Nükleer Karşıtı Platform: Hiroşima ve Nagazaki unutulmadı, unutturmayacağız

Nükleer Karşıtı Platform, ABD'nin Hiroşima'yı bombalamasının yıldönümünde yaptığı açıklamada nükleer silahsızlanma çağrısını yineledi. Platform Türkiye'de siyasi iktidarın da nükleer silah üretimine kapı aralayan girişim ve açıklamalarının endişe verici olduğuna dikkat çekti.

Haber Merkezi

Nükleer Karşıtı Platform, ABD'nin Hiroşima'yı bombalamasının 75. yıldönümünde yaptığı açıklamada nükleer silahsızlanma çağrısını yineleyerek "Hiroşima ve Nagazaki unutulmadı, unutturmayacağız" dedi.

ABD tarafından, Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan atom bombalarıyla insanlık tarihinin en acımasız saldırısının düzenlendiğini ve yüz binlerce insanın katledildiğini hatırlatan Nükleer Karşıtı Platform "Kapitalizmin yok etme hırsıyla ürettiği; dünyanın en büyük kitle kırım ve çevre yıkım silahıyla savaş kazanılmış, insanlık ise kaybetmiştir. Aradan geçen 75 yıla rağmen katliamın acısı unutulmamıştır" açıklamasını yaptı.

ABD'nin 1945 yılının 6 Ağustos günü Hiroşima’ya, 9 Ağustos’ta da Nagazaki’ye attığı atom bombalarıyla; Hiroşima’da 120 bin, Nagazaki’de 75 bin kişinin yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada "Binlerce insan sakat kalırken, kanser vakalarında yıllar boyu süren büyük artışlar yaşanmıştır. Tüm dünya, korkunç derecede yıkıcı etkisi olan, yüz binlerce insanı kısa sürede yok eden bombanın yarattığı dehşete şahit olmuş, vahşetin izleri yıllarca hafızalardan silinmemiştir" denildi.

Böylesi bir felaketin bir daha yaşanmaması ve nükleer silahların tamamen ortadan kaldırılması için savaş karşıtlarının silahsızlanma çağrılarının karşılıksız kaldığı ifade edilen açıklamada "Hiroşima ve Nagazaki’nin ardından uluslararası ilişkiler farklı bir boyut kazanmıştır. Nükleer gücü elinde bulunduran emperyalist ülkeler etik değerlerden uzak, yeni bir dünya düzeni yaratmıştır. Son dönemde ise her ne kadar dünyada nükleer silahlar konusundaki farkındalık artıyormuş gibi görünse de silahlar büyük ittifakların güvenlik stratejilerini dayandırdıkları temel araçlar olmuştur" ifadesine yer verildi.

Açıklamada Türkiye'yi yöneten siyasi iktidarların da, NATO şemsiyesi altında ABD silahlarını ülke topraklarında barındırarak uluslararası anlaşmaları ihlal ettiği ve bölge barışını tehdit eden ABD-NATO nükleer silahlarının ülkeden çekilmesi uyarılarını dikkate almadıkları kaydedildi.

Erdoğan'ın nükleer açıklaması

Platform Erdoğan'ın gelişmiş ülkelerin nükleer başlıklı füzelere sahip olmasını gerekçe göstererek silahlanma konusunda çalışmalar yürütüldüğünü bizzat açıkladığına da dikkat çektiği açıklamasında "Dış politikada izlenen çatışmacı tutumun yansıması olan bu açıklama, çıkar savaşlarına sahne olan Ortadoğu bölgesinde, Ülkemize komşu ülkelerde, açık bir meydan okuma gibi algılanmış, halkımızda ise endişe uyandırmıştır" dedi.

Mersin Akkuyu’da, Sinop İnceburun’da kurulması planlanan santrallar ile olası nükleer silah üretimine kapı aralandığı da belirtilen açıklamada şöyle denildi:

"Nükleer güce sahip olmayı ulusal bir itibar meselesine dönüştüren siyasi iktidar, milli güvenlik ve enerji ihtiyacı bahanesiyle, yarattığı çok yönlü tehlikelere rağmen, nükleer silahlara geçiş birikimi oluşturduğu kabul edilen; Mersin Akkuyu’da, Sinop İnceburun’da kurulması planlanan santrallar ile olası nükleer silah üretimine kapı aralamıştır. 

Kapitalizmin sömürü hırsıyla, ulusal çıkarlar konusunda her an karşı karşıya gelebileceğimiz Akkuyu Nükleer Güç Santralı ve kurulması planlanan diğer nükleer santralları inşa ederek faaliyete geçirecek yabancı ülkelerle, ulusal güvenliğimiz tehditlere açık hale getirilmiş, santrallarda yaşanacak olası bir kaza ya da düzenlenecek bir saldırı sonucunda kaybedilecek hayatlar, ulusal kaynaklar dikkate alınmamıştır. 

Bizler; Ülkemizde yaşanan derin krize rağmen, yoksulluğun önlenemez bir hızla büyüdüğü bir ortamda; insanlar ve diğer canlılarla birlikte doğayı yok etme pahasına, etkileri yüzyıllar süren nükleer teknolojilerin hayatlarımıza sokulmasını kabul etmiyoruz. Salgın, işsizlik, hayat pahalılığı, temel insani ihtiyaçlara ulaşma güçlükleri gibi ciddi toplumsal sorunlarla yüz yüze olduğumuz bu günlerde, halkın acil sorunlarına çözüm üretmek yerine nükleer santral çalışmalarına hız verilmesini, kaynakların silahlara yatırılmasını kınıyoruz.

Bilim insanlarının, çevre örgütlerinin görüş ve önerilerini dikkate almayan, ülke menfaatleriyle uyuşmayan, ülkemizi büyük bir çıkmazın içine sokacak santral ve silah yatırımları yerine; halkın ve giderek yok olmaya yüz tutan doğanın çözüm bekleyen sorunlarıyla yüzleşerek, kamu odaklı çözümler geliştirilmesini istiyoruz."

Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması'nı imzalama çağrısı

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

"Hiroşima ve Nagazaki katliamının 75. yıl dönümünde, nükleer silahsızlanma çağrımızı yineliyoruz. İnsanlığın ve evrenin geleceği, dünya barışı için nükleer silahların yasaklanmasının, tüm dünyanın silahlardan arındırılmasının; barış, kardeşlik, dayanışma içinde silahsız, nükleersiz bir dünya kurulmasının mümkün olduğunu hatırlatıyoruz. Ülkemiz yönetiminin, 7 Temmuz 2017’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dünya ülkelerinin ezici çoğunluğuyla onaylanan “Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması”nı bir an önce imzalamasını ve TBMM’den de kabul edilerek geçirilmesini istiyoruz.

İnsanlığın geleceği için büyük bir tehdit unsuru olan nükleer santrallar ve silahlar konusunda Ülkemiz ve dünya hükümetlerini sorumluluğa davet ediyoruz. Hayatlarımızdan nükleer santrallar, nükleer silahlar çıkartılana, yurdumuzda ve dünyada insanlığın evrensel ideali olan; barış, adalet, eşitlik ve özgürlük sağlanana kadar, tüm canlılarıyla birlikte doğayı yok etmeyi göze alan bu sömürücü üretim anlayışına karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi, geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğimizi ilan ediyoruz.

Nükleer Santrallere ve Silahlara Hayır!  

Nükleere İnat, Yaşasın Hayat!"