttılar. çünkü meclisin bir kıymeti kalmadı.

Hukukun üstünlüğü, adaletin tam sağlanması, demokrasinin tam uygulanması, bu ucube sistemden vazgeçildiği, iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistem ile tutuklu gazeteciler sorunu çözülebilir."

İttifak açıklaması

"Türkiye’nin çözülemeyecek meselesi yok sadece tek adamlık yönteminin bitmesi lazım. Hem Sayın Babacan’a hem de sayın Davutoğlu’na hayırlı olsun ziyaretine gittim. Partilerin kuruluş sürecinde bu partilerin demokrasiye katkı sunacaklarını söyleyen bir genel başkanım. Tabii ki aramızda bir siyasi rekabet var.

Bizim ortak özelliğimiz bu ucube sistemin Türkiye’yi yoksullaştırdığı ve dış politikayı kötüye sürüklediği inancımız ve parlamenter sisteme geçiş düşüncemiz. 31 Mart İttifakı sadece İYİ Parti ve CHP arasındaydı. Bu ittifak genişler mi bunlar sonra konuşulacak bir konu. Biz bunu kendi aramızda daha konuşmadık.

Bu sistem Türkiye’yi 2023’e taşıyamaz diye bir öngörüm var. Neyse kartım ortada. Elbette çok isterim cumhurbaşkanlığını. Ama bu sistemden demokratik usullerle kurtulmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum."