1 Eylül: Kanlı bir savaşın ilk günü, Dünya Barış Günü

Nazi ordularının, faşist kukla Slovakya devleti askerleriyle birlikte Polonya’yı işgal ettikleri gün. Savaş faşizmin ezilmesiyle sonlandığında, yeni ve ‘soğuk’ bir savaşın da ayak sesleri geliyordu. Faşizmi ezenler 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü yaptılar.

Haber Merkezi

Bizim barış mücadelemiz

Ülkemizdeki onurlu, yurtsever ve sosyalist aydınlar, sanatçılar, bilim insanları bu çağrıya destek olmuş, barış mücadelesine omuz vermişlerdir. Türkiye'de Adnan Cemgil, Behice Boran ve Nâzım Hikmet gibi komünist kadrolar tarafından 1950 yılında Barışseverler Cemiyeti kurulmuştur. Barışseverler Adnan Menderes'in ve partisinin ülkeyi NATO'ya sokmak için Kore Savaşı'na asker göndermesine karşı çıkmıştır. Mehmetçik üzerinden yapılan kanlı pazarlığın tarih önünde ifşa edilmesi sağlanmış ancak cemiyet üyeleri askerî mahkemeler tarafından tutuklanmış ve mahkûm olmuştur.

Ülkemizdeki barış mücadelesinin bir başka önemli dönemeciyse Mahmut Dikerdem önderliğinde 18 Nisan 1977'de kurulan Barış Derneği’nin verdiği kavgadır. Dernek; dünyada adil ve kalıcı bir barışın sağlanmasını, nükleer silahların yasaklanmasını ve Türkiye'nin NATO dâhil tüm askerî ittifaklarının iptal edilmesini savunuyordu. 12 Eylül 1980 Darbesi’nin ardından kapatılan derneğin üyeleri hakkında davalar açılsa da sanıklar 1991 yılında isnat edilen suçlardan beraat etmiştir.

1939 yılının 1 Eylül günü Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası ve Jozef Gaspar Tiso liderliğindeki faşist kukla Slovakya devleti orduları Polonya’yı işgal ederek 2. Dünya Savaşı'nı başlattı. 

Milyonlarca insanın emperyalist çıkarlar uğruna öldürüldüğü, dünyadaki ilk işçi iktidarı olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin boğulmaya çalışıldığı savaş sadece Nazilerin ve faşistlerin değil aslında bütün emperyalist siyasetçilerin başta hiç düşünmedikleri bir şekilde bitti. Faşist Mussolini’nin Dışişleri Bakanı Kont Galeazzo Ciano, 1941 yılı 22 Haziran günü Naziler bu kez de Sovyetler Birliği'ne saldırdığında günlüğüne şu endişe dolu satırları yazmıştı:

“Eğer Sovyet orduları burjuva ülkelerin ordularına kıyasla daha güçlü bir direniş gösterirse bunun dünyanın proleter kitleleri üzerindeki sonuçları ne olur?” 

Kont Ciano’nun yazdığı satırlardaki endişeler gerçek oldu ve faşizm belası Berlin’de ininde ezilirken, dünya dengeleri de değişiyordu.

Muzaffer Kızıl Ordu tarafından özgürleştirilen topraklarda iktidar emekçilere verilmiş, işbirlikçi patronların bir kez daha serpilmelerine olanak tanınmamıştı. Ancak emperyalizm savaştan önce sadece bir sosyalist ülkeyle başa çıkmaya çalışırken şimdi karşısında bütün dünya kamuoyunda saygınlığı yüksek bir sosyalist kamp bulmuştu. 

Bu kampın gelişmesine ve refaha ulaşmasına engel olmak için başlatılan Soğuk Savaş siyaseti küresel boyutta bir nükleer savaş tehlikesini de beraberinde getiriyordu. Bunun üzerine Sovyetler Birliği ve sosyalist blok ve dünyanın çok çeşitli ülkelerinde mücadele eden komünistler emperyalizmin saldırganlığına karşı barış mücadelesini yükseltmeye karar verdi. Böylece emperyalizmin 2. Dünya Savaşı'nı başlattığı 1 Eylül günü Dünya Barış Günü ilan edildi.

Tüm dünyada, sosyalistler ve komünistler kadar kanlı savaşlarla dünyamızın eşiğine getirilmekte olduğu felaketten kaygı duyan ilerici, hümanist kişiler de barış mücadelesine omuz verdi. 1 Eylül, tüm dünyada barış isteyenlerin ortak günü oldu. Bu şekilde mücadele barışın en başta emperyalizmden kurtuluş meselesi olduğunu bilen komünistlerin emekleriyle yükselirken, zaman zaman "barış" talebinin emperyalistlerin savaş şantajlarıyla istismar edildiğine de şahit oldu dünya.

Soğuk Savaş’ın en sert günlerinde, nükleer savaş tehlikesinden çokça söz edilen, ABD emperyalizminin askerî ve politik merkezlerinde çılgın senaryoların yazıldığı, yönetenlerin olası bir nükleer savaşta kendi hayatlarını garanti edecekleri sığınakların Amerika’da çöllerde inşa edildiğinin biraz da “delilik gösterisi” olarak duyurulduğu zamanlarda... Sosyalist cephe beklenmedik bir çözülüşe kendi ayaklarıyla girdi.

Sosyalizmin aldığı yenilgi, 1 Eylül’ün izleyen yıllarda içi boşaltılmış, emperyalizmin ve kapitalizmin lügatlerden çıkarıldığı çocukça bir barış çağrısına indirgenmesine yol açtı. Dünya Barış Günü’ne gerçekten anlam kazandıracak olan “emperyalistlerle barış olmaz” diyenlerin kalıcı barış için düzenle hesaplaşanların insanlığın kurtuluşu yolunda ilerlemeleri olacak.