Bu yazıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’ndeki işçi iktidarının anayasalarını öz itibarıyla inceleyerek ülkemizde süregiden tartışmalara yeni bir bakış açısı kazandırmaya çalışacağız.

Sovyet Anayasaları: Kısa tarihçe ve arka plan

1918 Rusya Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Anayasası1

Resim 1. 1918 Anayasasının kapak resmi

1917 Ekim Devriminin ardından Bolşevikler önderliğinde iktidara gelen Rusya topraklarındaki işçiler ve emekçiler, yeni kurdukları sosyalist işçi cumhuriyetinin temel yasası olarak 10 Temmuz 1918 tarihinde kabul edilen ve 19 Temmuz günü yürürlüğe giren Rusya Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Anayasası’nı benimserler. İktidarın yeni alındığı bu dönemde Bolşevikler işçilerin ve emekçilerin acil taleplerini yerine getirmiş durumdadır. Buna göre emperyalist savaştan çıkılmış, Çarlık rejiminin emekçi halk aleyhine yaptığı gizli antlaşmalar ifşa edilmiştir. Ayrıca tüm üretim araçları kamulaştırılmış, topraklara halk adına el konulmuştur. Örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmıştır. Bu ve burada sayamadığımız çok sayıda devrimci adım aynı zamanda işçilerin sınıf düşmanlarının da dikkatini çekmiştir. İktidardan alaşağı edilen burjuvazi başta olmak üzere monarşi yanlıları ve uluslararası emperyalizm merkezleri derhal örgütlenerek kendi sınıf çıkarlarına karşıt olan bu devrimci iktidarı devirme planlarını yürürlüğe koymuştur. Ülkede Beyaz Ordu adı altında karşı-devrimci ordular örgütlenmiş, Rusya coğrafyasının çok çeşitli yerlerine emperyalist ordular çıkartılmıştır. Böylece yıllarca sürecek kanlı iç savaş süreci başlamış olur. 1918 Anayasasının bu kadar tepki çeken maddeleri nelerdi gelin biraz daha yakından bakalım isterseniz:2

  • Rusya toprakları İşçi, Asker ve Köylü Vekilleri Sovyetleri’nin Cumhuriyeti olarak ilan edilir. Tüm iktidar bu sovyetlerdedir.
  • Kurulan Sovyet Cumhuriyeti özgür ulusların özgür bir birliği olarak, Sovyet ulus cumhuriyetlerinin bir federasyonu olarak örgütlenir.
  • Kurulan bu iktidarın en temel görevi insanın insanı sömürmesinin sona erdirilmesi, toplumun sınıfsal yapısının sona erdirilmesi, sömürücü sınıfların tasfiye edilerek toplumun sosyalist bir yapıda örgütlenmesi ve sosyalizmin tüm ülkelerde zafer kazanmasıdır.
  • Bu kapsamda tüm topraklar, yer altı ve yer üstü doğal kaynaklar ve fabrikalar, madenler, demiryolları dahil olmak üzere tüm üretim ve ulaşım araçlarına işçi sınıfı adına el konmuştur.
  • Çarlık rejimi, büyük toprak sahipleri ve burjuvazinin, uluslararası sermaye çevrelerinden kendi ceplerini doldurmak için aldıkları tüm borçlar reddedilmiştir. Ayrıca ülkedeki sermaye egemenliğinin belini kırmanın önemli bir koşulu olarak tüm bankaların mülkiyeti işçi ve köylü devletine geçmiştir.
  • Emekçi halkı sömürme üzerine sistem kurmuş asalak sınıfların iktidarlarını yeniden kurmalarına engel olmak üzere işçi sınıfı silahlandırılmış, işçi ve köylülerin sosyalist Kızıl Ordusu kurulmuştur.

Rusya topraklarındaki komünistler 1918 Anayasası’yla, zorlu bir kavga içinde kurulmakta olan dünyadaki ilk işçi iktidarının hangi ilke ve araçlarla yoluna devam edeceğini hiçbir açık kapı bırakmaksızın dosta-düşmana ilan etmiştir.

1924 Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Anayasası3

6 Temmuz 1924 tarihinde yürürlüğe giren yeni anayasa Sovyet topraklarında yaşanan yeni gelişmelerin izlerini taşır. İç savaş ve emperyalist müdahale girişimleri uzun ve kanlı bir sürecin ardından bastırılıp püskürtülmüştür. 6 Temmuz 1924 tarihinde yürürlüğe giren yeni anayasa Sovyet topraklarında yaşanan yeni gelişmelerin izlerini taşır. İç savaş ve emperyalist müdahale girişimleri uzun ve kanlı bir sürecin ardından bastırılıp püskürtülmüştür. Ancak ülke hem çok sayıda değerli insanını hem de kamu kaynaklarını tüketmiş durumdadır. Rus topraklarında gerçekleşen sosyalist devrimin diğer ülkelerde, özellikle de Almanya ve Polonya gibi ülkelerde gerçekleşmesi yönündeki beklentiler boşa çıkmıştır. Ayrıca devrimi bastırma çabaları püskürtülmüş olan emperyalizm, uluslararası alanda Sovyet deneyimini yalıtmaya ve ekonomik olarak boğmaya çalışmaktadır. Büyük bir yıkım içindeki ülkede işçi sınıfı iktidarını var etmek adına önemli adımlar atılmıştır. Yeni Ekonomi Politikası (NEP) uygulamasıyla ülke içi ekonominin canlanması amaçlanmıştır. Ayrıca 30 Aralık 1922 tarihinde imzalanan antlaşma uyarınca Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği resmen kurulmuştur.

Resim 2. Sovyet yurttaşlarının temel kimlik belgesi Sovyet pasaportu

Buna göre Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Trans Kafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetleri bir araya gelerek kararı imza altına almıştır. 1924 Anayasasının öne çıkan maddeleri olarak şunlar sıralanabilir:4

  • Dünyanın kapitalist ve sosyalist olmak üzere iki kampa ayrıldığı analizi geliştirilmiştir.
  • Emperyalist müdahale ve iç savaşın amacına ulaşamadığının, Sovyet topraklarında işçi sınıfı iktidarının tüm zorluklara rağmen dimdik ayakta olduğunun altı çizilmiştir.
  • 1918 Anayasası’nda tarif edilen ve işçi sınıfının iktidarını güvence altına alan proletarya diktatörlüğünün yürürlükte olduğu vurgulanmıştır.
  • Sovyet iktidar organlarının işleyişi bütünlüklü şekilde tarif edilmiştir.
  • Birliği oluşturan cumhuriyetler tanımlanmış ve ülkenin bayrağı, flaması gibi simgeleri resmileştirilmiştir.
  • Birliği oluşturan cumhuriyetlerin üzerinde yer alacak şekilde Sovyet vatandaşlığı kavramı getirilmiştir. Buna göre 16 yaşına gelen her Sovyet yurttaşına bir pasaport verilmiştir. Sovyet yurttaşının ve Sovyet devletinin birbirlerine karşı sorumluluk ve yükümlülükleri ayrıntılı şekilde tarif edilmiştir. Sovyet yurttaşları köken, toplumsal konum, varlık durumu, ırk, ulusal kimlik, cinsiyet, eğitim durumu, anadili, dini inanış, meslek, ikamet ettiği yere bakılmaksızın kanunlar önünde eşit olarak tarif edilmiştir. Bu eşitlik SSCB içindeki tüm ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel hayatta geçerli olacak şekilde güvence altına alınmıştır.

1936 SSCB Anayasası5

Resim 3. Dağıstan’daki bir dağ köyünde emekçiler Anayasa taslağı hakkındaki tartışmayı yürütüyor.

5 Aralık günü yürürlüğe giren 1936 SSCB Anayasası, hazırlanma süreci ve üzerine geldiği tarihsel olaylar açısından bakıldığında Sovyet tarihinde önemli bir yer tutar. Sovyetler Birliği’nin kuruluş döneminin ardından başlatılan NEP siyasetiyle güç kazanmış olan rejim, bu dönemde palazlanan küçük-burjuva unsurlara karşı işçi sınıfının lehine olacak şekilde sanayileşme ve kolektivizasyon hamlesini başlatmıştır. Stalin önderliğindeki Bolşevik liderlik iç savaş döneminde işçi iktidarını devirme çabası başarısız olan emperyalizmin bu kez daha güçlü şekilde aynı hamleyi tekrarlayacağından emindir.6 Özellikle bu dönemde Almanya, İtalya ve Japonya başta olmak üzere pek çok ülkede yükselen faşizmin yanı sıra ABD, İngiltere gibi emperyalist merkezlerin işçi sınıfından yana hareketlere yaklaşımları çok nettir.

Hazırlanma sürecine Bolşevik önder kadrosunun doğrudan dahil olduğu anayasa, o dönem için görülmemiş yaygınlıkta bir tartışma sürecinden süzülüp geçmişti. Sovyet işçileri ve emekçileri kendi anayasalarını adeta bizzat satır satır kendileri yazmıştır. Anayasa hazırlık sürecine 75 milyon kişi aktif olarak katılmış, 1,5 milyon yazılı katkı, değişiklik önerisi alınmıştır. İlgili metinler günlük gazetelerde yayınlanmış ve tüm Sovyet ulusu sürece doğrudan katılıp bilgilendirilmiştir.

“Proleterya diktaturası; Sovyet demokrasisi inkişafının yeni merhalesini tespit eden yeni ana kanun projesini Stalin’in rehberliğiyle meydana çıkarınca bunu her şeyden önce bütün Sovyet vatandaşlarının önüne koydu. Milyonlarla insan, fabrikalarda, kolhozlarda, dairelerde, projeyi münakaşa ettiler. Kanaatlarını, proje hakkında aldıkları kararları bildirdiler. Bizzat bu vaka Sovyet demokrasisinin kuvvetini göstermesi bakımından tarihte eşine rastlanmayan bir hadisedir.”7

Karşı-devrimcilerin özellikle bu dönemde yoğunlaştırdıkları karalama kampanyalarına rağmen SSCB artık kuruluş dönemini tamamlamış ve güçlü şekilde kök salmaktadır. 1936 Sovyet Anayasası o dönemde tüm dünyadaki en demokratik anayasa konumundadır. Başta emperyalist merkezler dahil olmak üzere çoğu kapitalist ülkede genel oy hakkı sadece “uygun deri rengine sahip” erkeklerin kullanabildiği sınırlı bir hak iken, dünyadaki ilk işçi iktidarı bu konuda da en ileri örnekleri insanlık tarihine kazandırmaktaydı. Bu anayasanın öne çıkan başlıkları ise şöyle özetlenebilir:8

  • Sovyet topraklarında sosyalizmin muzaffer olduğu teyit edilen anayasada üretim araçlarına sahip sömürücü sınıfların tam olarak tasfiye edildiği sabitlenmiştir.
  • Yeni anayasada planlı sosyalist ekonominin ülke ekonomisinin temeli olduğu vurgulanırken kooperatif şeklinde ortak mülkiyete dayalı çiftlik işletmelerinin de var olduğu belirlenmiştir.
  • Doğrudan, eşit ve gizli oy hakkı tüm yurttaşlara sağlanmıştır. Seçilen vekillerin geri çağrılma hakkı bu anayasada da devam etmiştir.
  • Yine tüm yurttaşlar için ücretsiz eğitim, çalışma ve dinlenme hakkı güvence altına alınmıştır. Emeklilerin veya hastaların tüm ihtiyaçlarının devlet garantisi altında olduğu vurgulanmıştır.
  • Çalışmanın her SSCB yurttaşı için bir ödev olduğundan hareketle anayasada "herkesten yeteneğine göre, herkese çalışmasına göre" özlü sözü ekseninde planlama gerçekleştirilmiştir.
  • Her yurttaşın mahkemede ana dilinde kendini savunma hakkı tanımlanmış ve güvence altına alınmıştır.

Bugünden objektif olarak geriye bakıldığında uygarlık anlamında kat edilen mesafeyi de göz önüne aldığımızda 1936 Anayasası’nın neden döneminin en demokratik ve gelişkin anayasası olarak tanımlandığı sorusunun yanıtlanması önemlidir. Bir örnekle açıklamaya çalışalım. Pandemi koşullarında Batı merkezli haber kaynaklarının COVID-19'a yönelik verdiği haberler sizce neden sadece gelişmiş ülkeler eksenindedir? Neden örneğin Afrika'daki veya Latin Amerika'daki yoksul emekçi halkların durumlarından bahsedilmemektedir? Bazı ülkeler nüfuslarının önemli bir oranını aşılamayı başarmışken nasıl oluyor da bazı halkların hayatına aşı hiç girmemektedir? İşte bunun cevabı 1936 Anayasası’nın ruhunda saklıdır Anayasa metninde Bölüm-10 içinde geçen Yurttaşların temel hak ve ödevleri kısmındaki ibareler kâğıt üzerinde kalmamış, gerçek hayatta uygulanmıştır:

  • Madde 118: Her yurttaşın çalışmak hakkıdır ve nitelik-niceliğine göre karşılık gelen uygun ücreti almak hakkı garanti altına alınmıştır.

Günümüzde kapitalizmin pandemi koşullarında emekçilere verdiği minimum ücret bugün artık asgari ücretin de altındadır, asgari ücret ortalama maaş olmuştur.

  • Madde 119: SSCB vatandaşlarının dinlenme hakları bulunmaktadır. Dinlenme hakkı iş gününün işçilerin büyük bir çoğunluğu için 7 saate indirilmesiyle güvence altına alınmıştır. Tüm işçiler için ücretli yıllık izin tanımlanmış ve çok geniş kapsamlı tatil olanakları sağlayan işletmeler bu amaçla ayarlanmıştır.

21. yüzyılda yaşadığımız koşullarda, teknolojik ilerlemenin geldiği seviye düşünüldüğünde 1936 Anayasası’nın devrimciliği tartışılmaz seviyededir.

  • Madde 121: SSCB vatandaşlarının eğitime eşit ulaşım hakkı tanımlanmıştır. Devlet tarafından ücretsiz ve zorunlu olarak verilen temel eğitimin ardından sağlanan güvencelerle gerçekleştirilen yüksek öğrenim sayesinde gençliğin önünde tüm olanaklar açılmaktadır.
  • Madde 122: SSCB'nde kadınlara ekonomik, idari, kültürel, sosyal ve siyasi hayatta erkeklerle eşit haklar tanınmıştır. Maaş, sosyal güvence, eğitim, koruma ve tam ücretli annelik izninin yanı sıra yaygın bir bakım ve kreş hizmeti de devlet tarafından sağlanmıştır.
  • Madde 123: SSCB vatandaşlarının etnik kimlik ve ırklarından bağımsız olarak ekonomik, idari, kültürel, toplumsal ve siyasal hayata katılım hakları güvence altına alınır. Bu hakkın gasp edilmesinin aynı sıra herhangi bir ırksal veya milliyetçi nefret söylemi cezai yaptırıma tabiidir.

Özellikle Madde 122 ve 123 içinde tanımlanan hakların gelişmiş kapitalist ülke yasalarında tanımlı "insan hakları" kategorisinin dışında uzun süre yer aldığını düşünürsek, Sovyet Anayasasının devrimciliği bir kez daha anlaşılır.

  • Madde 126: Bu madde kapsamında işçi sınıfının iktidarının güvence altına alınmasının temelini oluşturan işçi ve emekçi halkın örgütlenme özgürlüğü tanımlanmış, rejimin temel dayanağının ve SSCB'nin varlığının buna dayandığı ifade edilmiştir.

Özellikle Batılı kaynakların sahte ve yalan olarak yaftaladığı 1936 Anayasası geleneksel burjuva demokrasisiyle uyumlu olmadığı için eleştirilmektedir.9 Bu çevreler parlamenter işçi demokrasisini eleştirilmekte, komünist partisinin iktidar tekeline ve proletarya diktatörlüğüne çamur atılmaktadır. Emekçilerin kurmuş olduğu ve iktidarlarının sınıfsal haklarını anayasal güvence aldıkları bir düzen için bu eleştiriler komünistler için ancak bir övgü olarak kabul edilmelidir.

1977 SSCB Anayasası

1977 Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Anayasası10 7 Ekim 1977 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bir önceki anayasadan bu yana ülkede önemli değişimler ve gelişmeler yaşanmıştır. SSCB, İkinci Dünya Savaşı’nda verdiği inanılmaz kayıplara rağmen muzaffer çıkmıştır. İnsanlığı faşizm belasından kurtaran Sovyet Kızıl Ordusu Nazi işgali altındaki topraklarda emekçi halk tarafından kucaklanarak karşılanmıştır. Sovyet askerî varlığı sayesinde faşizm boyunduruğundan kurtulan halklar ülkelerindeki işbirlikçi rejimleri alaşağı etmiş, krallıkları devirmiş ve yerine halk cumhuriyetleri kurmuştur. Latin Amerika, Asya ve Afrika’da sömürge uluslar birer birer bağımsızlıklarını kazanma mücadelesi verirken yanı başlarından dost Sovyetler Birliğini bulmuştur. Savaşın ardından ortaya çıkan iki kutuplu dünyada emperyalist merkez konumundaki ABD, SSCB’ye yönelik çok kapsamlı saldırılar başlatmış, sosyalist ülkelerde karşı-devrimci örgütlenmelere destek olmuştur. Ayrıca dünya çapında Sovyet karşıtı ideolojiyi benimseyen gerici rejimleri desteklemiş, emekten yana iktidarlara karşı sayısız ülkede askeri darbe gerçekleştirmiştir.

Resim-4: 1977 Anayasası için çıkarılmış hatıra pulu

Sovyet yönetimi küresel ölçekteki saldırılara cevap verse de özellikle Stalin sonrası dönemde Hruşçov’la birlikte etkisini hissettiren reformist eğilimler yüzünden ideolojik anlamda güç kaybetmiş durumdadır. Soğuk Savaş döneminin karşı-devrimci argümanlarına yanıt üretilememiş, özellikle 1956 Macaristan ve 1968 Çekoslovakya karşı-devrim girişimleri bastırılsa da çözümler temel sorunu ortadan kaldırmamıştır. Askeri, teknolojik, ekonomik ve toplumsal olarak hiçbir şekilde çökmekte olan bir rejimi işaret etmeyen SSCB’nde ideolojik mücadelenin geriye itilmesi ülkeyi kısa bir süre sonra tasfiyeci bir ekibin eline düşürmüştür. 1977 Anayasası’nda olgun sosyalist bir rejim olarak tanımlanan SSCB’nde artık devlet, proletarya diktatörlüğü olarak değil tüm toplumun devleti olarak tanımlanmaktaydı:

  • Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği tüm halkın sosyalist devletidir, işçilerin köylülerin ve aydınların, ülkedeki tüm uluslardan emekçi halkın isteklerini ve çıkarlarını savunur.
  • SSCB'nde iktidar halkındır.
  • Halk bu iktidarı, SSCB'nin siyasal temelini oluşturan Halk Vekilleri Sovyetleri aracılığıyla kullanır.
  • Sovyet toplumunun yönetici ve yönlendirici gücü ve siyasal sistemin, bütün devlet örgütlerinin ve diğer kamu örgütlerinin çekirdeği Sovyetler Birliği Komünist Partisi’dir. SBKP halk için vardır ve halka hizmet eder.
  • Marksizm-Leninizm’le silahlanmış Komünist Parti toplumun gelişmesinin genel perspektiflerini ve elbette SSCB’nin iç ve dış politikasını belirler, Sovyet halkının büyük kurucu çalışmasını yönetir, halkın komünizmin zaferi için verdiği mücadeleyi planlı, sistematik ve teorik olarak kanıtlanmış bir karakter kazandırır.

Devletin tanımı açısından önemli dönüm noktalarından birisi olan 1977 Anayasası hakkındaki aşağıdaki tanımlama yaşanan durumu çok iyi tariflemektedir:

“…1977 girişimini [SSCB’de proletarya diktatörlüğünden tüm halkın devletine geçildiği yolundaki saptama kastediliyor] Lenin’i revize etmeye dönük bir hamle olarak görmek saçmadır. Tam tersine, 1977’de devlet üzerine geliştirilen cesur açılım neredeyse Stalin sonrasında partinin teorik bir derinlik kazandırılabilen tek siyasal çıkışıdır. Buradaki yanlış, ‘proletarya diktatörlüğünün halkın devletine dönüşümü’ konusunda geliştirilen teorik argümanlar değil, bu dönüşümün zamanlaması ve sonuçlarıdır… Doğal olarak, eskisine göre daha geniş bir toplumsal taban üzerinde yükselen Sovyet devleti, henüz sönümlenme aşamasının çok uzağındaydı ama taşıdığı sınıf kimliğini silikleştirebilecek noktaya erişmişti.”11

“Özetle ‘tüm halkın devleti’, iddialı, cesur ve ileri doğru hamle yapmaya kararlı bir parti önderliğinin elinde anlamlı bir toplumsal araç olabilecekken, bu özelliklerden uzaklaşmış durumdaki SBKP tarafından boşa giden ve bu nedenle son tahlilde zarar veren bir açılıma dönüşmüş oldu. Sıkıntı açılımda değil, açılımın öznesi olan partinin sosyalizm için toplumsal bir seferberlik gerçekleştirme yeteneğini yitirmesindeydi.”12

Yukarıda alıntılanan bakış açısı veri olarak alındığında 1977 Anayasası, işçi sınıfının iktidar aygıtı olan devlete dair yaptığı cesur analizin uygulayıcısı olması beklenen Sovyetler Birliği Komünist Partisi yönetimiyle uyumsuzdur.

“Parti-devlet ilişkisinde olası tehlike partinin devlette egemenlik kurarak demokrasiyi zedelemesi değildir. Risk, devlet mekanizmalarının bir dizi işlevi içinde partinin öncülük misyonunun önemsizleşmesi, giderek yitmesidir.”13

Dolayısıyla oldukça iddialı bir metin olan 1977 Anayasası öncülük misyonu yitip gitmekte olan SBKP liderliğinin uygulayabileceği bir metin olmaktan uzaktı.