Akropolis ve Hürriyet: Gerçek hainleri ve alçakları tanıyalım

Türkiye - Yunanistan çatışmasının körüklendiği şu günlerde Cemil Fuat Hendek, 1970'li yıllarda aşırı sağcı Akropolis gazetesinin o vesileyle kışkırtmalara katılmayan komünistleri vatanı satmakla eleştiren Hürriyet gazetesinin matbaasında basıldığını hatırlatıyor...

Cemil Fuat Hendek

“Alçak Yunan yine vatanımıza göz dikti!” Ve...  “Hain Türkler saldırganlıktan vazgeçmiyor!”

1975-76 yıllarındayız. Almanya’nın Frankfurt kentinde bir rotatif matbaası kurmuş olan Hürriyet gazetesi veryansın ediyor Yunanlılara. Aynı kentte bir de Yunanca gazete var. Yunanistan’da darbe yapan faşist Albaylar Cuntası’nın gayrı resmî sözcüsü olarak bilinen aşırı sağcı “Akropolis”. Hürriyet, bu gazeteden kupürler alıp yayımlıyor. Okuyucular bir bakıyor ki, Akropolis’te, tüm Batı Anadolu’nun Yunanistan topraklarına katıldığı bir harita yayımlanmış. Tabii hakaretin bini bir para. Akropolis de yanıtsız bırakmıyor, Hürriyetin hakaretlerini kopyalıyor, üstüne de “Bakın Türkler bize saldırmaktan ve sövmekten vazgeçmiyor” diye başlık atıyor. Bu karşılıklı atışmalar devam ederken, fabrikalarda çalışan Türkiye ve Yunanistan kökenli işçiler arasında gerginlik yükseliyor; yer yer kavgaya dönüşen tartışmalar oluyor.

Tam bu sıralarda, 1976 Ekim ayında, Frankfurt’ta “Akdenizde Barış ve İşbirliği” konulu çok geniş bir uluslararası konferans toplandı. Frankfurt Havaalanındaki beş yıldızlı otelde bir hafta sonu boyunca düzenlenen konferansa sosyalist ülkeler de dahil olmak üzere resmi ve gayrı resmi kuruluşlar, parti, sendika ve demokratik yığın örgütlerinden (“sivil toplum örgütü” kavramını reddediyorum!) temsilciler katılıyordu. Konferansın yanıcı konularından biri de tabii Kıbrıs idi.

Ben de oraya TKP’yi temsilen katıldım* ve kısa bir konuşma yaptım: Türk ordusunun derhal adadan çekilmesi... EOKA’lı teröristlerin provokasyonlarının, saldırılarının engellenmesi... Yunan hükümetlerinin ada üzerinde hak iddia etmekten vazgeçmesi... İngiliz emperyalizminin adadan tamamen kovulması... Bu içerikteki konuşmamı, “Kıbrıs, Kıbrıslılarındır. Emperyalist oyunlar ve yabancı müdahaleler olmadığı koşullarda her iki ulustan halk barış içinde bir arada yaşayacaktır” diyerek bitirdim. (Tutanaklarda mevcut.)

O gece bir de şenlik düzenlenmiş. O sıralarda, TKP örgütünün etkinlikleri çerçevesinde, profesyonel gruplara taş çıkartacak ustalıkta bir folklor grubu var kentte. Onlar da geceye katıldılar. Yunanistan Komünist Partisi’nin folklor gurubu da... Çok güzel bir ortam oluştu. Her iki gurup sahnede birlikte halk dansları yaptılar, seyircileri coşturdular.

Ertesi gün bir de ne görelim? Hürriyet 250 punto başlıkla olayı aktarmış: “Vatan Hainleri vatanımızı sattı!” Muhabir benim fotoğrafımı yakalayamamış, ama folklor gurubumuzu her açıdan fotoğraflamış. Hürriyet bu kampanyayı birkaç gün üst üste devam ettirdi. Sonunda, Frankfurt Başkonsolosluğu, artık aramızdan ayrılmış olan Naci yoldaşımızın ve folklor grubunda yer alan, çoğu öğrenci olan gençlerin pasaportlarına el koydu. Ortalık karıştı.

Rastlantı bu ya... Bir gece -ne yazık ki o da aramızdan ayrılmış olan- yoldaşımız Armaan, Hürriyet gazetesinde sorumlu müdürle anlaşamadığı için kovulmuş olan bir entertip dizgi ustasıyla tanışmış ve müthiş gerçeği öğrenmiş.

Hemen ertesi gün, Armaan yoldaşımla birlikte teleobjektifli fotoğraf makinelerimizi kuşandığımız gibi soluğu Hürriyet matbaasının önünde aldık. Hürriyet bir süre önce yeni bir rotatif satın almış, fakat henüz binasını yaptıramamıştı. Makine ondüle saçlı, iki tarafı açık bir baraka içinde çalışıyordu. Ve ikimiz orada Hürriyet’in rotatifinin üstünde asıl hainliğin ve alçaklığın fotoğrafını çektik: AKROPOLİS HÜRRİYET’İN MATBAASINDA BASILIYORDU!

Almanya’da genellikle her endüstri bölgesinde küçük bir otel ve lokanta mevcuttur. Orada her iki gazetenin yazı işleri sorumlularının birlikte yemek yediği, şarap içtiği de fotoğraf makinelerimizin vizöründen kaçmadı.

Bu olay üzerine, Yunanlı yoldaşlarımızın bize söylediği -bizim de Türkiye tarafından bildiğimiz- şu gerçek oldu: “Yunanistan’da hükümetler ne zaman dara düşerlerse, ilk yaptıkları Türk düşmanlığı kartını açmaktır.”

O yıllarda Frankfurt’ta yayınladığımız İşçi Birliği gazetemizde bu gerçeği ifşa ettik. Gazeteyi çevre kentlerde de garların önünde ve tüm işçi yurtlarında dağıttık. Bu olay üzerine, Hürriyet’in Yunan düşmanlığından bir süre ses çıkmadığını tahmin etmek zor olmasa gerek...

Yunanlı yoldaşlarımızı anmışken... Her ne zaman yan yana gelsek, saptadığımız bir şey vardı: Sanki Ege’nin iki yakasında, iki ayrı dil konuşan aynı halkın çocuklarıydık...

  • *. Ekte fotoğrafı bulunan İşçi Birliği’nin 20.11.1976 tarihli 39. sayısında aktardığımız haberde illegalite nedeniyle TKP’den bahsetmedik, sadece Türkiye Barış ve Özgürlük Komitesi’nin adını verdik. (Bu fotoğraf TÜSTAV arşivinden alınmıştır.)