AKP: Macron'un 'Erdoğan'ı uyardım' gibisinden cümleleri doğru değil

AKP Sözcüsü Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un 'Ben Erdoğan'ı uyardım' şeklinde cümleler kurduğunu ancak bunun doğru olmadığını söyledi.

Haber Merkezi

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. 

Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

'Ermenistan işgalcidir'

-Haksız ve hukuksuz saldırı karşısında Azerbaycan'ın ortaya koyduğu vatan savunması tüm safhalarıyla izlediğimiz bir süreç olarak devam ediyor. Bir yöntem olarak bazıları ateşkes mekanizmasını kullanmaya çalıştılar. Ateşkes Ermeniler tarafından hemen ihlal edildi. Böylece bir kere daha Ermenistan'ın diplomasi, siyasi müzakere istemeyen, saldırganlıkla işi bitirmek isteyen taraf olduğu görüldü. 23 Ekim itibarıyla Ermenistan'ın Azerbaycan'daki sivil yerleşim yerlerine saldırması sonucunda 63 sivil hayatını kaybetti, 219 Azerbaycan Türkü kardeşimiz yaralandı. 

-Bizim açımızdan Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü kırmızı çizgimizdir. Ermenistan saldırgan taraftır. Cumhurbaşkanımız her tarafta sn. Cumhurbaşkanı Aliyev'le görüşerek desteğini yineliyor. 18-20 Ekim tarihlerinde Meclis Başkanı Şentop Bakü'yü ziyaret ederek Türkiye'nin Azerbaycan'a desteğini göstermiştir. Çözüm bulmak isteyenlerin ilk olarak Ermenistan'ın işgalini masaya yatırması gerekiyor. Karabağ Azerbaycan'ın toprağıdır, Ermenistan orada işgalcidir. Azerbaycan vatan savunması yapmaktadır.

Doğu Akdeniz açıklaması

-Şu anda Oruç Reis 25 Ekim - 4 Kasım sismik araştırma icra edeceği bir bölge söz konusu. Burası Yunanistan'a 440, ülkemize ise 130 km uzaklıktadır. Uluslararası hukukun işaret ettiği gibi Türkiye hukuki temelde haklarını savunmaktadır. Yunanistan ise maksimalist tezlerin peşinden koşmaktadır. Müzakereler söz konusu oluyor zaman zaman. Sahada fiili bir durum yaratmak gibi bir tutumdan söz ederse Yunanistan, müzakere kapımız her zaman açıktır. Türkiye Cumhuriyeti bir müzakere devletidir. Ama sahada fiili bir durum ortaya koydukları zaman cevabı verilir.

-Esas olan ilke Atatürk'ün ifade ettiği gibi 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesidir. Türkiye ile meselelerini müzakere yoluyla çözmek isteyenler için Türk diplomatları dünyanın en yüksek müzakere deneyimine sahiptirler. Her zaman kazan-kazan formülüyle birlikte Türkiye'nin diplomasi ekolünün bölgesel ve küresel barıştan yana çok ciddi sonuçlar üretebildiği görülmektedir. Müzakereyi bir istismar aracı olarak kullananlar varsa TC'nin buradaki kararlılığı esastır.

-Yunanistan Girit Adası'nın kuzeyine doğru birtakım çalışmalar yapacağını söyleyerek Libya'nın haklarını da ihlal etmiş oluyor. Türkiye baştan beri Libya'daki krizin askeri çözüm yerine BMGK kararları doğrultusunda Libyalılar arasında yürütülecek bir süreçten geçtiğini ifade etti. Fransa'nın darbeci Hafter'e nasıl destek verdiğini biliyoruz. Libyalılar'ın sahipleneceği bir çözümün ortaya çıkması konusunda herkesin hassas olması gerekiyor. 5+5 komisyon toplantıları sonucu Cenevre'de 23 Ekim'de bir ateşkes imzalandı. Bunu kimin bozacağı görülecek. Libya'nın toprak bütünlüğü ve Libyalılar'ın sahipleneceği bir çözüm konusundaki hassasiyetimizi sürdürüyoruz.

'S-400 kullanımı Türkiye'nin NATO üyeliğiyle çelişen bir durum değildir'

-NATO Türkiye'nin bu ihtiyacı söz konusu olduğunda Türkiye'nin yardımına etkili şekilde koşamamıştır. S-400 tedariki bir tercih olarak değil, Türkiye'nin güvenliğinin bir gereği, bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin NATO üyeliğini sorgulamaya çalışıyorlar. Türkiye NATO içerisinde çok önemli bir güçtür. S-400 kullanımı Türkiye'nin NATO üyeliğiyle çelişen bir durum değildir. Müttefiklerimizin herhangi bir şekilde tehdit veya taciz diliyle kullanılması şimdiye kadar olan kazanımlara uygun bir tablo ortaya çıkarmıyor.

'Macron, Cumhurbaşkanımızı uyaramaz'

-Gerilimi tırmandırma politikası izliyor her seferinde Macron. Macron zaman zaman konuşmalarında 'Ben Erdoğan'ı uyardım' gibisinden cümleler kuruyor. Bu cümlelerin hiçbirisi doğru değil. Macron Sn. Cumhurbaşkanımıza hiçbir zaman o cümleleri kurmamıştır, kuramaz. Cumhurbaşkanımızı kapalı veya açık bir ortamda uyaramaz. Kendi kafasında bir senaryo yazıyor ve o senaryoları bir propaganda gibi kullanmaya çalışıyor. Macron'un Libya'daki politikası çöktükten sonra Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanımızı hedef alan bir tutum içerisine giriyor.  O sözler gerçek olmadığı gibi şu anda uyguladığı dış politika da gerçekçi değil, başarılı olması söz konusu değil. Akdeniz'e gemi, uçak göndererek gövde gösterisi yapmaya çalışıyor ama hiçbir sonucu yok. 

-Libya'da uyguladığı yanlış politikaların neticesi yine toplu mezarlar oldu. Bununla yüzleşmesi gerekirken Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'yi hedef almaya çalışıyor. 'Fransa İslamı'ndan bahsediyor. Kendi kafasına göre dinleri, insanları bir mühendislik faaliyetinden geçirmeye çalışıyor.  İslam düşmanlığını, antisemitizmi kışkırtan sözlerdir bunlar. DAEŞ gibi örgütlere ideolojik mühimmat sağlar Macron'un bu sözleri. Avrupa'daki demokratik değerleri de incitir. Laik devret kavramı çok merkezi vurguya sahip bir kavramdır. Bu kavrama bu kadar referans verilen bir ülkede 'Fransa İslamı'ndan söz etmesi büyük bir basiretsizliktir. Avrupa'daki Müslümanları taciz etmek, camilere saldırmak sadece ve sadece oradaki ırkçıların işine, Avrupa'daki demokrasiyi yok etmek isteyen faşistlerin, DAEŞ gibi örgütlerin işine yarar. Avrupalı Müslümanlar, Avrupa demokratik toplumlarının ayrılmaz bir parçasıdır.

Hatay'daki patlamaya ilişkin açıklama

-Yakından takip ediyoruz. Güvenlik güçlerimizi tebrik ediyoruz. Belli ki bunların yaptığı hazırlık büyük bir katliama imza atmaktı. Paramotorla geliyorlar. Bu eğitimin PKK içerisinde gerçekleşmesi mümkün değil. Onlara bu cihazları ve eğitimi kim veriyor? Bu Türkiye'nin bilgisi dahilindedir. Güvenlik güçlerimizin rahatça işlerini sürdürebilmesi için bununla ilgili bir şey söylemiyorum.  Burada yapılan çalışmalar güvenlik güçlerimizin çok kararlı ve titiz çalışmaları sonucu gerçekleşti. Dolayısıyla PKK burada yeni bir hat oluşturamadı. Fakat geliş biçimleri arkalarında bir desteğin olduğunu gösteriyor. Türkiye'deki güvenlik güçleri Türkiye'nin güvenliğini koruyacak kararlılığa ve dikkate sahiptir. Bu eylem püskürtülmüştür. Bundan sonraki eylemler için de her türlü hazırlık yapılacaktır.

Kılıçdaroğlu'na 'Emine Erdoğan' yanıtı

-Kılıçdaroğlu bir siyasetçi. Bir siyasetçiye hanımefendi üzerinden siyaset yapmak yakışmıyor. Bugün hanımefendi ile ilgili kurduğu cümleler son derece yakışıksız cümleler. Siyasetçinin muhatabı siyasetçidir. Söyleyeceği bir şey varsa söyler, biz de cevabını veririz. Siyasi polemikleri aileye taşımak, hanımefendiye taşımak son derece yakışıksız bir durumdur. Bunu şiddetle kınıyoruz. Kadına yönelik şiddetin fiziksel şiddetten ibaret olmadığını, sözel şiddetin bunun parçası olduğunu çeşitli kerelerde ifade ediyoruz. Aileler üzerinden, kadınlar üzerinden siyaset yapma tavrı doğrudan şiddettir. Saygısızca bir yaklaşımdır. 

-Allah'tan kimse bu siyasetçiyi örnek almıyor. Örnek alıp siyasetlerini aileler, eşler üzerinden yapmaya çalışsa ne kadar çirkin bir siyaset ortaya çıkar. Libya'yla ilgili, Suriye'yle ilgili politikamız konusunda Kılıçdaroğlu'nun hükümetimize karşı kullandığı tezlerin bir kısmı Fransa'nın tezleriyle aynıydı. Fransız siyasi tezlerini kullanmaktan vazgeçerek boykota katılabilir. Bir siyasetçinin dil haznesi bu kadar zayıf olabilir mi? Bir derdi varsa bunu saygısızlık yapmayacak birtakım cümlelerle ortaya koyabilir. Ama tutup doğrudan hakaret ediyor. Yanlış bulduğu bir şey varsa tabii ki eleştirebilir ama doğrudan hakaret diline kaçıyor. İstanbul Valisi son derece deneyimli, birikimli ve iyi bir kamu idarecisi arkadaşımızdır.