ABD Belarus halkını yaptırımlarla tehdit ediyor

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, 'seçimlerden inanılmaz derecede rahatsız olduğunu ve daha özgür ve daha adil olmadığı için derin hayal kırıklığına uğradığını' söyleyerek Belarus'a yaptırım uygulanabileceğini söyledi. Yaptırımlar ABD'nin rejim değişikiğini zorlama politikası olarak uygulanırken ülkenin halkının ağır bedeller ödemesine neden oluyor.

Dış Haberler

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD'nin Belarus'taki güncel olaylar nedeniyle ülkeye yaptırım uygulama olasılığını değerlendireceğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığına bağlı medya kuruluşu Özgür Avrupa Radyosu'na verdiği demeçte Pompeo, ABD-Belarus ilişkilerinde, ABD petrolünün Belarus'a sevkiyatı ve sevkıyatıyla ilgili olarak yapılan olası değişiklikler hakkındaki soruya yanıt olarak, "Bunun üzerinden çalışmamız gerekecek" dedi ve "Seçimden inanılmaz derecede rahatsız olduk ve daha özgür ve daha adil olmadığı için derin hayal kırıklığına uğradık. Bu davranışı daha önce görmüştük ve bunun böyle gerçekleştiğine üzüldük." dedi.

Belarus'a yaptırımların masada olduğunu söyleyen Pompeo,"Uygun cevabın ne olduğuna karar vermedik, ancak size şunu söyleyebilirim: Avrupalı ​​arkadaşlarımızla, burada olup bitenler hakkında eşit derecede endişe duyan, özgürlüğü seven arkadaşlarımızla birlikte çalışacağız. Belarus halkının iyiliğini istiyoruz ve biz de buna uygun önlemler alacağız" dedi.

Belarus'ta, 9 Ağustos'ta cumhurbaşkanlığı seçimini takiben görevdeki Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko yüzde 80.08 oy aldı. Ana rakibi olarak kabul edilen Svetlana Tihanovskaya yüzde 10.09 ile ikinci oldu. Kendisini seçilmiş devlet başkanı olarak kabul ederek bu sonuçları tanımadığını belirterek Tihanovskaya, Merkez Seçim Kurulu'na şikayette bulundu. 9 Ağustos akşamı seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından, Minsk şehir merkezinde ve ülkenin diğer bölgelerinde protestolar patlak verdi.

ABD'nin yaptırımlarının Belarus halkına olacak potansiyel zararıysa aşikar. ABD, Venezuela'ya, 2017'den bu yana, ekonominin para birimine erişimini büyük ölçüde kısıtlayan bir petrol ve finansal ambargo uyguladı. Bu Ocak ayı son petrol yaptırımlarından sonra, petrol üretimi günlük 400.000 varil düşerek 8 milyar dolarlık ihracat geliri elde etti. Ticaret ortağı verilerine dayanan hesaplamalarıma göre, ithalat geçen yıla göre yüzde 50'den fazla düştü ve şu anda 2012 seviyelerinin onda birinden daha az duruyor.

Yaptırımlar, ABD'nin diğer ülkelerde rejim değişikliğini zorlamak adı altında ülkeleri ve halklarını cezalandırmak için kullandığı yöntemlerden biri. ABD yaptırımları genellikle insan hakları kisvesi altında empoze edilse de sözde korumayı hedeflediği insanlara zarar vermekte. Venezuela'da yaptırımların artması, ordunun rejime desteğini kırmayı amaçlayan "azami baskı" stratejisinin bir parçasıydı. Venezuela'ya yönelik ABD'nin stratejisi işe yaramamış olsa da bunun bedelini Venezuela halkı ödemiş oldu.

ABD yaptırımları her ne kadar ilk elden rejim değişikliğini zorlamak amacıyla uygulansa da bu konuda herhangi bir başarı kaydedilmiş değil.

Benzer olarak IŞİD ve türevi cihatçı çetelere karşı verdiği savaş esnasında Suriye ABD'nin yaptırımlarının hedefi oldu. Suriye'ye yönelik en son yaptırım dalgası olan "Sezar Yasası", savaşın yıktığı ülkenin yeniden inşaasını önlemek için getirilmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus, 17 Haziran'da yürürlülüğe giren Sezar Yasası'na dair "Bugün Sezar Yasası kapsamında Esad rejimine karşı sürekli bir yaptırım kampanyası başlatıyoruz. Bugün hedeflenen kişi ve birimler çatışmaya barışçıl, politik bir çözümün önlenmesinde kilit rol oynadı.” demişti. Söz konusu yaptırımlar Suriye menşeli kurumlarla iş yapan her türlü kurumu yaptırımlara maruz bırakmakla tehdit ediyordu. Suriye'nin savaş sonrası yeniden yapılanma çabalarını doğrudan hedef alıyor, buna en güncel örnekse Suriye'nin yeniden inşaası için faaliyetlere dahil olan BAE menşeli firmaların ABD Dışişleri tarafından doğrudan tehdit edilmesi oldu.

Suriye'ye yönelik mevcut tüm yaptırımlar, Suriye halkına istikrar, gıda, su, elektrik, yakıt, gelir, sağlık, temel altyapı ve temel hizmetlerin onarımı ve bakımını önlemek hedefiyle yürürlülüğe konuldu.

Kore'deyse yaptırımların sonucunda Pyongyang Merkezi Hastanesi'nin inşaatının aksaması ve yaşanan ekonomik sıkıntılar ve kıtlık Batı medyasında ABD'nin yaptırımlarının başarısı olarak kendisine yer bulmuştu.