Spor piyasası ve futboldaki serencam

Spor piyasası içerisindeki kriz, farklı boyutlarıyla sürmeye devam ediyor. Koronavirüs pandemisi öncesinde de kulüplerin içerisinde bulunduğu maddi yüklerden arınma çabası gösterdiği biliniyordu.

İsmail Sarp Aykurt

Spor piyasası içerisindeki kriz, farklı boyutlarıyla sürmeye devam ediyor. Koronavirüs pandemisi öncesinde de kulüplerin içerisinde bulunduğu maddi yüklerden arınma çabası gösterdiği biliniyordu. Bu durumdan çıkış için önlemler alan kulüpler geleceklerini planlamaya çalışıyorlarken, yapamayanlar ise futbolu yöneten kurumlar nezdinde kimi yaptırım ve tehditlerle karşı karşıya kalmışlardı. 

Avrupa kupalarından ihraç cezası başta olmak üzere uygulanan tüm cezalar, genellikle piyasası dar ve gelir kaynakları sınırlı kalan kulüpler için sarsıcı olmaya başlamıştı. Dezavantajlı (gelirleri kısıtlı, dar kaynaklı, batmanın eşiğinde bekleyenler) ya da elit kulüpler (Gelirler pastasının en çok paya sahip, az sayıdaki kulüp) olarak bir kategorize edilebilen kulüpler için koronavirüs, başka göstergeleri de görünür hâle getirdi.

Artık bu zıt katmanlarda yer alan kulüpler arasında kalan, ‘orta hâlliler’ de hızlıca fakirleşme eğilimindeler; elit kulüpler ise artık kırılgan bir ekonomi ile uğraşmak zorundalar. Bu mevcut durum kısa ve orta vadede tam bir yok oluşa yol açmasa da transfer piyasalarını, kulüp mülkiyet ilişkilerini ve spor piyasasındaki gelir dağılım mekanizmalarını sorgulatacak ve dönüştürecek cinsten. 

2020 Mart itibariyle koronavirüs pandemisine bağlı olarak büyük 5 Avrupa futbol liginde yer alan kulüpler içerisinde oyuncu transfer değerinin en yüksek yüzde kayıpları incelendiğinde bir enkaz görülebiliyor. Üst düzey liglerde yer alan birçok kulüp liglerin sürdürülüp sürdürülmemesini tartışırken son gelen sinyaller de durumun pek iç açıcı olmadığını kanıtlıyor.

Son göstergeler, transfer piyasalarının tam bir soru işaretine dönüştüğünü hissettiriyor. Önümüzde, özellikle de aşının ya da verimli bir tedavinin bulunuşuna değin futbol ve genel olarak spor piyasasında çok yönlü değişiklikler gündemde kalacak gibi görünüyor. Spor piyasasında devam eden bu depresyon, hem liglerin piyasa ve marka değerlerinin düşüşünü hızlandırıyor hem de finansör ve yatırımcı kuruluşları da başka bir ekonomik darboğaza ve geri çekilmeye zorluyor. Futbolun ise burada öne çıkışı kesinlikle diğer spor dallarına oranla çok daha büyük bir pazar payını elinde tutuyor olmasıyla ilgili. 

Öte yandan, dünyanın dört bir yanındaki profesyonel kulüpler, futbol transfer pazarında ciddi mali kayıplar yaşayacak. Bazı oyuncuların sözleşmelerinin sezon sonunda bitmesi, devam eden sözleşmelerin detayları ve futbol sezonunun durumları transfer ücretlerini de revize ediyor. Kulüplerin bir başka zarar kalemi olarak görülebilecek bu durum, birçok futbol kulübünün elindeki futbolcuları yok pahasına elinden çıkarmasına ve yüzde 35-40’lara varan ciddi ölçekli kayıplara yol açabilir.

Genel futbol piyasası ve sermaye grupları açısından sporcuların maaş ve transfer ücretlerindeki trajik düşüşler, bonservislerde meydana gelen dramatik azalış, seyircisiz bir stadyumun anlam ve değer yitimi ile maç günü gelirlerinin kaybı, sponsorların piyasadan çıkış ihtimalleri ve Simon Kuper’in deyişi ile ‘futbolseverlerin işini kaybetmesi’ bizi bekleyebilir. Buna yeni yönetim ve mülkiyet biçimleri, transfer piyasasında reorganizasyon, kiralık ve yeni nesil trampa (takas-değiş tokuş) uygulamaları da eklenebilir. Birçok spor otoritesi bu olasılıkların altını çiziyor. 

Yukarıdaki grafik ise Mayıs 2020 itibariyle virüs salgını nedeniyle spor piyasasındaki gelir kaybının ABD milyar doları cinsinden görünümünü ifade ediyor. Profesyonel spor harcamaları, gençlik sporlarıyla ilişkili turizm, ulusal televizyon gelirleri, bilet alanların ücretleri, bira satıcıları ve diğer stadyum çalışanları krizin tam ortasındalar. Analizler, spor sektörü için tahmini 2,2 milyar ABD doları ulusal TV gelirinin kriz sonucu kaybedilebileceğini de gösteriyor.

Peki, son tahlilde, profesyonel spor bunu atlatabilir mi? Evet, bunu yapabilir. Ancak bu, sporun üzerindeki kara ve çirkin tortunun ortadan kalkmasını sağlayamayacak. 

Kapitalizm sürdükçe, atlatılan her bir kriz, yenisini çağırıyor olacak.