2020 Türkiye ekonomisi için kaybedilmiş bir yıl olacak

Yaşanan gelişmeler 2020 yılının üretim, tüketim, istihdam, refah açısından Türkiye ekonomisi için tamamen kaybedilmiş bir yıl olacağını gösteriyor.

Fuat Sözen

TÜİK, Nisan-Haziran 2020 yılı (2.çeyrek) milli gelir (GSYH) verilerini yayımladı. Ekonomi 2020 yılının ikinci çeyreğinde sabit fiyatlarla %-9,9 oranında küçüldü. Son iki çeyrek dönemdir likidite ve kredi hacmi artışıyla sürdürülen, düşük faiz ve kur baskısıyla desteklenen tüketim kaynaklı ekonomik büyüme, bu çeyrekte salgın koşullarının etkisiyle büyük bir daralmaya dönüştü.

TÜİK geçen yıl çeşitli istatistik hesaplamalarında yaptığı değişikliklere bağlı olarak bu yıl Ulusal Hesaplar sisteminde revizyon yaptı. Yapılan bu revizyon GSYH'nin geçmiş dönemlerine ilişkin verilerin bazılarında önemli farklılıklara neden oldu. 2.çeyrek dönemsel milli gelir istatistiklerine ilaveten 2019 yıllık GSYH verileri ile birlikte bu revizyonlarda yayımlandı.

Nisan ve Mayıs aylarında salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalar sanayi ve hizmetler sektörlerinde ekonominin önemli ölçüde küçülmesine neden oldu. Kısıtlamaların en yoğun uygulandığı bu dönemde emekçiler sanayi üretim yerlerinde salgının zorlu koşullarında çalışmak zorunda bırakıldı. Buna rağmen talep yetersizliği, tedarik zincirlerinde yaşanan zorluklar gibi nedenlerin de etkisiyle sanayi üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre önemli ölçüde azaldı.

Pandemi nedeniyle 2020 yılının 2. çeyreğinde dünyada bütün ekonomiler ciddi boyutlarda küçülme yaşadılar. Dünya toplam üretiminde önemli paya sahip olan bazı ülkelerin yaşadıkları ekonomik daralmanın boyutları aşağıdaki grafikten görülebilir. 1929 Büyük Buhran döneminden bu yana dünya kapitalizmi en derin krizini yaşıyor, yaşanan krizin süresi, derinliği, çıkışı ve toparlanmasına yönelik ciddi belirsizlikler bulunuyor.

* Çin ekonomisi salgından 2020 ilk çeyreğinde daha fazla etkilendi, bu dönemde -6,8 oranında küçüldü.

Üretim Yöntemiyle Milli Gelir

Ekonomiyi canlandırmaya yönelik şişirilen kredi hacmine, düşük tutulan faizlere, baskı altındaki kurlara karşın salgının da etkisiyle toplam üretimde ciddi düşüş yaşanmıştır. Bir önceki yılın aynı döneminde büyümenin eksi %1,7 gibi negatif değer olduğu düşünüldüğünde, baz etkisi nedeniyle bu çeyrekte üretimdeki küçülmenin boyutları gerçekte daha büyüktür.

2020 yılı ikinci çeyreğinde sadece tarım sektöründe yüzde 4,0'lük üretim artışı olduğu, sanayi ve hizmetler sektörlerinde ciddi daralmalar yaşandığı gözleniyor. Hizmetler sektörünün iktisadi faaliyet kollarında büyüme oranları salgından kaynaklanan nedenler ile önemli ölçüde farklılıklar gösteriyor. Finans ve sigorta, bilgi ve iletişim gibi alt sektörlerde kayda değer üretim artışları varken diğer bazı hizmet sektörlerinde eksi yüzde 25'lere varan daralmalar yaşandığı görülüyor. Hizmetler sektöründe bu çeyrekteki toplam üretim yüzde -10,3 oranında gerilemiştir. İnşaat sektöründeki küçülme ise yüzde -2,7 ile daha düşüktür.

Kısıtlamaların en yoğun uygulandığı aylarda emekçiler sanayi üretim yerlerinde çalışmak zorunda bırakılmalarına karşın sanayi üretiminde iç ve dış talep yetersizliği, üretim zincirlerindeki sorunlardan dolayı yüzde 16,5 oranında büyük daralma yaşanmıştır.

Aşağıdaki tablo, üretim ve harcama yöntemiyle hesaplanan GSYH sektörel büyüme hızlarını göstermektedir.

Sektörel büyüme hızları

Harcama Yöntemiyle Milli Gelir

İç talebi oluşturan tüketim ve yatırım harcamalarının her ikisinin de önemli ölçüde azaldığı görülüyor. GSYH içinde önemli bir paya sahip olan özel tüketimdeki eksi 8,6 oranındaki azalış bu dönemde ekonomide yaşanan daralmada büyük bir paya sahiptir.

Genelde tüketim kaynaklı büyüyen Türkiye ekonomisi, Cumhuriyet döneminin tüketim kaynaklı en büyük daralmalarından birini bu dönemde yaşamıştır.

Sabit sermaye yatırımları ise 6,1 oranında azalmıştır, sabit sermaye yatırımları son iki yıldır gerilemesini sürdürmektedir. Bu çeyrekte inşaat yatırım harcamalarındaki gerilemenin oldukça yüksek olduğu görülüyor.

İhracat ve ithalatın toplamından oluşan dış talepteki gelişmelere baktığımızda iç talep gibi dış talepte de büyük küçülme yaşanmıştır. Pandeminin yurtiçi ve yurtdışı talepte yarattığı şok düşüş ihracatı bu dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre eksi %35,3 oranında azaltmıştır. İthalattaki düşüş ise eksi %6,3'tür. Dolayısıyla dış talep iç talep gibi büyümeyi negatif yönde etkilemiştir. Dış talebin GSYH büyümesine katkısı eksi 7,8 düzeyinde olmuştur.

Türkiye ekonomisinde 2018 krizinin etkileri devam ederken pandeminin yarattığı ciddi sorunlar hem arz hem de talep yönlü ciddi şoklarla karşı karşıya kalınmasına neden oluyor.

Yaşanan gelişmeler 2020 yılının üretim, tüketim, istihdam, refah açısından Türkiye ekonomisi için tamamen kaybedilmiş bir yıl olacağını gösteriyor.

2020 yılı için uluslararası kuruluşlar tarafından dünya ekonomisi için yapılan değerlendirmeler ve bunun Türkiye ekonomisine olası etkileri için şunlar söylenebilir:

  • Dünya Bankası'nın en son yaptığı 2020 yılı Türkiye için büyüme tahmini eksi %3,8'dir.
  • Yine Dünya Bankası'nın 2020 yılı dünya büyüme tahmini eksi %5,2'dir.
  • Pandemi nedeniyle dünya kapitalist sisteminde yaşanan resesyondan çıkışın uzun süreceği ve ekonomik toparlanmanın yavaş olacağı öngörülmektedir.
  • Kriz, düşük gelirli emekçileri ve ülkeleri daha varlıklı olanlara göre daha sert vuracaktır. Dünya Bankası’nın tahmini, küresel ölçekte yaklaşık 60 milyon kişinin pandemi nedeniyle aşırı yoksulluğa sürükleneceği yönündedir.
  • Dünya Ticaret Örgütü pandemi nedeniyle 2020 yılında küresel ticaretin yüzde 13-32 arasında küçüleceğini öngörüyor. Sonuç şayet bu değer aralığının ortalarında bir yerlerde olursa 1930’ların başından, Büyük Buhran'dan bu yana dünya ticaret hacmi için en kötü yılı olacaktır. Bu durumdan Türkiye'nin ihracat hacminin olumsuz yönde etkilenmesi beklenir.
  • OECD tarafından uluslararası turizm gelirlerinin bu yıl %60 oranında düşeceği tahmin ediliyor. Bunun Türkiye ekonomisi için dramatik sonuçları olacak.