Adil yargılamada 'sayın…' taraflılığı

Eski AYM raportörü Ali Rıza Aydın, Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan bir iddianamede 'müşteki' olan AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in isminin başına ‘sayın’ yazılmasını, yargının genel durumunu da gözeterek soL'a yorumladı.

Ali Rıza Aydın

Uluorta kullanıldığında anlamını kaybedecek olan bir sözcükten bahsediyoruz. Ama asıl anlam kaybı uluorta kullanımından çok çıkar ilişkilerinde sıklıkla aracı olarak kullanmayla ya da birilerine veya çevreye özel mesaj vermek amacıyla dile düşürmeyle başlıyor.

Bir iddianamede, ki zaman zaman mahkeme kararlarında da kullanıldığını görüyoruz, kullanıldığı zamansa anlamla birlikte işlev değişikliğine de uğruyor. Bir kere adil yargılama hakkının kullanımında sav, savunma ve karar sacayağında silahların eşitliği dediğimiz tarafların eşitliği söz konusu. Anayasada buna bağımsızlık diyoruz. AKP tarafsızlığı da ekledi. İddianamede müştekiye sayın demek karar makamına “iddia ediyorum ama bilginiz olsun taraflıdır, bağımsız davranmayın” anlamına gelir.

Yargı Etiği İlkeleri, tüm dünyadaki yargıç ve savcılar için konuya tüm taraflarıyla bakar. Ne yargıç ve savcı en ufak bir etki altında kalmalı ne de dava tarafları iddia ve savunma makamlarının en küçüğünden bile olsa etki altında olduğunu hissetmeli. İlke budur. Aksi bağımsızlığı da tarafsızlığı da bozar.

Yargıda yaşanan yanlılık, AKP dönemine de düzene de uygun yürüyor. Hizmete amade yargıya özel mesaj da verilmiş oluyor. Patron işçi uyuşmazlığında patrona sayın deyip işçiye ismiyle hitap eden yargıçlarla da karşılaşıyoruz. Dinsel simge olan türbanı mahkemelerde, duruşmada takan savcı ve yargıçlar var. Cumhurbaşkanına hakaret davalarında da benzer yanlılığı görüyoruz. Geçmişte “TC Adalet Bakanlığı …. Mahkemesi” antetli karar da, ben Adalet Bakanlığında çalışıyorum diyen kürsü yargıcı da gördük.

Asıl sorunsa yargının sınıfsal olduğunu bilmemesi ya da bilmezden gelmesi, öyle eğitiliyorlar. Sayın denilen taraf egemen tarafsa sömürülen ve ezilenin, haksızlığa uğrayanın zaten olmayan adalet arayışı daha baştan adaletsizlik olarak ilan ediliyor.

Örneğimizde sınıfsallığını ve taraflılığını gizlemeyen bir iddianame var. Bir yandan da çaresizliğin, umutsuzluğun, korkunun şark kurnazlığıyla dışa vurumu var. Yani oyun açık seçik oynanıyor adına da adalet deniliyor.

Adaletsizliğin kaynağı olan kapitalist düzende adalet yanılsaması zaten var. Şimdi buna bile ihtiyaç duyulmuyor. Komedi içeren bu tür örnekler çürümenin dışavurumu. Bu kadar da olmaz denilen oyunlar düzeni anlatmada aracı oluyor ama örtülü oyunları da deşifre etmek şart. Yargının çürümesi, düzenin çürümesine koşut ilerliyor. Sömürü düzeninde bağımsız yargı arayışlarına verilecek yanıtın, bağımsız yargıyı bozan bu tür açık oyunlar yerine düzen hedef alınarak yapılması şart.