AKP TÜİK’in yönetim kadrosunu son iki yıldır neden sürekli değiştiriyor?

TÜİK’e yapılan bu atama, AKP’nin 'işbilmez' ekonomiyi yönetme anlayışının bir parçası mı? Yoksa ufuksuzluğunun, çapsızlığının bir başka yansıması mı?

Fuat Sözen

TÜİK, başta Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) olmak üzere uluslararası kuruluşların standartları ve kurallarına uygun olarak temel istatistikler üreten teknik bir kurum. Üretilen istatistiklerin doğruluğu ve güvenirliliği ülke içindeki geniş toplumsal kesimlerin yanı sıra özellikle uluslararası kuruluşlar açısından da önem taşıyor. 

TÜİK Başkanı AKP döneminin büyük bir kısmında kurum dışından atandı, bu durum başkan yardımcılıkları içinde kısmen doğru. Üretilen istatistiklerde teknik bilgi, donanım ve deneyimin önem taşıması nedeniyle yani zorunluluktan daire başkanlığı, grup başkanlığı gibi yönetici kadrolarına AKP ve önceki iktidarlar çok fazla dokunamamıştı. Ancak Berat Albayrak döneminde, Nisan 2020’de TÜİK’in kurumsal örgütlenmesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile büyük değişikliğe uğradı; TÜİK’in işlevlerini yerine getirmede önem taşıyan daire başkanlarının büyük kısmı görevinden alınarak Kurumun kısmi özerk yapısına bir darbe daha vuruldu.

On beş gün önce TÜİK içinden, A. Kürşad Dosdoğru’nun Başkan olarak atanması kurum içinden ve dışından olumlu olarak değerlendirilmişti. İç ve dış sermaye yanlısı çevreleri bu atamayı olumlu karşılamış, Kasım ayında gerçekleşen yeni ekonomi yönetimi değişikliğinin ekonomiye iç ve dış güveni artırmaya yönelik adımının bir parçası olarak bu atama alkışlanmıştı.       

Kurum dışından TÜİK Başkanı olarak yeni atanan Sait Erdal Dinçer’in AKP’ye oldukça yakın bir profile sahip olduğu gözüküyor. Yeni ekonomi yönetiminin bin bir güçlükle oluşturmaya çabaladığı piyasalara güven verme, piyasalar ile barışık olma ve ekonomide rasyonel karar alma görüntüsüne, algısına bu atama ters düşüyor.

Türkiye kapitalizminin önemli bir darboğazdan geçtiği dolayısıyla uluslararası sermaye çevrelerine daha fazla güven vermesinin gerektiği bugünlerde TÜİK’e yapılan bu atama, AKP’nin “işbilmez” ekonomiyi yönetme anlayışının bir parçası mı? Yoksa ufuksuzluğunun, çapsızlığının bir başka yansıması mı? Yoksa toplumsal hayatın ve ekonominin hemen her alanına yönelik çok sayıda istatistik üreten TÜİK’in Türkiye’yi toz pembe göstersin diye AKP’nin izlediği daha uzun erimli bir politika mı?