ÜKD’den 'Üniversitelerde Neler Oluyor' paneli

Üniversite Konseyleri Derneği, Boğaziçi Üniversitesi'nde, üniversiteler üzerindeki baskı ve dönüştürme çabalarını masaya yatıran bir panel düzenledi.

soL - İstanbul

Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD), "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi ve bu bildiriye imza atan akademisyenler üzerinden yeni bir boyuta taşınan üniversiteler üzerindeki baskıları konu edinen bir panel düzenledi. Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen "Dinselleştirme Hamleleri, Yeni YÖK Yasa Tasarısı, Soruşturmalar: Üniversitelerde Neler Oluyor?" başlıklı panelde üniversiteler üzerindeki çok boyutlu baskı incelenerek bu baskının tek bir açıya odaklanarak anlaşılamayacağı ve aşılamayacağı vurgulandı. 

Panel katılımcılarından Prof. Dr. İzzettin Önder konuşmasında, üniversiteler üzerindeki baskının asıl kaynağının, küresel sermaye olduğunu vurguladı. Önder, dünyada bir nevi sanal bir küresel federal sistemin varlığından bahsedilebileceğini ve bu sistem içerisinde devlet yöneticilerinin, valilik görevi yapmakta olduğunu ve sistem üzerinden gelen emirlerin sorgulanmadan uygulanmasını sağlamakla yükümlü olduklarını kaydetti.

Üniversitelerdeki muhalefetin susturulmasının da bu bağlamda incelenmesi gerektiğini söyleyen Önder, Erdoğan tarafından hedef gösterilen imza metninin farklı bir konjonktürde bu kadar hedef tahtasına oturtulmayacak, ve hatta iktidar tarafından desteklenebilecek bir metin iken, üniversitelere baskı kurma amacıyla bahane olarak kullanıldığını belirtti. Önder, eğitimin dinselleştirilmesinin de, aynı şekilde sorgulayan bireyler ve kurumların, itaat eden birey ve kurumlara dönüştürülmesi amacını taşıdığını vurguladı.

YÜKSEKÖĞRETİM YASASI
Araş. Gör. Fatma Pınar Arslan, yaptığı konuşmada, bu sıralar yeniden gündeme gelen, Yükseköğretim Yasası değişikliğini ele aldı.

Henüz taslak bir metnin sunulmadığı fakat ortaya sürülmüş olan spekülasyonlar ve sızdırıldığı iddia edilen metinler olduğunu kaydeden Arslan, bu taslak metinler ile birlikte, daha önce, 2012 yılında önerilmiş olan taslak metne bakıldığında, üniversitelerde sermayenin ağırlığını arttıracak olan bir yasanın geçirilmesinin beklendiğini kaydetti. Taslak metinlerde, YÖK’ün adının ve şeklinin değişmesinin, ancak hem yeni yükseköğretim kurulunda hem de her bir üniversitenin yönetimlerinde, işveren sendikaları temsilcileri ile “ilin en çok vergi veren mükelleflerinden temsilciler” olmasının öngörüldüğünü belirtilen Arslan, üniversitelerde sermaye egemenliğini çok boyutlu bir şekilde arttıracak olan bu dönüşüme hazırlıklı olunmasını gerektiğinin altını çizdi.

GERİCİLİKLE MÜCADELE
Daha sonra söz alan Yrd. Doç. Dr. Nevzat Evrim Önal ise, üniversitelerdeki baskı ve dönüşümleri iki kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya geçiş sonrasında, bazı önemli kurumların tasfiye edilmesi ihtiyacının bir sonucu olarak görmek gerektiğini belirtti. Önal, üniversitelere de etki eden dinci gericilik ile uzlaşılmasının mümkün olmadığının kabul edilmesi gerektiğinin altını çizerek, Türkiye'de bir baskı aracı haline gelmiş ve zor mekanizmalarına sahip olan dinci gericiliğin kendisine açılan alanlarda etkisini zorla genişleteceğini, bu sebeple bireyin inancı ile dinci gericiliği karıştırmadan, dinin toplumsal alana müdahale etmesini engellemek ve dinci gericilik ile ciddi bir şekilde mücadele etmek gerektiğini söyledi. Önal konuşmasını, üniversitelerin de bu mücadelenin yürütüleceği önemli bir alan olmak zorunda olduğunu kaydetti.