6 yıl sonra gelen ‘nikah ayarlı’ operasyon

2014 yılında 46 kişinin yaşamını yitirdiği, 682 kişinin yaralandığı 6-7 Ekim eylemlerine ilişkin dikkat çeken bir operasyona imza atıldı. 2015 yılının ekim ayında başlatılan soruşturma, aradan 4 yıl geçtikten sonra ilk kez geçen yıl Demirtaş’ın tahliyesini engellemek için yeniden gündeme gelmişti. Atılan son adım, savcının Saray’a nikah ziyareti sonrasında geldi.

Haber Merkezi

AKP’nin kısa bir süre ara verilen operasyonlar dönemi dün sabah saatlerinde atılan üç ayrı adımla sonlandı. 

Önce çok sayıda HDP’li yöneticiye yönelik ev baskınları düzenlendi, aynı anda “İsimsizler Hareketi” operasyonu başladı ve yine çok sayıda isim gözaltına alındı.

Operasyonlardan ilki için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan açıklamada, 6-7 Ekim Kobani eylemleri dolayısıyla gözaltıların yaşandığı duyuruldu.

Soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen isimlerden bazıları HDP Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Nazmi Gür, HDP eski MYK Üyesi Can Memiş, Emine Ayna, Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Beyza Üstün, Alp Altınörs, HDP RTÜK Üyesi Ali Ürküt ve Ayla Akat Ata oldu.

Düzenlenen diğer operasyonun “İsimsizler Hareketi”ne yönelik olduğu belirtildi, Tamer Doğan, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) sözcüsü Perihan Koca, yazar Temel Demirer, gazeteci Zeynep Kuray, Hakan Gülseven, Özen Kulaçoğlu ve oyuncu Defne Halman gözaltına alındı.

‘Nikah ayarlı’ operasyon

HDP’ye yönelik operasyona imza atan isim “Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman” oldu.

Geçtiğimiz hafta evlenen savcı Kocaman’ın nikah şahitleri Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muharrem Akkaya, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu olmuş, Kocaman nikah sonrası hediyesini almak üzere Saray’a gitmişti.

Kocaman’ın bu nikahtan sadece 6 gün sonra attığı operasyon adımı, operasyonun “nikah ayarlı” olduğu yorumlarına neden oldu. HDP ve CHP’den operasyona ilişkin yapılan ilk açıklamada bu olaya dikkat çekildi, tepki gösterildi.

Kobani: Neler olmuştu?

PYD kontrolündeki Kobani’nin 2014 yılında IŞİD tarafından kuşatılması sonrası dönemin PYD lideri Salih Müslim Türkiye’ye gelmiş, 4 Ekim tarihinde Ahmet Davutoğlu ile görüşmüştü.

O süreçte Demirtaş da çeşitli açıklamalar yaparken, kuşatmaya karşı Kobani’ye destek istemiş, “Umut ediyoruz ki hükümetin 'Kobanê düşmeyecek', 'Kobanê'ye her türlü desteği sunacağız' mesajı yerine gelir. Umuyoruz ki hatalı politikalar Kobanê'nin kapısından geri döner. Bugün birbirini tehdit etme günü değildir. İstenilen bir barış süreci yürüyecekse Sayın Öcalan'ın çağrısı çok açıktır. Kobanê ile süreç birbirinden bağımsız değildir. Eğer içerdeki barışı kalıcı hale getirmek istiyorsanız, o halde Kobanê'yi yalnız bırakmayın” açıklamasında bulunmuştu.

AKP’den yanıt: ÖSO ile birlikte davranacaktınız…

Bu açıklamalar ve yapılan görüşmeler sonrası AKP’den bir destek gelmemiş, Müslim ile görüşen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “Benim dışişleri bakanlığım döneminde Dışişleri Müsteşar Yardımcımız, Salih Müslim ile görüştü. Ne yazık ki o zaman yapılan hataların bedelini şimdi Kobani’de Kürt kardeşlerimiz ödüyor. O zaman PYD’ye söylenen çok açık bir mesaj vardı: ÖSO ile birlikte davranın. Kuzey kuşağında teröre ve rejime izin vermeyin, birlikte çalışın. Aranıza mesafe koyun ve Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirin. Eğer bunlar yapılmış olsaydı; ÖSO ile PYD, Suriye muhalefetine katılmış olsaydı rejimle işbirliği yapmak yerine, IŞİD alanda böylesine, bu kadar bir güç bulamazdı” demişti.

Sürecin kırılma noktası ise Erdoğan’ın 7 Ekim’de yaptığı “Şu anda Kobani'de düştü, düşüyor” açıklaması oldu.

46 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı

AKP’nin Kobani’ye desteğe yanaşmaması, Erdoğan’ın “Kobani düştü düşecek” açıklamasıyla birleşince birçok kentte AKP’ye yönelik protesto, Kobani’ye yönelik destek eylemleri yapıldı.

Sonrasında 6 Ekim akşamı HDP’den “acil çağrı” notuyla kısa bir açıklama yapıldı ve “Kobane’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz” denildi.

Bu çağrının ardından ülke genelinde birçok ilde eylemler düzenlenirken, bu eylemler sırasında sert polis saldırıları yaşandı çok sayıda kişi gözaltına alındı.

HDP’liler ile ülkücüler ve Hüda-Par üyeleri arasında da yer yer çatışmalar yaşanırken, eylemler sonrasında iki gün içinde çok sayıda kişi yaşamını yitirdi.

Soruşturma bir yıl sonra başladı, operasyon 6 yıl sonra geldi

Söz konusu eylemlerin ardından HDP’ye yönelik soruşturmanın tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Dünkü operasyona dayanak gösterilen soruşturma bundan tam 5 yıl önce, 22 Ekim 2015’te başlatılmıştı.

"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu”, 6-7 Ekim eylemleri nedeniyle HDP MYK üyeleri hakkında soruşturma başlatmıştı.ü

Soruşturma sonrası Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda HDP yöneticisi tutuklandı.

Bu tutuklamanın ardından 2019 yılında Demirtaş hakkında verilen tahliye kararı, yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ve yine Kobani eylemleri dolayısıyla açılan ayrı bir soruşturma kapsamında verilen tutuklama kararıyla bozuldu.

Talimatı Erdoğan vermişti

Erdoğan bu tutuklama kararı sonrası ABD seyahati öncesi bir açıklama yapmış ve adeta talimat da vererek “Bu ülkede katil aranıyorsa bunların adresini aramaya gerek yok. Bunlar, parlamentoya kadar sızmışlar. Sokağa insanları çağırıp ondan sonra Diyarbakır’da 53 evladımızı öldürenleri bu millet unutmuyor ve unutmayacaktır da. Sonuna kadar bu işin takipçisiyiz, takipçisi olacağız. Bunları bırakamayız. Eğer biz bırakırsak ebedi alemde şehitlerimiz bize bunun hesabını sorar. Bu topraklar rastgele topraklar değil” ifadesini kullanmıştı.