2013-2019 arasında emeklilik çağında çalışan en az 1925 işçi yaşamını yitirdi

2013-2019 yılları arasında ‘emeklilik çağında çalışan’ en az 1925 işçi (50 yaş üstü ücretli) iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), emeklilik çağında çalışan işçiler iş cinayeti raporunu açıkladı.

Türkiye'de 2013-2019 yılları arasında 'emeklilik çağında çalışan' en az 1925 işçi (50 yaş üstü ücretli) iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 2013-14'te tüm ücretli iş cinayetlerinin yüzde 13-14'ünü 50 yaş üzeri işçiler oluştururken son yıllarda bu oran yüzde 19'a yükseldi. Yani bugün hayatını kaybeden her 5 işçiden 1'i emeklilik çağında çalışıyor.

'Ücretli' can kayıplarını baz aldıkları kaydedilen raporda; "Ancak kendi nam ve hesabına, sabahtan akşama aile emeği ile çalışan çiftçi ve esnafların durumuna da mutlaka değinmemiz gerekiyor. Yine 2013-2019 yılları arasında 50 yaş üzeri 926 çiftçi ve esnaf da çalışırken yaşamını yitirdi. Karşılıklı olarak istihdamın değiştiğinin de altını çizmeliyiz. Yani çiftçilik yapıp geçinemeyen ve işçi ordusuna katılanlar olduğu gibi emekli olduktan sonra geçinemeyip esnaflığa, çiftçiliğe başlayan işçilerin olması gibi. Bu anlamda ölümlerin 'en az' olduğunun tekrar altını çizmeliyiz" denildi.

'Emeklilik çağında çalışan işçiler ölüyor'

İş cinayetlerinin 1713'ü 51-64 yaş aralığındayken 212'si ise 65 yaş ve üzerinde. 65 yaşının üzerinde bile çalışırken ölenler yani 'yaşlı işçiler', emeklilik çağında çalışan işçilerin yüzde 11'i gibi yüksek bir orana sahip.

Emeklilik çağındaki iş cinayetleri en çok inşaat, taşımacılık, tarım, belediye/genel işler, ticaret/büro, madencilik, metal, gemi/tersane, konaklama, gıda, güvenlik, enerji, ağaç, kimya, tekstil ve cam işkollarında gerçekleşti. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise en çok can kaybı tarım işkolunda.

Yoksulluk ve yasal düzenlemelerle emeklilik hakkının fiilen ortadan kaldırılması 50 yaş üzeri işçileri güvencesiz çalışma koşullarına itmiş ve güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağı haline getirmiştir. Diğer yandan can kayıplarının en çok gerçekleştiği işkollarında (inşaat, taşımacılık, tarım) sigortasız çalışmak ya da sigortanın düzensiz yatmasından dolayı emekli olmak zordur. Diğer yandan başka mesleklerden emekli olup geçinemeyen ve yaşa takılanlar da özellikle inşaatta çalışmakta, şoförlük yapmakta, mevsimlik tarım işçisi olmakta ya da katı atık toplayarak hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır.

En fazla ölüm nedeni trafik/servis kazası, yüksekten düşme, kalp krizi ve ezilme/göçüktür. Trafik kazaları taşımacılık ve tarım işkolunda; yüksekten düşmeler inşaatta; ezilmeler inşaat, tarımda ve sanayide sık rastlanan nedenlerdir. Ancak dikkat çeken husus bütün işkollarında 'emeklilik çağında çalışan işçi'leri 'yatay' olarak kesen neden olan kalp krizleridir. Her 5 'emeklilik çağında çalışan işçi'den 1'i çalışırken kalp krizi geçirerek yaşamlarını yitirmekte. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise kalp krizi nedenli ölüm ilk sıraya çıkmaktadır. Kalp krizinin nedeni ağır çalışma koşulları olduğu gibi bu durum belli bir yaşın üstünde olan işçilerin (genel olarak halkın) sağlığına dair ülkemizin hiçbir politikasının olmadığını da gözler önüne sermektedir.

'İşçiler arasında sendikalı işçi yok'

51-64 yaş aralığında çalışırken hayatını kaybeden işçilerin 40'ı (yüzde 2) sendikalı işçi, 1885 işçi ise (yüzde 98) sendikasız işçidir. Yani bu çağda çalışan işçilerin tamamına yakını sendika üyesi değil ve sadece 'yaşamak' veya 'emeklilik hakkını elde etmeye' çalıştıkları için en zor koşullara katlanmaktalar. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise hiç sendikalı işçi yoktur.

Türkiye'de 24 Ocak Kararları ile birlikte sermayenin neoliberal politikalarının hayata geçirilmesi süreci başladı. Bu noktada emeklilik yaşı yeniden belirlendi, emekli aylıkları düştü -asgari ücretin yarısı maaş alanlar var-, yaşa takılanlar sorunu ortaya çıktı ve bireysel emeklilik gibi işçi karşıtı adımlar atıldı. Şimdi sıra kıdem tazminatının kaldırılması ve (25 yaş altı ve 50 yaş üstü için) esnek çalışmanın tamamen hakim kılınmasında. Askeri cunta da, Özal hükümeti de koalisyon dönemi de ve AKP iktidarı da bu yönde adımlar attı. Yani iki farklı politik çizgi olduğunu iddia edenler (Örneğin eski ve yeni Türkiye söylemleri) aslında neoliberal politikalara harfiyen uymaktadırlar.

İSİG raporunda şu talepleri sıraladı:

  • İşçilerin belli bir çalışma yılından sonra emekli olma hakları vardır. Emeklilik; işçilerin çalıştıkları işkoluna, mesleğe, cinsiyetlerine, kişisel sağlık durumlarına vb. göre belirlenmelidir. Emeklilik yaşı düşürülmelidir. Emekli aylığı bağlama oranları artırılmalıdır.
  • Emeklilikte yaşa takılma bir maliyet unsuru olarak ele alınamaz. Emeklilikte yaşa takılanların emekli olma hakları derhal tanınmalıdır.
  • Tabi bu noktada sigortasız çalıştırma yasaklanmalıdır. (Elbette ülkemizde sigortasız çalıştırma yasak ama kayıt dışılık da bilinen bir gerçek. Bu noktada denetimler artırılmalı ve patronlara uygulanan yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır.)
  • Kıdem tazminatında kazanılmış bütün haklar korunmalıdır. Bütün işçilerin kıdem tazminatını almalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
  • Her türlü esnek çalışma biçimi yasaklanmalıdır.